1878 yılında İsveç’in güneydoğusundaki Birka‘da bulunan 10’uncu yüzyıla ait bir lahitte, o dönemde önemli bir konumda olan Viking savaşçılarının liderlerinden birine ait olduğu anlaşılmıştı. Zira burada gömülü olan savaşçıyla birlikte iki atı da gömülürken, oturur pozisyonda olması da bir şövalye olduğuna kanıt gösterilmişti.

Söz konusu lahitte iki kalkan, bir balta, bir kılıç, bir mızrak, çok sayıda ok ve bir bıçağın yanı sıra savaşçının önemli bir askeri stratejist olduğuna kanıt sayılan bir strateji oyunu da bulunmuştu.

139 YIL BOYUNCA ERKEK SANILMIŞTI

O tarihten 2017 yılına kadar geçen 139 yıllık süreçte ise söz konusu savaşçının erkek olduğuna dair genel kanı hâkim idi. Ancak 1970’lerde bazı araştırmacıların gömülü savaşçının cinsiyetine dair bazı şüpheleri olduğunu savunmasına rağmen bu konuda gerçek manada araştırmalar son yıllarda yapıldı.

2014 yılında lahitteki iskelette yapılan inceleme sonunda leğen kemiğinin aslında bir kadına ait olduğu anlaşılmıştı. Fakat o dönemde birçok arkeolog böylesi önemli bir konumda olan savaşçının ancak erkek olabileceğini savunarak, araştırmanın sonuçlarını kabul etmemişti.

Ta ki 2017 yılında yapılan DNA analizlerine kadar. Bu analizler sonucunda lahitte gömülü olan iskeletin aslında bir kadına ait olduğu kesinlik kazanmıştı.

Araştırmayı yürüten arkeolog Charlotte Hedenstierna-Jonson’a göre, iskeletin bir kadına ait olması söz konusu kişinin konumunda bir değişiklik yaratmıyor. Hedestierna-Jonson, Birka’da 139 yıl boyunca erkek olduğu sanılan kişinin aslında çok önemli bir konumdaki savaşçı lideri olduğunun kesin olduğu görüşünde.

TEK KANIT BİRKA DEĞİL

Ancak Vikingler arasında kadınların da önemli rol oynadığına dair teoriye tek kanıt Birka’daki lahit değil. Yine İsveç’in güneyinde bulunan 9’uncu yüzyıla ait takıların o dönemde önemli rol oynayan kadın savaşçılara ait olduğu anlaşılmıştı.

Bulunan çok sayıda heykelcik ve kolyelerin elinde kılıç ve kalkan olan kadın savaşçıları tasvir ettiği ortaya çıkmıştı. Arkeolog Anne Nissen’e göre, kadın savaşçıların Vikingler içinde sadece bir istisna olarak görülmemesi gerektiğini, tam aksine kendi kimlikleriyle savaşçı olarak kabul gördüklerini vurguluyor.

Her ne kadar kadın savaşçıların Vikinglerin savaşlarında yer aldıkları kesinlik kazansa da toplumsal yönetimde ne tür bir rol üstlendikleri ve Vikinglerde kadın-erkek eşitliğinin ne düzeyde olduğu henüz anlaşılabilmiş değil.