Kürt- Türk ilişkilerinin kırılma anları: Şêx Said İsyanı’nın sonu-VII

Şeyh Said öncülüğündeki direniş, Türk devletinin gücünü yeniden pekiştirmesi, Kürtler arasındaki ayrışma, işbirlikçilik ve koordinasyonsuzluğun belirginleşmesiyle son buldu.

ŞÊX SAID İSYANI

Şeyh Said öncülüğündeki Kürt direnişi, 1925’te büyük bir güç mücadelesine sahne oldu. Amed’in kuşatılması ve Kürt güçlerinin stratejileri, ayaklanmanın seyrini belirlemişti. Askeri koordinasyon eksiklikleri, iç çözülmeler, ayaklanmanın başarısızlığının zeminini hazırladı. Amed kuşatması da bu sürecin dönüm noktalarından birisi olarak tarihe geçti.

AMED KUŞATMASINA GİRİŞİ VE STRATEJİ

Kürt savaşçılar, bölgenin güçlü aşiret ileri gelenlerin denetiminde yaklaşık 10 bin kişilik bir güçle Amed’in etrafını sararak büyük bir kuşatma başlatır. Şêx Said, Amed’in kuşatılmasını desteklememekte, bunun yerine Batman, Mardin ve Urfa bölgelerinde konumlanmayı tercin etmektedir. Amaç, Suriye üzerinden gelen Türk askerlerinin Kürdistan’a girişini engellemektir. Amed konusunda aşiret liderleriyle anlaşmazlık yaşayan Şêx Said, özelikle Urfa, Viranşehir ve Mardin aşiretlerine Suriye üzerinden gelen askeri tehdit karşısında birleşmeleri ve buna karşı koymaları için elçiler gönderir. Bu aşiretler, Kürt güçlerine destek yerine, devletle anlaşarak Suriye üzerinden gelen Türk askerlerinin güvenliğini sağlamaya karar verir. Bu durum, ayaklanmanın çöküşünü hızlandıran bir gelişme olur.

PLANLAMA HATALARIYLA KUŞATMA

Amed dışındaki Kürt güçleri, Bingöl, Elazığ, Muş, Malazgirt ve Bingöl-Erzurum-Muş üçgeninde kontrol sağlamıştır. Dersim, Ağrı gibi diğer Kürt illerinde de zaten mevcut asker yapılanması zayıftır; tarafsız kalan ya da devletle iş birliği yapan aşiretlerin silahlı güçleri mevcuttur. Urfa cephesinin ön hazırlıkları tamamlanmadan, Şêx Eyüp’ün esir düşmesi, ayaklanmanın kritik bir noktasının kopmasına neden olur. Şêx Eyüp’ün esareti, Urfa ve Mardin’deki Kürt aşiretlerinin kararsız ya da tarafsız kalmalarına neden olur. Dolayısıyla burada ciddi bir boşluk oluşur ve önemli bağlantıların kesilmesine neden olur. Aynı şekilde, Suriye üzerinden gelen askeri birliklere lojistik destek ve güvenliklerini sağlayarak, Türk ordusunun hızla konumlanmasına katkı sağlar.

Şêx Said, Amed’e yönelik planlamalarını tam olarak uygulayamadan, ayaklanmanın askeri gücünün zayıfladığını görmektedir. Şêx Eyüp’ün esaretiyle oluşan boşluğu doldurmak için ve Suriye üzerinden gelen askerlere karşı koymak için kardeşi Şêx Abdürrahim’i görevlendirir. Kürt güçlerin askeri kapasitesi giderek daralıyordur ve bu, hamlede beklenen sonucu vermeyecektir. Kemalist rejim ise, askeri müdahale için iç ve dış destek ağlarını kurmuştur. İngiltere ile Musul’u verme karşılığında uzlaşır, Fransa’dan da açık destek alır. Kürdistan’a tüm orduyu konuşlandırması ise tamamen Fransa’nın desteğiyle gerçekleşir. Bu ilişkiler sonucunda Türk ordusu, seferberlik ilan ederek hazırlıklarını tamamlar. Ayrıca Kürdistan’da başlatacağı geniş çaplı operasyonlar için iş birlikçi Kürt aşiretleri de hazırdır.

