Tosu: Belediyelerde kayyum yönetimi korku iklimi oluşturdu

Tüm Bel-Sen Merkez Kadın Sekreteri Nazife Bayrak Tosu, kayyumla gasp edilmiş DBP ve HDP belediyelerinde çalışan kadın kamu emekçileriyle yapılan anketin korku iklimini gözler önüne serdiğini belirtti.

Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası’nın (Tüm Bel-Sen) Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi aracılığıyla, 02-16 Kasım 2021 tarihleri arasında, 2016 ve 2019 yıllarında iki defa kayyum atanan Amed, Van, Mardin Büyükşehir Belediyeleri ve Batman Belediyesi’nde çalışan kadın kamu emekçileriyle yaptırdığı anket, kayyum politikasının nasıl yıkıcı sonuçlar ortaya çıkardığını gözler önünde serdi.

Dört belediyeden 100 kadın kamu emekçisinin katıldığı ankette, kayyum atanan belediyelerde 5 yılda yaşanan mobbing, şiddet ve çalışma koşulları değerlendirildi.

Anketin öncülerinden olan Tüm Bel-Sen Merkez Kadın Sekreteri Nazife Bayrak Tosu, yaptıkları araştırmanın sonucunu ANF ‘ye anlattı.

‘BELEDİYELER HALKA KAPALI YERLERE DÖNÜŞTÜ’

Pilot bölge olarak Amed, Van, Mardin Büyükşehir Belediyeleri ile Batman Belediyesi’ni seçmelerinin nedeninin buralara iki kez kayyum atanması olduğunu belirten Tosu, bu belediyelerde çalışan sendikalarına üye çok sayıda kadından birçok şikayet aldıklarını belirtti.

Özellikle 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından anti-demokratik iklimin daha da sertleştiğini anımsatan Tosu, 2016 yılında önce Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ise Halkların Demokratik Partisi (HDP) belediyelerine yapılan kayyum gaspıyla çok büyük bir korku iklimi oluştuğuna dikkat çekti.

Kayyum atanmasıyla söz konusu 4 belediyenin zırhlı araçlarla ve tel örgülerle çevrili, yüksek güvenlikli binalar haline getirildiğine işaret eden Tosu, özellikle kadın eşbaşkanların görevden alınması ve tutuklanması, meclislerin feshedilmesi, kadın birimlerinin kapatılmasıyla belediyelerin tamamen halka kapalı yerlere dönüştüğünü vurguladı.

Belediyelerin, insanların rahatça gelip dertlerini anlatacakları mekanlar olmaktan çıktığını belirten Tosu, bu durumdan halk kadar belediye çalışanlarının da etkilendiğini kaydetti. Tosu bu süreçte, Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen birçok kamu emekçisinin sivil ölüme mahkum edilirken, belediyede çalışmaya devam eden emekçilerin ise dayanılmaz zor koşullarla karşı karşıya bırakıldığını dile getirdi. Özellikle bu dönemde kadın belediye çalışanlarına yönelik mobbing ve taciz vakalarına dikkat çeken Tosu, eril, otoriter devlet yapısının hakim olduğuna dikkat çekti.

‘KADINLARIN YÜZDE 96’SI KAYYUMA KARŞI!’

Sahada 100 kadın belediye çalışanıyla yapılan anketin gelinen noktayı özetlediğini ifade eden Tosu, çıkan sonuçları şöyle paylaştı: “Genel anlamda kayyum politikasına karşı bir duruş var. Pek çok farklı mesleki pozisyonda çalışan kadınların katıldığı ankette, yüzde 96’sı belediyelere kayyum atanmasını desteklemediklerini belirtti. Katılımcıların yüzde 92’si çalıştıkları belediyelerde kadın personelin görevlendirilmesinde eşitlik ilkesinin gözetilmediğini söylerken; yüzde 74’ü kayyum atanmasının ardından birimi dışında görevlendirildiğini bildirdi. Kadın birimleri kapatıldığı için sosyologlar, aile danışmanları gibi pek çok kadın çalışan, park bahçeler müdürlüğü gibi yerlerde ve genel anlamda meslekleri dışında görevlendirildiklerini ya da atıl bırakıldıklarını ifade ettiler. Birimi dışında görevlendirilme nedenini kadınlardan yüzde 62,2’si, ‘Kayyum yönetimi beni fiili olarak cezalandırmak, yıldırmak için gönderdi’ diye izah ederken, yüzde 25,7’si ‘Çalıştığım birim amirinin kişisel tasarrufuyla başka birime gönderildim’ diyor. Ankete katılanların sadece yüzde 2,7’si, kendi isteğiyle birim değiştirdiğini ifade etti. Katılımcıların yüzde 91’i kayyum atanan belediyelerde kadın çalışmalarına önem verilmediğini, yüzde 71’i ise İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden sonra kendilerini çok güvensiz hissettiklerini ifade etti. DBP ve HDP belediyeleri döneminde kadın birimleri tarafından tutulan tacize, tecavüze uğramış kadınlar ile alakalı arşivlere de kayyum yönetimi tarafından el konulmuş ve akıbetleri bilinmiyor. Kayyum atanan belediyelerde fikirlerini rahatça ifade edecek çalışma ortamının sağlanıp sağlanmadığı sorusuna, yüzde 88 gibi yüksek bir oran hayır cevabını vermiştir.

