İHD’den '19 Aralık' mesajı: İmralı tecridine son verin

İHD Van Şubesi 19 Aralık Katliamı'nı protesto ederken, İmralı tecridinin kaldırılmasını istedi.

19 Aralık Katliamı'nda yaşamını yitirenleri anmak ve katliamı bir kez daha protesto etmek amacıyla İHD Van Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısına Şube Başkanı Murat Melet ve şube yöneticileri katıldı.

İHD Van Şube Başkanı Murat Melet, 19 Aralık'ın aynı zamanda ‘Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü’ olarak ilan edildiğini kaydederek, Türkiye’de cezaevlerinde tüm siyasi tutsaklara yönelik sistematik bir baskının uygulandığını söyledi. 19 Aralık Katliamı ile başlayan cezaevinde baskı politikalarının günümüzde de sürdüğünü kaydeden Melet, bugün cezaevlerinde 1700’e aşkın hasta tutsağın bulunduğuna dikkat çekti.

‘SAYIN ÖCALAN’A TECRİT BÜTÜN TÜRKİYE HALKLARINA TECRİTTİR’

Melet, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit politikalarına da dikkat çekerek, “Sayın Öcalan’a yönelik tecrit bütün Türkiye halklarına uygulanan bir tecrittir. Türkiye cezaevlerinde diğer tutsaklar hangi haklardan faydalanıyorsa Sayın Öcalan da o hakları kullanma hakkına sahiptir. İHD Van Şubesi olarak İmralı tecridinin kaldırılmasının Türkiye’nin barışına ve huzuruna hizmet edeceğine inanıyoruz. İmralı’da tecride derhal son verilmelidir. Bu talep bütün Türkiye halklarının ortak talebidir. Kürt sorununun çözümü şiddetten değil, diyalog ve müzakereden geçiyor” dedi.

İHD Van Şube Sekreteri Serhat Ertak ise şunları belirtti:

"Bugün 19 Aralık… Toplu katliamlar ve insanlık dışı uygulamalarla dolu Türkiye hapishaneler tarihine bir toplu katliamın daha işlendiği günün 17. yıl dönümü… Bilindiği üzere, 19 Aralık 2000 tarihinde devlet yetkililerince adına 'Hayata Dönüş Operasyonu' denilen ancak ikisi asker olmak üzere toplamda 32 insanın hayattan koparıldığı yüzlerce insanın yaralanıp sakat kaldığı bir operasyon yaşandı. Operasyonun öncesinde, 20 Ekim 2000 tarihinde bazı tutuklu ve hükümlüler F tipi hapishaneleri ve tecrit uygulamalarını protesto etmek açlık grevine başlamışlardı. Demokratik kamuoyu tarafından F tipi cezaevlerine yöneltilen tepki ve eleştiriler karşısında, dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, 9 Aralık 2000 tarihinde bir açıklama yaparak, toplumsal mutabakat sağlanmadan F tipi cezaevlerinin kullanıma açılmayacağını duyurmuştu. Ancak bu açıklamanın ardından henüz birkaç gün geçmeden yirmiye yakın cezaevinde operasyon başlatıldı ve 32 insan hayatını kaybetti. Yapılan operasyonun ardından cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler F tipi Cezaevlerine nakledildi. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler F Tipi Cezaevlerine yönelik eylemlerine devam ederek açlık grevine başladı. 2 yılı aşkın bir süre devam eden açlık grevi eylemlerinde yüzlerce insan hayatını kaybetti, yüzlercesi yanlış müdahale sonucunda tedavisi mümkün olmayan Wernicke Korsakoff Sendromu’na yakalandı.”

'CEZAEVİ ŞARTLARI OHAL’DE AĞIRLAŞTI’

Ertak, günümüz koşullarında, Türkiye hapishane rejiminde değişen bir şey olmadığına dikkat çekti. Hapishanelerin başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı mekânlar olmaya devam ettiğini kaydeden Ertak, şöyle devam etti:

“Hapishane şartları OHAL’de daha da ağırlaşmıştır. Derneğimizin, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin önlenmesi ve yaşanan ihlallerin sorumlularının cezalandırılması çağrıları da sonuçsuz kalmış, aksine hükûmet yetkililerince, hapishane görevlileri mahpuslara kötü muamelede bulunma noktasında cesaretlendirilmiştir. Türkiye Hapishanelerinde, halen yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolâsyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır. Özellikle hasta mahpuslara dönük gerek yasal düzenlemelerde gerekse uygulamadaki keyfiyet, etik olmayan yaklaşımlar ve bürokratik engeller, hasta mahpuslar için insani olmayan bir tablonun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Hapishanelerdeki hasta mahpus sayısı bu durumu gözler önüne sermektedir. 22 Haziran 2017 tarihli son İHD verilerine göre hapishanelerde toplam 357’si ağır olmak üzere 1025 hasta mahpus bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre ise 2017 yılı Şubat ayı itibarı ile Adli Tıp Kurumu raporuyla ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklu ve hükümlü sayısı 841’e ulaşmıştır.”

‘HAPİSHANELER SİVİL DENETİME AÇIK HALE GETİRİLMELİDİR’

Ertak konuşmasını şöyle sürdürdü:

"19 Aralık Katliamı'nın 17. yıl dönümünde, katliamda yakınlarını kaybeden, yaralanan yurttaşlarımızın acılarını paylaştığımızı belirtiyor, hükûmet yetkililerine ve kamuoyuna sesleniyoruz; Türkiye’deki infaz rejimi mevzuatının ve politikasının uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir, mahpuslara uluslararası hukukun emrettiği şekilde insana yaraşır bir şekilde bir muamele gösterilmelidir. Hapishaneler sivil denetime açık hale getirilmelidir. Mahpuslarla ilgili olarak 'ayrımcılık yasağına' aykırı düzenlemeler ve OHAL uygulamalarından vazgeçilmelidir. 'Hapis içinde hapis' anlamı taşıyan tecrit ve izolasyon uygulamalarına son verilmeli, tek kişilik İmralı Kapalı Cezaevi kapatılmalıdır.19 Aralık Katliamı'nın sorumluları yargılanmalıdır. Zamanaşımı usulü ile uygulanan cezasızlık politikasına son verilmelidir. Adalet Bakanlığı kendisinin hazırlayıp yayımladığı 45/1 nolu Genelge’yi, hiçbir mazeret ileri sürmeden derhal uygulamalı, mahpusların sosyal ve kültürel aktivitelerindeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Başta yaşam hakkı ihlali, işkence ve kötü muamele iddiaları olmak üzere hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri etkin bir şekilde soruşturulmalı ve sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır. Mahpusların savunma, şiddete maruz kalmama, sağlık, eğitim, beslenme, aileleriyle, avukatlarıyla ve genel olarak dış dünya ile iletişim haklarına saygı gösterilmelidir. Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Tüm ağır hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalıdır.”