AMED KUŞATMASI VE GERİ ÇEKİLME

Amed kuşatması, Kürt güçlerinin saldırısıyla başlar. Surlardaki gediklerden içeri girmeyi başaran 200 kişi, içeride uzun süren yoğun çatışmalara girer. Dışarıdan da şehri kuşatan Kürtlerin saldırıları sürüyordur. AZADÎ’nin içeride gerekli hazırlıkları yapmaması ve Kemalist rejimin organize ettiği, kendilerini direnişçi olarak tanıtan çetelerin halka saldırıp talan yapması, bir cephe ya da halk desteği oluşturulmasını engeller. Bu durum, Kürtler arasındaki ayrışmayla birlikte korkunun her tarafa yayılmasına neden olur. İçeri giren Kürt silahlı güçleri, cezaevini kuşatarak tutukluların serbest bırakılması için yoğun çatışmalara girer, ancak askerler ve iş birlikçi Kürtler tarafından çembere alınır. Sağ yakalananlar da büyük işkencelerden sonra Surlardan aşağı atılarak infaz edilir.

Amed’deki saldırılar sonuçsuz kalır. İkinci bir saldırı için güçlerini toparlayan Kürt kuvvetleri, birçok cephede çatışmak zorunda kalarak geri çekilir. 20-21 Mart’ta çatışmalar yeniden şiddetlenir. Suriye üzerinden gelen Türk askerleri, Viranşehir-Siverek hattından Amed Ovası’na ulaşarak Kürt güçlerini kuşatma altında alır. Mardin ve Batman’daki devlet yanlısı Kürt aşiretleri de çatışmalara katılmaya başlar. Siverek-Amed hattında Şêx Abdürrahim, Türk ordusuyla ilk karşılaşmasını yapar. Sayısal üstünlük ve modern silahlarla desteklenen Türk ordusu karşısında Kürt güçleri, hızla dağılmaya başlar. Amed Ovası, on binlerce Türk askeri ve iş birlikçi aşiret milisleri tarafından sarılır ve Kürt kuvvetleri kırsal bölgelere doğru geri çekilir.

KÖYLER YAKILIP YIKILDI

Amed Ovası’ndan kırsal bölgelere doğru hızla denetim sağlanırken, bu süreç aynı zamanda büyük bir vahşetin de başlangıcı olur. Köyler yakılıp yıkılır, halk keyfi infazlarla hedef alınır. Katliamlar ve korkunç infazlar hız kazanır. Bu, bölgede halk için karanlık bir dönemin başlamasının da başlangıcı olur.

Serhat, Bingöl, Erzurum ve Muş bölgelerinde de askeri birliklerin yoğunlaşması, birçok kanlı çatışmaya sahne olur ve Kürt güçlerin geri çekilmesine neden olur. AZADÎ’nin yanında olan bazı aşiret liderleri, verdikleri sözleri tutmayarak saf değiştirir. Bu durum, özellikle Serhat yöresinde büyük bir kırılmaya yol açar. Birçok bölgedeki Kürt güçleri, moral bozukluğu ve içeriden sızmalar nedeniyle hızla dağılır.

Şêx Said, yanında kalan kuvvetlerle Lice’nin Botiyan bölgesine çekilir ve burada şehit düşen arkadaşları için taziye düzenler. Mücadeleyi yeniden toparlamak için Doğu Kürdistan’a geçmeye karar verir. Kürt aşiret liderleri ve kurmayları, Lice dağlarında bu kararı tartışır. Bazı gruplar ise Amed dağlarında mücadele etmeye karar verir ve Türk ordusunun üstünlüğüne rağmen kırsal bölgelerde yoğun çatışmalar devam eder.

