Çetir Medya Şirketi: Gazetecileri katleden Türk devletine ciddi tutum alınmalı

Çetir Medya Şirketi, gazetecilerin katledilmesine ilişkin açıklama yaparak, Türk devletine karşı ciddi tutum almaya çağırdı.

Gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in işgalci Türk devleti tarafından katledilmesine ilişkin Çetir Medya Şirketi bir basın açıklaması yaptı.

Açıklama şöyle:

“Diktatör rejimlerinin hakimiyeti altında gerçeğe ulaşmak zor bir hale gelmiştir. Faşizm, her yöntem ve araçla tek bir ses yaratmaya çalışır ve bunun için de her şekilde muhalif seslere saldırır. Bu nedenle, gerçeği savunan özgür basın ve özgür gazetecilik, diktatörler tarafından sürekli olarak hedef alınmaktadır.
Esad rejiminin çöküşünden sonra bölge yeni bir aşamaya girdi ve Rojava Devrimi’nin prensiplerini esas alan Kuzey ve Doğu Suriye’deki Demokratik Özerklik sistemi, bu değişimlerin içinde önemli bir rol oynayarak Yeni Ortadoğu’nun inşasında aktif bir şekilde yer aldı. Ancak yüz yılı aşkın bir süredir tüm gücüyle Kürt halkını katleden işgalci Türk devleti, çeteleriyle birlikte Suriye’deki Kürt halkının ve diğer halkların kazanımlarına geniş çaplı saldırılar başlattı. Bu saldırılar Rojava devriminin sembolü olan Kobanê’ye yöneldi. Kobanê, insanlık değerlerini koruyan ve DAİŞ’in yenilgisinin başlangıcı olarak kabul edilen direnişin sembolü haline geldi. Tüm dünya, Kobanê’yi karanlığa karşı mücadelenin simgesi olarak benimsedi.

'GAZETECİLERİN HEDEF ALINMASI TERÖR EYLEMİDİR'

İşgalci Türk devleti, ‘Afrika’da bile Kürtlerin bir çadırı olsa onu yıkın’ söylemiyle her gün Kürt halkına saldırı düzenliyor, özellikle Kobanê’de toplumda umutsuzluk yaratmak için içsel bir savaşı kışkırtmaya çalışıyor. Bu nedenle Türk devletinin tüm medya organları, özel savaş merkezleri gibi çalışıyor ve gerçekleri çarpıtıyor. Buna karşılık, özgür gazeteciler bu savaşa karşı durarak özgürlüğün sesi olmaya çabalıyor.

Gazetecilere yönelik saldırılar, diktatörler tarafından gerçekleri örtbas etmek için gerçekleştirilen terör eylemleridir. İşgalci Türk devleti, gazeteciler için bir mezarlığa dönüşmüş ve sistematik bir şekilde onlara saldırmaktadır. Oysa gazeteciler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gereği korunmalı ve hedef alınmamalıdır. Ancak bizler, işgalci Türk devletinin gazetecilere karşı işlediği terör eylemlerine her gün tanık oluyoruz.

Son dört ay içinde onlarca gazeteci, işgalci Türk devletine ait insansız hava araçları ve silahlarla doğrudan hedef alınmıştır. Bu saldırılarda beş gazeteci şehit olmuş, çok sayıda gazeteci de yaralanmıştır.

Bu yılın 23 Ağustos’unda, medya kuruluşumuza bağlı bir grup gazeteci, Seyîdsadiq yakınlarında gazetecilik görevlerini yerine getirdikleri sırada, işgalci Türk devletine ait insansız hava aracı tarafından hedef alındı. Saldırı sonucu gazeteciler Gulistan Tara ve Hero Behadîn şehit düştü. Benzer şekilde, 8 Temmuz’da Şengal’de Çira FM’in gazetecileri, yine işgalci Türk devletine ait insansız hava aracıyla bombalandı ve gazeteci Mirza Murad İbrahim bu saldırıda şehit düştü.

19 Aralık’ta ise Hawar Haber Ajansı’na (ANHA) bağlı iki gazeteci, Sîrîn kasabası yakınlarında işgalci Türk devletine ait silahlı insansız hava araçlarıyla hedef alındı. Saldırı sonucu gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin şehit düşerken, araç sürücüsü de yaralandı.

Her iki gazeteci de Türk devletinin Tişrin Barajı ve Kobanê’ye yönelik son saldırılarını takip ederek, bu saldırıların gerçeklerini kamuoyuna aktarmak ve özel savaş propagandalarını ifşa etmek için aktif bir rol üstleniyorlardı.
Bu gazetecilere yönelik saldırıların, planlı bir terör eylemi olduğu açıkça ortadadır. Uluslararası toplumun bu katliamlar karşısındaki sessizliği, tehlikeli bir durum yaratmış ve gerçeklerin ters yüz edilmesine neden olmuştur.
Bu gazetecilere yönelik saldırıların, planlı bir terör eylemi olduğu açıkça ortadadır. Uluslararası toplumun bu terörist saldırılar karşısındaki sessizliği, tehlikeli bir durum yaratmış ve gerçeklerin ters yüz edilmesine neden olmuştur.

'ORTAK DURUŞ SERGİLENMELİ'

Gazeteciler her gün otoriter güçlerin baskılarıyla yüz yüze geliyor. Faşizmin amacı gerçeği susturmak olsa da bu gerçeklerin dile getirilmesini engelleyemiyor. Herkes bilmelidir ki, özgür olan, vicdan sahibi gazetecilere yönelik bu baskılar onları korkutamaz ve gerçekleri ifade etme iradelerini zayıflatamaz. Bizler, bu suçların önüne geçmek ve gazetecilere yönelik öldürme ve tutuklama siyasetine son vermek için ortak bir duruş sergilemek istiyoruz.

ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI: TÜRK DEVLETİNE SESSİZ KALMAYIN

Hem yerel hem uluslararası düzeyde, suç işleyen devletlere karşı hukuki bir mücadele yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Kürt ve uluslararası medya kuruluşlarını, aynı zamanda insan hakları örgütlerini, gazetecilere yönelik her türlü saldırıya karşı sorumluluk almaya çağırıyoruz.

Ayrıca, uluslararası topluma sesleniyoruz: İşgalci Türk devletinin gazetecilere yönelik cinayetlerine sessiz kalmayın ve faşist Türk devletinin bu eylemlerine sınır koyun. Gazetecilerin hayatını koruyun ve çalışmalarını sürdürebilmeleri için uygun koşullar sağlayın. Toplumun bilgi alma hakkının korunması en temel gerekliliktir.”