Özerk Şengal Konferansı’ndan beş temel talep

Irak’ın başkenti Bağdat’ta Özerk Şengal Konferansı sonuç bildirgesinde, soykırım ve özerk yönetimin tanınması, katliamlarda rolü olanların yargılanması, 9 Ekim anlaşmasının iptal edilmesi ve geri dönüşlerin kolaylaştırılması istendi.

Şengal’e yönelik soykırım saldırılarının dokuzuncu yıl dönümünde Bağdat’ta “Öz Yönetim Irak’taki bileşenlerin yaşam garantisidir” şiarıyla düzenlenen konferans bir sonuç bildirgesiyle tamamlandı.

Iraklı siyasetçiler, Kakai, Şebek ve Feyli Kürt temsilcileri ile Arap, Hristiyan, Türkmen, Sünni ve Şii bileşenlerin temsilcilerinin katıldığı konferansta bir dizi çağrıda bulunuldu.

Sonuç bildirgesi şöyle:

“3 Ağustos 2014’te Şengal ve çevresinde DAİŞ çetelerinin düzenlediği vahşi saldırıda katledilen şehitlerimiz anısına saygı duruşunda bulunuldu. Konferansa katılan sivil örgütler ve katılımcılara son soykırımla ilgili bir belgesel film izletildi. Konferans daha sonra akademik oturumlarla devam etti.

Konferansa katılanlar yaptıkları konuşmalarla Êzidî toplumunun Mezopotamya’nın en eski kültürlerinden ve en eski inançlarından biri olduğunu, diğer halklarla özgürlük, barış, eşitlik ve huzur içinde bir arada yaşama değerlerini taşıdıklarını vurguladılar. Konferans katılımcıları, Şengal’de yaşanan 74’üncü Fermanda, Şengal’i savunmakla görevli olan peşmergelerin görevlerini yerine getirmemesinin fermanın en büyük sebebi olduğunu vurguladı. Konuşmacılar, KDP’nin Êzidî halkına karşı ‘ulusal ihanet’ suçunu işlediğini söyledi.

Fermanın yaşanmasının bir diğer sebebinin ise Êzidî toplumunun öz savunma gücünden yoksun olması olduğu ifade edildi. PKK ve Rojava’daki YPG güçlerinin en kritik zamanda Êzidî halkını soykırımdan kurtarmak için seferber oldukları belirtildi.

Konferansta en çok Êzidî halkının iradesi dışında KDP’nin bölgesel güçler ve Irak Hükümeti ile imzaladığı 9 Ekim Anlaşmasına dikkat çekilmiştir. Bu anlaşmanın temel amacı Şengal’e daha kolay müdahale etmek, Şengal halkının iradesini kırmak ve savunma gücünü yok etmektir. Tüm bunlar, Êzidî halkının yeni bir soykırımla yüz yüze bırakılmak istendiğini ifade ediyor. KDP ve Türk devletinin ortak çıkarları doğrultusunda imzalanan bu anlaşmanın ardından işgalci Türk devletinin Şengal’e yönelik saldırılar arttı.

Dolayısıyla biz konferans katılımcıları olarak 9 Ekim Anlaşmasını, Irak’taki bileşenlerin haklarını güvence altına alan ulusal Şengal’e karşı değil, Irak’ın tümünün egemenliğe aykırı bir anlaşma olarak değerlendiriyoruz.

Kuzey ve Doğu Suriye’deki savunma güçleri, Êzidilerin çağrılarına kulak vererek Şengal’e geldiler, Êzidî toplumunun yanında Şengal’i savundular ve Êzidîlerin yüz yüze kaldığı soykırımı daha fazla katliam yaşanmadan durdurdular.

Ferman sırasında Êzidî toplumu, yönetim ve savunma sistemini kurmadığı takdirde kendini koruyamayacağı kanaatine varmış ve buna dayanarak Êzidî toplumu, kendi kendini yönetme ve savunma sistemini kurarak fermanlara karşı durmuştur. Şengal Özerk Yönetimi’nin sadece dar bir siyasi ve sosyal yönetim değil, daha çok bir savunma sistemi olduğu vurgulandı.

Bu nedenle, konferans sırasında aşağıdaki kararlara ulaşıldı:

1- Irak, Irak halkının tüm mezheplerinin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan demokratik bir anayasaya sahiptir. Ulusal, dinsel ve etnik farklılıklarına bakılmaksızın tüm Irak halkı arasında adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin temeli budur.Bu anayasanın (116, 117, 122 ve 125.) maddelerine göre Irak’taki her bileşen, kendi yerel öz yönetimlerini ve idari ademi merkeziyetçiliği uygulama hakkına sahiptir. 74’üncü fermandan sonra geçen 9 yıllık süreç içerisinde Êzidîler kendi öz yönetimlerini oluşturmuşlardır.