‘YÜZDE 95’İ ŞİDDETE MARUZ KALDIM DEDİ!’

Çalışma dönemlerinde, seçilmiş belediyeler ile kayyum yönetimindeki belediyeleri karşılaştırmalarını isteyen soruya, yüzde 79’u kayyum belediyeler dönemi kötü diye yanıt verirken, yüzde 45’i kayyum döneminin çok kötü olduğunu, yüzde 17’si ise birbirinden farklı olmadığını söyledi. Kayyum dönemini iyi bulanların toplam oranı yüzde 2‘de kaldı. Kayyum atamalarının ardından iş yerinde mobbinge maruz bırakıldınız mı sorusuna, yüzde 83’ü evet cevabını verdi. Son 5 yılda işyerinde hiç şiddete maruz kaldınız mı sorusuna ise yüzde 95 gibi büyük bir oran, evet yanıtı verdi. Katılımcılardan yüzde 85,3’ü çalıştıkları belediyede psikolojik şiddete maruz kaldıklarını belirtirken, yüzde 74,7’si işsiz bırakılma, birim değiştirme tehdidi ile karşı karşıya kaldıklarını, yüzde 63,2’si sözlü tacize, yüzde 56,8’i sürgün şiddetine, yüzde 3,2’si cinsel şiddet ve tacize, yüzde 1,1’i ise fiziksel şiddete maruz bırakıldıkları cevabını verdi. Baskı had safhaya ulaşmış. Spesifik bir örnek vermek gerekirse, Diyarbakır Büyükşehir’de çalışan bir üyemiz, kanser hastası olduğunu ifade edip kemoterapi sonrası çalıştığı birimde aynı vakalarla sürekli karşılaşması nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu söyleyerek görev değişikliği talep etmiş. Ancak buna rağmen özellikle aynı birimde tutulduğu gibi, daha çok sahaya sürülmüş. Ayrıca çok sayıda kadın üyemiz de sözlü tacizle karşı karşıya kaldıklarını bize bildirdiler.”

SENDİKADAN İSTİFA ETTİRMEK İÇİN İKNA ODALARI

Bu süreçte sendikal örgütlenmenin önüne de büyük bir set çekildiğine işaret eden Tosu, sendikaları hemen hemen bütün belediyelerde etkiliyken, kayyum yönetimi tarafından ikna odalarına çağrılan çalışanların işten çıkarma tehdidiyle ya sendikadan istifa etmeye ya da Memur-Sen gibi yandaş sendikalara geçmeye zorlandığına dikkat çekti.

Ancak tüm bu kötü koşullara rağmen mücadelenin sürdüğünü ve süreceğini vurgulayan Tosu, yaptırdıkları anketin bu açıdan yarın için önemli bir bellek birikimi yaratacağını söyledi.

Tüm Bel-Sen olarak daha önce yaptıkları toplu sözleşmelerde 8 Mart Kadınlar Günü’nün tatil sayılmasını, 25 Kasım’da belediyelerdeki kadın çalışanlara izin verilmesi gibi kazanımları olduğunu anlatan Tosu, ancak belediyelere kayyumların atanmasıyla tüm bu kazanımların da yok edildiğine dikkat çekti.

Tosu, kazanılmış haklarına her koşulda sahip çıkacaklarını ve üyelerinin yanında olacaklarını kaydetti. Örgütlülüğü daha da büyütmek için mücadelelerini sürdürdüklerini vurgulayan Tosu, “Sendikal örgütlenme çok önemlidir. Örgütlü olduğumuz takdirde güçlü bir karşı koyuş sergileyebiliriz. Örgütlülüğümüzü ayakta tutmak için sürekli sahada çalışmalar yapıyoruz. Farkındalık yaratmak için paneller, seminerler düzenliyoruz. Yılmayacağız ve bu anti-demokratik dönemi hep birlikte aşacağız” dedi.