Zilan mücadele tarzı ile özgür yaşamın yolunu gösterdi

30 Haziran günü Dersim'de fedai eylem gerçekleştiren Zilan'ın mücadele tarzıyla herkese doğru yaşamın yolunu gösterdiğini söyleyen mücadele arkadaşı Elif Kaya: Her kadın Zilan’ın cesareti, kararlılığı ve bilinciyle hareket edebileceğini gördü."

Kürdistan direniş mücadelesinde tarihe adını yazdıran Leyla Qasim, Besê ve Zarifeler gibi öncü kadınlardan biri de Dersim’de, 30 Haziran 1996’da fedai eylem gerçekleştiren ARGK gerillası Zeynep Kınacı (Zilan).

Türk devletinin imha ve inkar politikalarının yoğun yaşandığı 90'lı yıllarda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik yönelik 6 Mayıs 1996 yılında Suriye'nin başkenti Şam’da, 1 tonluk patlayıcının olduğu bir kamyon ile saldırı gerçekleştirildi. PKK'nin ve kadın hareketinin öncü kadrolarından Zilan, Kürt halkı ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yöneltilen saldırılara karşı 30 Haziran günü Dersim şehir merkezinde bayrak töreni yapan askerlere yönelik fedai eylem gerçekleştirdi. Eylemde onlarca asker öldü ve onlarcası da yaralandı.

Eylemiyle direniş sembolü haline gelen Zilan, eyleminden önce Kürt Halk Önderi Öcalan'a yazdığı mektubunda şunları belirtiyor: "Kendimi bu eylemi yapmak için aday görüyorum, bizler sizin bitmez tükenmez emek ve çabalarınıza karşı canımızı bile versek yeterli değildir. Keşke canımızdan başka verecek şeylerimiz olsaydı."

BİNLERCE GENÇ KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNE KATILDI

"Zilan, özgürlüğe yürüyen kadının özgürlük manifestosudur. O bir tanrıçadır. Hepimiz onun emir eriyiz. Zilan'ın vasiyetine uymalıyız. Tanrıça emridir onun ki, unutmak en büyük ihanettir" diyen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Zilan'ın eylemine cevap olarak 8 Mart 1998 tarihinde kadın kurtuluş ideolojisini ilan etti. Zilan'ın eyleminden sonra binlerce genç kadın direnişe katılırken, bugün Kürt kadın hareketinin mücadelesi dünyadaki tüm kadınlara örnek olmuş durumda.

Mücadele arkadaşı Elif Kaya, Kürt kadının direniş sembolü Zilan'ı anlattı. Kaya, Zilan'ın, köy topluluğuna yakın komşuluk ilişkileri içinde büyüdüğü belirterek, "Zilan Malatya merkeze bağlı Elmalı köyünden olsa da doğup, büyüdüğü yer şehir merkezidir. Zilan daha doğmadan yıllar önce ailesi kan davası meselesinden dolayı şehre göç etmek zorunda kalmış ve oraya yerleşmişti. Daha sonra kan davası anlaşmazlığı giderilmiş olsa da aile köye dönmek yerine, dönem dönem ziyaretle sınırlı bir ilişki içinde oldu" dedi.

DAHA ÇOCUK YAŞTAYKEN KADIN SORUNUNA DUYARLIYDI

Zilan'ın daha çocuk yaştayken kadın sorununa karşı duyarlı olduğunu vurgulayan Kaya, devamla şunları kaydetti:

"Zilan, Paşaköşkü mahallesinde kendi köylüleri başta olmak üzere Alevi, sosyal demokratların ağırlıkta olduğu bir mahallede, küçük bir avlusu olan müstakil, toprak bir evde büyüdü. Bu mahallede daha çok sistem tarafından ötelenen Ailevi ve fakir kesim otururdu.

Yani Zilan, köy topluluğuna yakın komşuluk ilişkileri içinde büyüdü. Tabi aşiret ve köy toplumunun her özelliği güzel de değil. Geleneksel, ataerkil özellikler de köy toplumunda alabildiğine yaşanır ve çoğu kez yaşamı insana zehir eder. Zaten ailenin şehre göç hikayesi de böylesi bir sebeptendi.

Bir diğer şey ise Zilan henüz küçükken abisinin kız kaçırması ve bunun üzerine aşiretler arası davaya dönüşen olaydır. Büyük abisinin gönlünden geçeni yapması aile için çok ağır sonuçlara yol açar. Davanın daha fazla derinleşip, kan dökülmemesi için kendisinden büyük ablasının berdel olarak verilmesi Zilan’ın üzerinde en çok etki yaratan olaylardan biridir. Daha çocuk yaşta kadın sorununa duyarlı olması yaşanan bu olayların bir sonucudur. 1 yıl öğretmen abisinin yanında Sivas'ta ilkokula gider (yanılmıyorsam 4. sınıfı Sivas’ta okur). Daha sonra Malatya'ya döner. Ortaokulu bitirdikten sonra da Haydar Paşa Meslek Lisesini kazanıp, okumak için İstanbul'a gider."

DEVLETİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEK İSTEDİĞİ HAKİKATLERİ ORTAYA ÇIKARMAYA ÇALIŞIRDI

Zilan'ın sorun ve zorluklar karşısındaki duruşuna da değinen Elif Kaya, Zilan'ın yoğu çelişkilerin yaşandığı bir ortamda büyüdüğünü ifade etti. Mezhepsel, ulusal, sınıfsal ve cins çelişkilerinin iç içe yaşandığını ancak devlet politikası olarak mezhep çelişkisinin hep önde olduğuna dikkat çeken Kaya sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü insan en çok ezilen kimliğine yoğunlaşır. Diğer kimlikleri arka planda kalır. Bu dönemde 1978'de Malatya belediye başkanın öldürülmesi bahane edilerek, Alevi mahallelerine karşı bir katliam provası yapılır ve Alevi mahalleleri günlerce ablukada kalır.

Bu durum aslında bir anlamda Kürt ulusal mücadele bilincinin yeni yeni geliştiği ve Malatya’da da zemin bulduğu bir dönemdir. Devlet tüm topluma gözdağı vermek ve inançsal kimliği baskı altına alarak, ulusal kimliği önemsizleştirmeyi hedefler. Bu konuda bir bütün başarısız olduğu da söylenemez. Zilan böylesi çelişkilerin olduğu siyasi-sosyal bir ortamda büyüyor. Arayışı ve sorgulayıcılığı güçlü olduğundan devletin üstünü örtmeye çalıştığı hakikatleri açığa çıkarmaya çalışır.

Zilan’ın sorunlar ve zorluklar karşısında yaklaşımı son derece özeldi. Soruna kaba, retçi veya erken pes eden bir yaklaşımı olmazdı. İnandığı bir doğru uğruna kimi kez bir-iki yıl sürse de mücadele ederdi. Önemli olan sadece doğru bildiği şeyi sonuçlandırması değildi. Bununla birlikte sorunun kaynağı olan zihniyeti de değiştirmeyi önemserdi. Buna inanırdı. Örneğin okulda arkadaş olduğu ve birbirlerini sevdikleri halde ailelerin Alevi-Sünni engeline takıldıklarında, iki yılı aşkın bir süre aileye bunu aştırmak için mücadele verir."

GENÇ YAŞTA AİLESİNİN SORUMLULUĞUNU ÜSTLENDİ

Alevilerin tarih boyunca kırıma uğradıklarını ve bu yüzden içe kapanmayı bir savunma politikası olarak geliştirdiklerini sözlerine ekleyen Kaya, "Ama bu çok ilkel bir savunma ve aynı zamanda ulusal kimliği de parçalayan bir yaklaşımdı. Bu nedenle daha üniversite yıllarında Zilan bunun yanlış olduğuna inanıp, bunun için tüm aileyi karşısına almayı göze aldı. Ama aileye, "ben istediğimi yapıyorum, siz ne yaparsanız yapın" demedi. Suyun taşı aşındıran sabrıyla tartıştı, yanlışı göstermeye, aileyi ikna etmeye çalıştı.

Zilan, çocukluğunda itibaren sorumluluk üstlenen biriydi. Bir yandan okur, bir yandan aileye yardımcı olmaya çalışırdı. Evin en küçüğü olmasına rağmen son tahlilde evin tüm sorumluluğu ona üzerine kalmıştı. Zilan daha okula gittiği dönemde babası vefat etmişti. Bu durumda kendisinden büyük abinin okuması, anne ve evde bulunan diğer aile üyelerine bakılması sorumluluğu geleneksel ailelerde evin büyük oğluna, o olmazsa bile diğer erkek çocuklarına kalırdı. Ancak Zilan evin küçüğü ve bir kadın olarak bu geleneksel kalıbı kırıp, çok genç yaşta ailenin sorumluluğunu omuzladı.

Zilan okulunu bitirir bitirmez hem röntgen teknisyeni olarak devlet hastanesinde çalıştı hem okudu hem de abisi dahil tüm ailenin geçim sorumluluğunu aldı. Sorumluluk duygularının güçlü olması ve aynı zamanda herkesin yardımına koşuyor olmasından dolayı yaşça çok büyük insanlar bile Zeynep deyince saygıyla, sevgiyle anardı. Zilan hastanede herkesin yardımına koşan, dil bilmeyene dil, dermansıza çare olan biriydi. Herkesle arkadaş olmayı bilirdi. Çocuklarla, gençlerle, yaşlılarla çok rahat ilişki kurardı" diye konuştu.

ÜNİVERSİTE YILLARINDA PARTİ İLE TANIŞIR

Zilan'ın parti ile tanışma sürecine ilişkin de konuşan Kaya, o döneme ilişkin şunları anlattı: "Zilan'ın parti ile tanışması üniversite yıllarında okul üzerinden gelişti. Liseyi bitirdiği yıl aynı zamanda İnönü Üniversitesi Psikoloji bölümünü kazanmıştı. Bu dönem Kürdistan’da mücadelenin geliştiği, ulusal bilinçlenme olduğu, aynı zamanda köylerin yakılıp, yıkıldığı ve medya üzerinden yaşananların kamuoyuna yansıdığı bir dönemdi. Üniversite ve yine arkadaş çevresinde ulusal ve sınıfsal mücadeleye ilginin gelişmesinin bir sonucu olarak Zilan da aynı süreçleri takip eder, yaşananlara tanıklık eder, etkilenir ve içinde yer alır.

