15 Şubat’tan sonra Türk devletine korku salan gerillalar

15 Şubat 1999’un ardından çok sayıda ARGK gerillası fedai eylemini tercih etti. Şehristan Botan Batman’da, Akif MİT binası önünde, Ferhat Berwar Başkale’de ve Zîne Gülistan da Taksim meydanında eylemleriyle Türk devletine korku saldı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat komplosuyla Kenya’dan kaçırılıp Türkiye’ye getirilmesinden 20 gün sonra, yer; Batman. Kentin işlek caddesinde bulunan “Şehit Keskin Kaplan Kıran” isimli Türk polis karakoluna yaklaşan bir kadın gerilla üzerindeki bombayı patlatarak fedai eylemini yapıyor.

Nezahat Baracı (Şehristan Botan) isimli bu kadın gerillanın 4 Mart 1999 günü gerçekleştirdiği fedai eylem, 15 Şubat karanlığında Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu (ARGK)’li bazı gerillaların tercih ettiği bir direniş yöntemi oldu. Kendi inisiyatifleriyle Türk devlet güçlerini ve kurumlarını hedef alan bu gerillalar, Kürt halkının direniş tarihinde yeni bir sayfa açan eylemleriyle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın can güvenliği ile özgürlüğünün sağlanmasını hedeflemişlerdi. Zira onların da mektupları “Güneşimizi karartamazsınız” sözüyle başlıyordu.

15 Şubat’ın ardından ilk eylemi yapan gerilla olarak bilinen Şehristan Botan, 1976 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde dünyaya gelmişti. Genç yaşta ARKG saflarına katılan Şehristan Botan eyleminde önce o uzun mektubunda Kürt Halk Önderi’ne hitaben şöyle diyordu: “Başkanım! Siz balçıkla sıvanmaya çalışılan bir Güneşsiniz. Ben de bu güneşin aydınlığını görmüş, ondan kopamayacağını anlamış bir fedaiyim. Çünkü 21. yüzyılın sosyal mücadele çizgisini Apoculukla o kadar somutlaştırdınız ki; bu ulusal kurtuluş yolu insanlığa bir kez daha zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyin olmadığını ispatladı. Bu, onları eyleme kaldırdı. Ben bu eylemimle düşmanın kişiliğimde ve dışarıda oluşturduğu tüm zincirleri kırıyorum, özgürleşiyorum.”

Şehristan Botan dünya ve Kürdistan kamuoyuna da şu çağrıyı yapıyordu: “Tüm dünya kamuoyu ve demokratik çevreler Apoculuğun 21. yüzyıldaki kurtuluş yolu olduğunu görerek, Önderliğimizin uğradığı saldırı karşısında sessiz kalmamalıdır. Önderliğin yaptığı barış çağrıları biryana, bizzat Avrupa’ya gelerek, barışın ve demokrasinin yolunu açmaya çalıştı. Buna rağmen; devletlerin tavırsızlığı kendilerini ve Kürt sorununu çaresizliğe mahkum etmeleri kabul edilmeyecek bir durumdur. Filistinlilerin, Sırpların, Kosavalıların mücadelelerini göz önünde bulundurup Birleşmiş Milletler’de, Avrupa Parlamentosu’nda nasıl çözüm arıyorlarsa, Kürtler için de ara-malıdırlar. Önderliğimizin adil ve demokratik bir ortamda can güvenliğinin sağlanması gerekmektedir.”

EYLEMİNİ NEDEN BATMAN’DA YAPTI?

Doğup büyüdüğü Cizre’yi de mektubunda unutmayan Şehristan Botan Cizre halkına seslenirken, eylemi neden Batman’da yaptığı şöyle anlatıyordu: “Ben içinizden çıkan bir Kürt kızıyım. Size çağrım; alınacak intikamı almanız ve düşmanın tüm yönelimleri ve zorlamalarına rağmen, Berivan’ın mirasına sahip çıkarak, Cizre’yi tekrar serhildanlar merkezi yapıp, halkımızın onurlu direnişinde yerinizi almanızdır. Eylemimi kontrgerillanın yüzlerce yurtseverimizi katlettiği ve yıllarca teslim almaya çalıştığı Batman’da gerçekleştirerek, tüm Batmanlı yurtsever halkımızla gerillanın ayrılmazlığını ispatlamak istiyorum. Hiç tereddütsüz ateş topu yaptığım bedenimle halkımın eylemini taçlandırmak istiyorum.”

