Toprağa değil yüreğimize gömüyoruz
Evîn’in öyküsü özgür bir Kürdistan’da yaratılacak olan özgür yaşamın hikayesidir. Hep gürleyen bir ırmak, sınır tanımayan şelaleler, hiçbir engeli tanımayan su olur akar Evîn halkının gönlüne…
Evîn’in öyküsü özgür bir Kürdistan’da yaratılacak olan özgür yaşamın hikayesidir. Hep gürleyen bir ırmak, sınır tanımayan şelaleler, hiçbir engeli tanımayan su olur akar Evîn halkının gönlüne…
Yine katliam, yine komplo, yine şehadet…
Her gidiş yüreğimizden bir parçanın kopuşudur. Canımızdan, kanımızdan bizden gidendir. Giden hep bizde bir yürek bırakıp gider… Hayallerini, umutlarını, özlemlerini bırakır emanet olarak bizlere. Biz de bu yüzden Önderliğimizin de ifade ettiği gibi “Şehitlerimizi toprağa gömmüyoruz, şehitlerimizi bir kez daha yüreklerimize gömüyoruz.” Bu yüzden “Şehit” bizim yaşam gerçeğimiz, şehitler öncülerimizdirler.
Giden her yürek bir emanettir bizlere. Geride kalanlara umudu yaşatacak olanlara emanet. Geride kalanlar hep yüreklerinde umudu, özlemi, sevgiyi büyütmekle yükümlüdürler. Bunun ağırlığıyla ardında kalan yoldaşları olarak öfkemiz düşmana büyük, öfkemiz şu yeryüzünde en kadim Kürt halkının evlatlarına yapılan haksızlıklara ve komplolaradır aslında. Belki de bundandır duygularımız sel olup akıyor dünyanın birçok yerine, tıpkı Paris sokaklarında olduğu gibi. Binlerin isyanı, öfkesi, haykırışı yapılan bu haksızlığadır elbette.
33 yıllık devrimcilik hayatına koskoca umutları, aşkları ve ümitleri sığdırmış olan Evîn yoldaşımızı kaybetmenin öfkesindeyiz bugün. Bu acımız, isyanımız o güzel insanlara duyduğumuz özlemdendir. Yaşamayı en çok seven yaşamayı en çok hakkeden yoldaşlarımızı… Duygular alır götürür seni emek ve umudun yoldaşlarına. Gidişler hep zordur, acıdır, incitir ve de üzer. Yağmurun yağan damlaları, çağlayan gibi akan sular, gecenin boş karanlığı incitir ve acımasız olur birden. Ama en çokta onlara cevap olabilme bilinci ve düşüncesi yükümüzün ağırlaştığını hissettirir bizlere…
Gündüz ve gece, özlem ve kopuş, sevgi ve nefret baskı uygular bizlere…
Bir kez daha ne kadar yaşadığımız değil sorun nasıl yaşadığımızdır. Halkımızın kahramanları her zaman her yerde halkı ve özgürlük mücadelesi için direnmiştir.
Özgürlüğü yaşama uğruna uzun solukla, sevgi ve umut ekerek, emek vererek geldik bu günlere… Onurlu yaşamı ve direnişi kimlik edindik. Özgürlük kadında bedenleşti. Özgürlüğü en fazla içmesi ve duyumsaması gereken kadındır. Sara, Rojbîn, Leyla ve Evîn. Bu kadınlar direnişin sembolü, özgürlük timsali, tanrıçaların torunlarıdırlar.
Bize kalan ise yüreğine bir ömrü sığdıranların özgürlük destanlarını anlatabilmektir. Bu çok zordur. Kalem yazmaz ne kadar duygu selini yaşasak da hep o güçlü kahramanları anlatamamanın korkusu sarar yüreğimizi… Ya anlatamazsak ya doğru anlam derinliğini yansıtamazsak. Kelimeler anlam yitimini yaşar. Şahadet karşısında söz anlamını yitirir. Kahramanları anlatabilmek özgürlük mücadelesinin özgür kadınlarını anlatabilmek zordur. Nasıl ki güneş doğar ve batarsa kadının direnişi de bu döngü içerisinde her zaman devam eder. Yiğit kahramanlar anlatılmak anlam derinlikleri hep yansıtılmak zorundadır. Emanet korunmalı ve emanete doğru cevap olunmak zorundadır.
Evet; bugün yine tarihin insanlık sayfasına yeni bir öykü ve destan yazılmaktadır. Bu otuz üç yıllık uzun soluklu bir mücadele ve direniş tarihidir. Bu Paris kentinde vahşice katledilen özgür kadın olan Evîn yoldaşın öyküsüdür. Evîn’in öyküsü özgür bir Kürdistan’da yaratılacak olan özgür yaşamın hikayesidir. Hep gürleyen bir ırmak, sınır tanımayan şelaleler, hiçbir engeli tanımayan su olur akar Evîn halkının gönlüne…
Her gidiş zor ve acıdır. Ama bu gidişler insanlık onurunu sahiplenen en büyük gidişlerdir.
Evin kadın özgürlük hareketi mücadelesinin en önemli demlerinde çok güçlü bir katılımı gerçekleştirdi. Bu yüzde hep sorgulayan ve arayışları hiç bitmeyen bir yoldaşımızdı. İsmi gibi ülkesine ve kadına sevdalı, kadının, yaşamın adı ve kökü olduğunu bilerek katıldı. Kadına olan sevgisi ve kadınca düşüncesi, kadın kurtuluş ideolojisiyle Önder Apo’nun en birincil öğrencilerinden olmayı başardı. Bu bakış açısı hep onda özgürlük arayışlarını derinleştirdi. Çocuksu gülüşü ve paylaşımlarıyla koskoca 33 yıllık bir devrimci ömrü içine sığdırdı. Evîn, özgürlük hareketinin öncüsüydü. Ülkesine, Önderliğine, halkına, kadına sevdalı bir kadın öncüsüydü. Bu şekilde tüm Kürt halkının ve yoldaşlarının yüreğinde en anlamlı yeri buldu.
Tüm kadınların direnişini kendi özgürlük duruşuyla ve mücadelesiyle hakkıyla yürütmek için yaşamın her anında kendini var etmeyi başardı Evîn yoldaş… Ve gerçek yaşamın adı olan o sihirli kelimeyle Jin Jiyan Azadî sloganlarıyla sahiplendi.
Tüm şehitlerimizin bize bıraktığı bu onurlu yaşamın mirasını, umutlarını, hayallerini her zamankinden daha fazla sahipleneceğimizin sözü, kararı ve iddiasıyla özlemleri özlemlerimizdir diyoruz.