Zilan, bir dönem yurtsever gençlik çalışmalarını uzaktan takip eder, dolaylı olarak destek verir. Kendisi aynı zamanda devlet memuru ve aileyi bu çalışması üzerinden geçindirdiği için doğrudan çalışmalara dahil olmaz. Her bakımdan üzerine düşeni fazlasıyla yapsa da eylemlere katılmaz. Dönem dönem okul arkadaşları tarafından bu durumu farklı ele alınır ve mücadeleden kaçtığına yorumlanır.

Ama Zilan için sorun sadece aile değil, aynı zamanda mücadeleyi daha iyi tanımak ve kendi yapabilme gücünü açığa çıkarmak istediği bir süreç yaşıyor. Kendisi aradığını bulduğuna inandığı anda Yurtsever öğrenci gençlik çalışmalarının sorumluluğunu alır. 1 yıl sonra Adana üzerinden mücadeleye katılır. Adana’da 1 yıl o zaman cephe çalışması denilen halk örgütleme çalışmalarına katılır. 1995 Ağustos ayında Dersim dağlarında gerilla alanlarına geçer."

FEDAİ EYLEMLER BİREYSEL DEĞİL, ORTAK GEÇMİŞTEN GÜÇ ALAN EYLEMLERDİR

Kürt özgürlük mücadelesinde Zilan’ın eylemini ilk bireysel fedai eylem olarak tanımlamanın doğru olmadığının altını çizen mücadele arkadaşı Kaya, "Belki bir kişinin gerçekleştirdiği bir eylemdir. Ancak baştan sona kolektif ruhu ve yaşamı içerir. Bence fedai eylemlerin hiçbiri bireysel değil. Hepsi de ortak bir geçmişten güç alıp, ortak bir yaşam hedefine yürürler. Bu nedenle kolektifler. Kolektif hafızayla hareket ederler.

Zilan’ın eylemi için Rêber Apo, "İlk ve son eylemdir" demişti. Aslında bu çok önemli bir tespitti. Yani bu eylem bir tarz açığa çıkarmıştı, nasıl yaşamalı ve nasıl savaşmalıya dair bir tarzdı bu. Esas olan, önemli olan da tarzdır, eylemin ruhudur, içerdiği anlamdır.

Her insanın ilk duyduğunda şaşırdığı, irkildiği, hayal sınırlarını zorlayan bir eylemdi. Eylemi ilk duyan pek çoğumuzda yaşanan bu duyguydu. Aslında bu eylem şaşkınlık ve ürperme kadar şunu da geliştirdi, hiçbir koşulda insan çaresiz değil, en zor ve çaresiz koşullarda bile insan kendini çare yapabilir, çıkış kapısı bulabilir. Bu eylem insanın neler yapabileceği konusunda her birimizin kendi içimize ayna tutmamızı sağladı.

Eylemin taşıdığı mesajlar özgür bir yaşamın evrensel kurallarını ortaya koydu. Ama yıllarca mücadelede yer alınmış olsa bile bu gerçekliği anlamakta, mevcut mantık ölçüleriyle izah getirmekte zorlananlar da oldu. Bunu ilk anlamlandıran ve bizim anlamamızı sağlayan Rêber Apo oldu. Salt duygusallık veya mantıkla buna cevap oluşturmak oldukça zordu. Yaşam aşkını, sevgisini görmeden tanımlamak zordu" diye konuştu.

HER KADIN ZİLAN'IN CESARETİ İLE HAREKET EDEBİLECEĞİNİ GÖRDÜ

Zilan'ın mücadele tarihinde bir dönüm olduğunu ifade eden Kaya konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Sadece Kürt kadın hareketi açısından değil, özgürlük hareketinin geneli açısından bu böyle. Zilan, eylemi, söylemi ve mücadele tarzıyla herkese doğru yaşamın ve mücadele etmenin yolunu gösterdi. Bunun çağrısını yaptı. Her kadın Zilan’ın cesareti, kararlılığı ve bilinciyle hareket edebileceğini, en imkansız denilen koşullarda bile insanın bunu rahatlıkla başarabileceğini gördü.

Hele ki toplumda insan yerine bile konulmayan kadının bunu yapması daha fazlasına cesaret etme gücü verdi. Zilan okunan bir kitap, ders alınan bir akademi gibi özgür bir yaşam için başarmak isteyene yol gösterdi.

Kadın partileşmesi Zilan’ın anısına cevaben geliştirilen önemli bir adımdır. Partileşmek aynı zamanda siyasette iddia ortaya koymak ve yönetmeye talip olmaktı. Bunun cesareti, bilinci ve kararlılığı Zilan’dan alınarak bu adım atıldı. Zeynep Kınacı akademisi bu iddia ile buluşmak isteyen cesur kadınlar için hala bir eğitim mekanı olmaya devam ediyor."