‘SAVAŞ YENİ BAŞLIYOR’

ARGK gerillası Şehristan Botan gerilla arkadaşlarına seslendiği bölümde ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın esaretinden sonra yeni bir dönemin başladığını belirtiyor, savaşın daha da büyüyeceğini öngörerek uyarılarda bulunuyordu. Gerilla Botan’ı şu ifadelerle zorlu bir savaş ile mücadelenin yıllarca süreceğini ön görmüştü:

“Yoldaşlara şunu söylemek istiyorum: 15 Şubat’tan itibaren hepimiz için yeni dönem başlamıştır. Öyle düşmanın ifade ettiği gibi ‘bitti’ bir yana, bu mücadele daha yeni başlıyor. Savaş daha da büyüyecek ve bu faşist düşmanın başını nasıl yakacağız, göstereceğiz ve asıl korktuğu şeylerin nasıl başına geleceğini görecektir. Bu açıdan önemli görevlerle karşı karşıyayız. En ummadığımız yerlerde bile, halkımız, dostlarımız sesini eylemlerle yükseltirken, siz dağlardaki özgür silahlı gerilla güçleri olarak, bu savaşı ve yaşamı güçlendirmek, büyütmek ve zafere götürmek görevini başarıyla yerine getirmelisiniz. Biz sizden bunun savaşını istiyoruz. Savaş daha da gelişecek ve yakacaktır.”

GERİLLA AKİF DUHOK’TA MİT BİNASINDAYDI

Şahristan Botan’ın eyleminden 6 gün sonra eylem yeri bu kez yer; Güney Kürdistan’ın Duhok kentindeki MİT binası. 10 Mart 1999 günü Şahin Hüseyin (Akif) isimli ARGK gerillası üzerine bağladığı bombalarla MİT binasına yönelik fedai eylemi gerçekleştirdi. Gerilla Akif’in eyleminde çok sayıda MİT görevlisi ölürken, bununla Türk devlet güçlerine “Hiçbir yerde güvende değilsiniz” mesajını verdi.

1980 yılında Rojava Kürdistan’ın Kobanê kentinde dünyaya gelen Şahin Hüseyin 1998’de gerilla saflarına katılmıştı. ARGK içinde Akif ismini alan Şahin Hüseyin eyleminden önce kaleme aldığı mektubunda Kürt Halk Önderi’ne şöyle hitap ediyordu:

“Başkanım! Biz, sizde yaratıldık; sizinle varız ve sizinle sürdüreceğiz özgürlük yürüyüşümüzü. Emek ve çabalarınıza karşı az da olsa layık olabilmek için başlattığım bu yürüyüşle, karar aldığım bu eylemle Önderliğe karşı borcumu ödemeye çalışacağım. Ve yine diyorum ki; borçluyum ve borçluyum. Apo tutuklanamaz! Bir Apo gider, binlerce Apo gelir. Binlerce Apo gider, Apo adında insanlık doğar. İzinde, düşüncesinde bizleri bugüne getiren Önderliğimize Zilanlaşma, Agitleşme, Apolaşma ile karşılık vereceğiz. Bu temelde bağlılık sözümü belirtirken, en içten selam ve saygılarımı sunuyorum.”

FERHAT BERWAR’IN EYLEMİ…

Tacettin Şahin (Ferhat Berwar) 1972 yılında Hakkari merkeze bağlı Kotranus köyünde dünyaya geldi. 1992 yılında iki kardeşinin ardından o da 1993’de gerilla saflarına katıldı. Birçok gerilla sahasında kalan Ferhat Berwar, 15 Şubat komplosundan sonra aldığı inisiyatifiyle Newroz günü Van’ın Başkale ilçesindeki Türk devlet güçlerine karşı fedai eylemi yapmaya karar verdi. 20 Mart 1999 günü yola çıkan gerilla Ferhat, ilçenin girişindeki polis kontrolünde yakalanmamak için üzerindeki bombanın pimini çekerek şehit düştü.

Türk devleti çok sayıda polisin ölümüne yol açan bu eylemin yarattığı şoku gizlemeye çalışırken, o mektubunda Kürt Halk Önderi’ne hitaben şu değerlendirmeyi yapmıştı:

“Bir ulusa, bir bölgeye ve insanlığa mal olmuş gerçekliğinizi görmezden gelerek, “Apo’yu yakaladık” diye zafer naraları atan insanlık karşıtı güçler, bugün ne yapacaklarını bilmez duruma gelmişlerdir. Dünyanın dört bir yanında ayağa kalkan ve “Güneşimizi karartmaya çalışanlara karşı dünyayı karartırız” biçiminde büyük bir kararlılık ve cesaret örneği gösteren halkımız, düşmanlarına nedenli büyük hata ve suç işlediklerini göstermekte ve göstermeye devam etmektedir.