Şêx Said, yaklaşık 400 atlıyla Bingöl istikametine yönelir. Niyeti, Muş cephesindeki askeri güçlerle birleşip Bitlis’e saldırarak, cezaevindeki Miralay Halit Bey ve Yusuf Ziya’yı kurtarmak ve İran’a geçip mücadelesini sürdürmektir. Cibranlı Binbaşı Kasım, Şêx Abdullah’ı ikna ederek direniş güçlerini oyalar ve Şêx Said’in yol güzergâhını askeri güçlere bildirir. Muş’un Bulanık ve Gimgim sınırındaki Murat Nehri üzerinden geçiş yapmayı planlayan Şeyh Said ve beraberindekiler, yerel halkın engeliyle karşılaşır. Binbaşı Kasım’ın telkinleri ve iş birliği içindeki aşiretlerin kışkırtmaları sonucu, Şêx Said ve arkadaşları mecburen Abdurrahman Paşa Köprüsü’nü kullanmaya karar verir.

ABDURRAHMAN PAŞA KÖPRÜSÜ’NDE OLANLAR

Şêx Said, Amed dönüşü Solhan’a gelir. Varto cephe sorumlusu ve damadı Şêx Abdullah Melekan da yanındaki silahlı güçlerle buraya gelir. Çatışmalar her tarafta sürer. Şêx Said’in yanındaki adamların çoğu Bingöl’de dağılır. Şêx Abdullah ve Cibran Aşireti, silahlı güçleriyle devam eder. Şêx Abdullah ile bir araya geldiği zaman bacanağı Emekli Binbaşı Kasım’ı görünce tedirgin olur. Şêx Said, hiçbir zaman Binbaşı Kasım’a güvenmemiştir. Mahkemede Binbaşı Kasım da bu güven eksikliğini dile getirir. Bütün bunlar, silahlı güçlerin dağılmaya yüz tuttuğu ve taraf değiştirenlerin arttığı bir dönemde gelişir.

Binbaşı Kasım, Şêx Abdullah’ı etkisi altına alarak teslim olmaya ikna eder. Bu süreç, Şêx Abdullah’ın mahkeme ifadesinde ve Binbaşı Kasım’ın itiraflarında ortaya çıkar. Çünkü Malazgirt ve Bitlis çevresindeki Kürt güçleri hala dağılmamıştır ve her tarafta yoğun çatışmalar devam ediyordur. Varto’dan Solhan’a çekilen Şêx Abdullah, ona bağlı müritler ve aşiret güçleriyle birliktedir. Bu güçlerin çoğu, Cibran’ın kollarından oluşmaktadır. Kasım, aşiret tarafından güvenilmeyen biridir. Solhan’da birçok kişi, Binbaşı Kasım’ın infaz edilmesi için Şêx Said’e telkinde bulunur. Şêx Abdullah ise Binbaşı Kasım’ın askeri tecrübesi olduğunu ve güvendiğini söyleyerek Kasım’ı korur. Bu durum karşısında erkesin eli kolu bağlı kalır. Binbaşı Kasım, Şêx Abdullah üzerinden bir tuzak kurar, kuryeler aracılığıyla askeri birliklerle sürekli iletişimde kalır. Şêx Abdullah’ı teslim olmaya ikna etmiştir. Kasım, Şêx Abdullah’ı her yönüyle kandırmış ve etkilemiştir, kurduğu oyunu oynamaya başlamıştır.

Kışın zorlu koşulları ve dağların sarp yapısı altında, yaşlı Şêx Said, kararsızlık içinde yol alır. Binbaşı Kasım, kasıtlı olarak yolu uzatarak Şêx Said ve yanındaki güçleri Şerefedin Dağlarına yönlendirir. Bu dağlar, kışın oldukça zorlayıcıdır. Binbaşı Kasım, bu zor koşullardan yararlanarak hem askeri müdahale için zaman kazanmayı hem de Şêx Said ve gücünün moralini bozmayı hedefler. Bu plan ile oradaki kişilerin direncini zayıflatarak teslim olmaya zorlamak ister. Diğer yandan, Şêx Abdullah ise Binbaşı Kasım’a tamamen ikna olmuş ve onu korumak istemektedir.

