Güney Kürdistan Önder Apo’ya Özgürlük Komitesi, Önder Apo’nun İmralı Heyeti aracılığıyla yaptığı Barış ve Demokratik Tplum Çağrısına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, “İşkence adası, uluslararası planlar ve bastırma politikalarının merkez üssü olan İmralı’dan yükselen özgür insanın doğuşunun çağrısı, özgürlük arzusunun haykırışı ve barış ile demokratik toplumun sesi, nihayet tüm dünyaya ulaşmıştır” denildi.
Devamında ise şu ifadelere yer verildi: “Bu çağrı, Kürdistan’ın dört parçasındaki halkımızın emek ve mücadelesinin bir sonucu olup, halkımızı yok sayan en baskıcı ve ırkçı devletlerden birine karşı verilen gerilla mücadelesinin, şehitlerin kanının ve devrimin öncüsü olan siyasi tutsakların direnişinin bir yansımasıdır.
Ancak Sayın Öcalan’ın tezleri ve görüşleri, özgürlük hareketinin mücadelesinin temelini oluşturduğundan, faşizm bilinci kırılmış ve Önder Apo’nun yüzyılına ait paradigmalar, Ortadoğu’da siyasal çözüm ve çalışmaların başlangıç noktası haline gelmiştir. Barış ve demokratik toplum felsefesi, Mezopotamya’nın kadim medeniyetlerinde ve halklar arasında yeniden gündeme gelmiştir.
Henüz bu sürecin ilk adımlarında olmamıza rağmen, bir dönem devletler, partiler ve birçok kesim, Önder Apo ve gerillanın birlik olmaması gerektiğini şart koşuyordu. Ancak özgürlük hareketi ile Sayın Öcalan arasındaki organik ve manevi bağ, tam olarak anlaşılamadı.
Bu bağlamda, Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) mesajı ve buna verilen yanıt, asrın mesajını kabul edip etmeme meselesine dönüşmüş ve PKK’nin siyasal değerlerle dolu karşılığı, hareketi anlamaya irade göstermemiş kesimler açısından büyük bir şaşkınlık yaratmıştır.
PKK ve Sayın Öcalan’ın siyasi tarihini yakından bilenler, bu sürecin gelişimini merakla beklemekteydi. Yüzyılın hafızasından çıkan yüzyılın mesajı, 26 yıllık tutukluluk, tecrit ve işkencelerin Önder Apo’nun inancını asla sarsmadığını bir kez daha ortaya koymuştur. Ancak büyük bir irade ve kararlılıkla, Türkiye’yi, Kürt sorununun çözümü için Öcalan’a ihtiyaç duyduğu gerçeğiyle yüzleşmeye zorlamıştır.
Bu çözüm süreci, kapitalist devletlerin Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Ortadoğu halklarını kendi çıkarlarına kurban ettiği düzeni sarsacak güce sahiptir. Bugün, Kürt halkı, yüzyıllık zulmün başlıca kurbanı olmaya devam ederken, bu süreç, baskı rejiminin köklü şekilde sona ermesine yol açabilir.
Dolayısıyla tüm taraflar Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması ve ona siyasi çözüm süreçlerini yönetme fırsatı tanınmasının, başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halkları için tarihi bir dönüm noktası ve bu kader sürecinin başarısının teminatı olduğunu bilmelidir.
Bizler Öcalan’a Özgürlük Komitesi olarak, 26 yıldır tüm gücümüzle, inancımızla ve dünya çapındaki yurtsever ve özgürlük yanlılarıyla işbirliği içinde, Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bugün, Kürdistan’ın dört parçasındaki tüm siyasi tutsakların özgürlüğü konusunda daha da kararlı olmamız gereken bir süreçtir. Aynı zamanda bu dönemi, Sayın Öcalan’ın düşüncelerini ve hafızasını toplum içinde yayma sürecine dönüştürmeliyiz. Çünkü çok iyi biliyoruz ki; kapitalist modernitenin çürümüş yüzü her geçen gün daha belirgin hale gelmektedir ve insanlık demokratik moderniteye, demokratik ulusa ve halkların ortak yaşamına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Bundan kurtulmanın tek yolu, yoksulluktan kurtuluş, çevrenin korunması, kadının doğal rolünün yeniden tesis edilmesi, özgür aile yapısının oluşturulması ve özgür bir yaşamın inşasıdır.”