“Biz her şeyimizle sizin eseriniziz. Bizleri yoktan var ettiniz. Yaşam sevincimizi ve tutkumuzu geliştirdiniz. Bu çabalarınız karşısında yapacaklarımız ne olursa olsun yetersizdir. Ben bu bilinç ve inançtayım. Bu eylemimle Zilan tarzında özgürleşmek, Zilan komutasında yürüyen bir emir eri olmak istiyorum. Yaşamın kutsallığına inanıyorum. Kutsal yaşamın ancak savaşla yaratılacağına inancım tamdır. Bu inanç ve bilinçle, hiçbir gücün kirli emelleri ve çirkeflikleriyle Güneşimizi karartamayacaklarını bu eylemimle ortaya koymak istiyorum.”

TAKSİM’DE ÇEVİK KUVVET EKİBİNE EYLEM

15 Şubat komplosunun ardından ilk gelen Newroz’u da içinde barından 1999’un Mart’ı; Kürt halkının Kürdistan’ın dört parçasında, Türkiye metropolleri ile dünya çapında Kürt Halk Önderi etrafında güçlü direniş halkısını kurduğu ay olarak tarihe geçti. Mart’ın son günlerinde bu kez fedai eylemini yapacak olan genç bir kadın devrimciydi.

Meral Mamyak (Zîne Gulistan) 1977 yılında Ardahan’ın Susuz ilçesinde dünya gelmişti. Kürt yurtsever bir ailede büyüyen Zîne Gulistan, 1997 yılında liseyi bitirir bitirmez Kürt özgürlük mücadelesinin saflarına katılmıştı. “Dünyada kadın sorununa çok yönlü ve kesin çözümler getiren PKK Önderliği’nin militanı ve yoldaşı olmak, Zilan gibi özgür bir kadın kişiliğine ulaşmak en büyük tutkum oldu. Zilan kişiliğine ulaşmak katılımımda kamçılayıcı bir rol oynamıştır” sözleriyle mücadeleye katılım sürecini anlatan Zîne Gulistan, iki yıl boyunca Türkiye metropollerinde çalışmalar yürüttü.

Zîne Gulistan, 27 Mart 1999 günü inisiyatif alarak İstanbul’un Taksim meydanındaki Türk polisi Çevik Kuvvet’e ait otobüse yönelik fedai eylemi gerçekleştirdi. Çok sayıda polisin ölümüne ve yaralanmasına yol açan Zîne Gulistan, bu eylemi neden yaptığını Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a hitaben kaleme aldığında mektubunda şöyle ifade ediyordu:

“Bu eylemimi Başkan Apo’yla barış ve özgürlük ülkesi Kürdistan’da buluşmak için yapı-yorum. Kürt halkı yüzyıllardır özgürlük istemine cevap olabilecek bir önderliğe sahip olamamanın acısını çok çekti. Tarihte yapan sizin gibi yüce bir önderliğe sahip olmanın şansını, sevincini yaşamaktayım. Sömürgeci egemen güçler bu sevincimizi kursağımızda bırakmak istiyor. Ama sizin yeniden yarattığınız onurlu Kürt halkı düşmanlarını fena bir halde yanılttı. Bugün her Kürdü birer Apo yaptınız. Halkımızın gösterdiği fedakarlıklar ve kahramanlıklar bunun kanıtıdır. Sizi fiziki olarak bizden koparsalar da biz zafere kadar sizi yüreğimizde yaşatacağız.”

Zîne Gulistan mektubunun sonunda “1999 Başkan Apo’nun yılı olacak” diyerek Kürt özgürlük mücadelesini her yere yaymaya çağrısı yapmıştı. O mektubunda 1999 yılının Kürdistan ve dünya için yeni bir eşik anlamına geldiğini de öngörmüştü. Zaten onun tarif ettiği gibi 1999; Kürt devriminin mimarı olan Abdullah Öcalan etrafında kenetlenen Kürt halkı için direniş yılı olarak geçerken, dünya tarihinde de “Önderini yalnız bırakmayan halkın mücadelesi” olarak geçti. Daha sonraki yıllarda da Zîne Gulistan, Akif Ferhat Berwar ve Şehristan Botan gibi onlarca gerilla fedai eylemleriyle Kürt Halk Önderi’nin kılının bile zarar görmemesi gerektiğini Türk devletine anlattılar.