Şêx Said, umutlarını korumak ve direnişi sürdürmek için başka bir yol denemek ister. Murat Nehri’ni geçmeye çalışırken, güzergâhı Norşin Oxin şeyhlerinin etkisindeki köylüler tarafından engellenir. Bu köylüler, devlete ve iş birlikçi şeyhlere bağlılıklarıyla bilinir o dönem. Ayrıca Bulanık’ın Melhemi şeyhleri de örgütledikleri köylülerle ateş açarak Şêx Said’in geçişine izin vermez. Şêx Said, mecburi ve bir umutla farklı bir rota izleyip Varto’ya yönelir, yani Kasım’ın çizdiği rotaya.

Varto cephesindeki şartlar, iç ihanetin zirveye çıktığı bir dönemdir. Hınıs tarafından Çarek milisleri, Varto tarafından Lolan ve Hormek milis güçleri, Hasköy tarafından ise Arapların da içinde olduğu milis güçleri tüm yollarını kapatmıştır. Varto, tamamıyla askeri kontrole girmiş ve çatışmalar da sürüyordur. En büyük darbe, Şêx Said’in umudu olan Abdurrahman Paşa Köprüsü’ne doğru ilerlerken gelir. Köprüye yönelince birçok kişi gidilmemesi yönünde görüş belirtir, ancak Binbaşı Kasım gerçek niyetini burada ortaya koyar. Herkesten teslim olmasını ister ve tartışmalar alevlenir. Birçok kişi, Binbaşı Kasım’ın niyetini görür ve gruptan ayrılmaya başlar. Köprüye yönelen Şêx Said, orada Binbaşı Kasım ve adamları tarafından arkadaşlarıyla birlikte 15 Nisan 1925’te esir elınarak, Osman Nuri Paşa komutasındaki askeri birliklere teslim edilir.

YARGI SÜRECİ ADI ALTINDA KATLİAMLAR

Şêx Said esir düştüğü gün, Bitlis Cezaevi’ndeki Miralay Halit Bey, Yusuf Ziya Bey ve kardeşi Teğmen Ali Rıza, damadı Faik ile Şair Molla Abdurrahman da infaz edilir. Bu kişilerin infaz kararı, Bitlis il Harp Divanı tarafından gerçekleştirilmiştir.

Şêx Said’in ilk ifadesi, 16 Nisan’da Varto’da askerler tarafından alınır. Şêx Said ve arkadaşları, 6 Mayıs’ta Amed’e getirilir. Binbaşı Kasım’ın itirafları ışığında 37 kişi hakkında iddianame hazırlanır ve 26 Mayıs’ta yargı süreci başlar. Dava süreci ilerledikçe, yargılanan kişi sayısı 92’ye yükselir. 28 Haziran’da mahkeme, nihai kararını verir. Şark İstiklal Mahkemesi’nin kararları kesindir ve temyiz yolu kapalıdır. Dağkapı Meydanı’nda infazlar gerçekleştirilir. Şêx Said ve 46 arkadaşı idam edilir. 6 kişinin dosyası ise ayrılarak başka davalarla birleştirilir. 9 kişi, çeşitli hapis cezalarına çarptırılırken, 30 kişi de beraat eder.

Bu infazlar ne ilkti ne de son olacaktı. Daha önce de pek çok kişi idam edilmişti. Şêx Eyüp, Dr. Fuat, Hacı Ahti ve Seyid Abdülkadir gibi isimler çoktan darağacında can vermişti.

Şark İstiklal Mahkemesi, 7 Mart 1927’ye kadar görevini sürdürür. Toplamda 5 bin 10 kişi yargılanır. 207’si gıyabında, 213’ü vicahen olmak üzere toplam 420 kişi hakkında idam kararı verilir. Mahkeme, ayrıca bin 811 kişiye çeşitli hapis cezaları verir ve 2 bin 779 kişi için beraat kararı alır.