2- Êzidî toplumu, Irak toplumunun önemli bir bileşenidir ve bu toplumu savunmak Irak hükümetinin asli görevidir. Buna rağmen Êzidîler  2 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ çetelerinin saldırısına uğradığında ne Irak güçleri ne de KDP’ye bağlı Peşmerge güçleri, Êzidî halkını savunabildi. PKK’ye bağlı Halk Savunma Güçleri (HPG) ve Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’ne bağlı YPG güçlerinin yardımıyla Êzidîler kendilerini koruyabilmişlerdir. Buna rağmen bir soykırım yaşanmış ve binlerce Êzidî hala bunun etkilerini yaşamaktadır. Irak hükümeti onlarca ülke ve uluslararası kuruluş tarafından tanınmasına rağmen henüz Êzidî soykırımı tanımamış ve geçtiğimiz günlerde soykırım karar taslağı daha yeni onaylanmıştır. Irak Parlamentosu Hukuk Komisyonu’nda görüşülen ve artık Irak Parlamento Başkanlığı’nın bu kararı parlamento gündemine alması ve oylaması zaruri hale gelmiştir. Irak hükümetinin, genelde Irak halkına, özelde Şengal halkına yönelik bu katliamı resmen tanıması, Şengal’de istikrar, barış ve güvenliğin sağlanmasının ve dış müdahalenin önlenmesinin tek yolu olacaktır.

3- Irak Federal Mahkemesi’ne, başta Şengal’den kaçarak katliamın önünü açan ve DAİŞ’le iş birliği yapan KDP yetkilileri olmak üzere, bu katliamın siyasi, idari ve askeri sorumluluğunu taşıyanların yargılanması çağrısında bulunuyoruz. Herkesin bildiği gibi şu anda Irak cezaevlerinde binlerce DAİŞ çetesi var ama bu çeteler bugüne kadar Êzidîlere ve genel olarak Iraklılara karşı işledikleri suçlardan dolayı yargılanmadı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi 10 Haziran 2023’te DAİŞ çetelerini yargılamaya karar verdi. DAİŞ çetelerinin yargılanmaya başlanması, Êzidî toplumu için tarihi bir karardır. Artık Irak hükümeti ve Federal Mahkeme’nin başta Êzidî demokratik kurumlarının katılımıyla gerekli tedbirleri alması zamanı gelmiştir. DAİŞ çetelerinin hayatta kalan Êzidî kadınlarının tanıklığıyla yargılanması gerekiyor.

4- Toplu mezarlar Êzidî toplumu için bugüne kadarki en önemli konulardan biri olarak görülüyor. Şengal’de 83 toplu mezar bulundu ancak bunlardan sadece 46’sı açıldı. Tüm toplu mezarların açılıp şehitlerin cenazelerinin ailelerine teslim edilmesi gerekiyor.

5- Şengal Özerk Yönetimi ve siyasi partileri, Irak hükümeti ile son 9 yılda çeşitli toplantılar yapıp, siyasi, idari ve güvenlik sorunlarını çözmek için çeşitli projeler sunmasına rağmen, Irak hükümeti bu sorunları çözmek için ciddi adımlar atmadı. Bu durum, Êzidî toplumunun iradesi dikkate alınmadan ve Türk devleti, KDP ve bazı uluslararası güçlerin baskısıyla 9 Ekim 2020’de Şengal’e ve Irak’a dış müdahalenin önünü açtı. 9 Ekim Anlaşmasıyla KDP, Şengal’deki durumu daha da zorlaştıran ve sorunlarını daha da derinleştiren bir yerde durmaktadır.

Bu nedenle Irak hükümetine, genel olarak Irak halkının, özel olarak da Êzidî halkının çıkarına olmayan 9 Ekim Anlaşmasını iptal etmesi çağrısında bulunuyoruz. Bunun yerine, Şengal halkıyla ulusal ve yasal bir anlaşma ve onun meşru özyönetimi ile genel olarak Irak halkının, özel olarak da Şengal halkının çıkarlarını gözeten bir yapılanmaya gidilmesi çağrısında bulunuyoruz.

6- 74’üncü Fermandan sonra Şengal’de sadece 10 bin kadar Êzidî kalmış ve tamamı dağlara sığınmıştı. Şu anda Şengal’in ova ve dağlarında 200 bin civarında Êzidî var. Özerk Yönetimin en büyük başarılarından biri, Şengal halkının ana yurtlarına dönüşlerini sağlamasıdır. Bu nedenle Irak hükümetinden Şengal Özerk Yönetimi ile işbirliği yapmasını ve geri kalan yerinden edilmiş Êzidî mültecilerin bölgelerine dönüşünü hızlandırmak ve kalkınmak için gerekli kolaylıkları sağlamasını rica ediyoruz.

7- Soykırımın 9’uncu yıl dönümünde başta yazar, aydın ve demokratik kurumlar olmak üzere Irak’taki tüm siyasi güçleri ve partileri Êzidî toplumunun hak ve özgürlüklerini savunmaya ve Irak’a yönelik saldırılara karşı kararlı tavır almaya çağırıyoruz.

Birleşmiş Milletler ve üye devletleri Şengal halkının demokratik özyönetimini desteklemeye ve Irak hükümetini de demokratik çözüm projesinin önünü açmaya ve Êzidî toplumunun anayasal haklarını güvence altına almaya, soykırımı resmen tanımaya, Sincar’daki Özerk Yönetimi tanımaya ve 9 Ekim mutabakatına desteği bırakmaya çağırıyoruz.