1 Ekim’de Ankara’da yoldaşı Erdal Şahin ile birlikte fedai eylem gerçekleştiren gerilla Rojhat Zilan’ın, eyleme gitmeden önce yaptığı konuşma Gerilla TV’de yayınlandı.
Şehit Rojhat Zilan, fedai eyleme gitmeden önce şu mesajları veriyor:
“Öncelikle şehit Baz Mordem ve Helbest Koçerin şahsında kimyasal silah sonucu şehit düşen 17 yoldaşımızı anıyorum. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Özellikle son 6 ayda çok sancılı ve acılı bir süreçten geçiyoruz. Buna karşı arkadaşların direnişi de en üst düzeydedir, düşman da bunu biliyor. Bu direnişi ruhunu, anlamını tüneldeki arkadaşlar çok iyi biliyor. Biz de eyleme gitmek için uzun süredir hazırlanıyoruz. Eyleme gitme sebeplerimizden biri de tünellerde direnerek şehit düşen arkadaşlarımıza, onların mücadelesine, direnişine layık olabilmek içindir. Özellikle son 6 ayda düşman en kısa sürede sonuç almak istedi. Evet, düşman kimyasal silahlarla saldırıyor ama sadece kimyasal silah değil ne tür silah bulursa saldırılarda kullanıyor. Bu düşmanın karakterinde var. Bize, halkımıza, örgütümüze saldırmak için ne bulursa kullanır. Önderliğe yönelik ağır bir tecrit var, bu da saldırılarla bağlantılıdır. Önderlikle iletişimin sağlanmasını engellediler. Bu da Kürt halkına yönelik savaş politikalarının bir parçasıdır.
Eyleme gideceğiz ama şunu belirtmek isterim ki; çok değerli arkadaşlar tanıdık, onlarla birlikte yaşadık, yoldaşlık yaptık, bazıları şehit düştü, bazıları hala yaşıyor, bu bizim için kutsal bir değerdir. İnsan böyle yoldaşlarla bir arada yaşadığı için, onları tanıdığı için, yoldaşlık yaptığı için kendini şanslı hissediyor. Bu durum bir yandan da yükümüzü ağırlaştırıyor, sorumluluk gerektiriyor. Hareketimiz bu eylemi yapmamız için bize şans verdi ve bu fırsat yaratıldı. Bu fırsat çok zor bir şekilde yaratıldı. Biz de bunun bilincinde ve farkındayız. Umut ediyoruz ki; arkadaşlarımızın emeğini, inancını boşa çıkarmayacağız ve eylemimizi başarıya ulaştıracağız. Arkadaşlarımızı özlüyoruz ama bu eylemi de şehit yoldaşlarımızın anılarına layık olmak için yapıyoruz. Doğrudur; birçok arkada böyle bir eylem yapmak istiyor ama bazen imkanlar oluşmuyor. Örgütümüz bu şansı bize verdi biz de tüm yoldaşlarımızı yüreğimizde taşıyarak bu eyleme gidiyoruz. Bütün yoldaşlarımıza başarılar diliyoruz ve bu eylemimizi de onlara adıyoruz.
Derweş Şîno’nun kasetleri vardı izliyorduk ama çok anlamıyorduk, bazen tartışıyorduk, bu nedir, acaba ne yapmak istiyorlar diyorduk. Daha sonra ben de yapabilirim dedim. Hêzên Taybet’e geldikten sonra da öneride bulundum. Zaten örgütte heval Zilan gerçekliği, eylemi, çizgisi bellidir, nettir. Hêzên Taybet’te bunu daha iyi hissettik. Burası başka bir yerdi, burası böyle şahsiyetler yaratıyor. Temel eğitimde arkadaşlar öneride bulundular. Planlama, kroki, gibi şeyleri gönderdiler fakat ben o şekilde öneri yapmadım. Hêzên Taybet’e geldiğimizde bazı arkadaşları tanıdık. Yönetimimizde yer alan heval Bawer, heval Mazlum’u tanıdık. Bu arkadaşlar şehit düştüğünde çok etkilendim. Daha o zaman arkadaşlara fedai eylem yapmak istediğimi söylemiştim. Belki o zaman olayın sıcaklığıyla duygusal davrandığım düşünüldü, onun da etkisi vardı ama artık yeter böyle bir eylem yapmalıyım dedim. Çünkü kaybedeceğimiz bir şey yok. Bu yüzden böyle bir öneri yaptım. Arkadaşlar da daha sonra önerimi uygun gördüler. Eğitim gördük.
Eğitimlerin ardından eyleme gitme vakti gelmişti. Bu süreçte böyle bir eylem için çok geç kaldık. Daha erken yapmalıydık ama olmadı. Belki koşullar oluşmadı, imkansızlıklar sebep oldu. Elbette yüreğimiz yoldaşlarımızlaydı ama bir durup seyretme durumu da vardı. Şimdi ise böyle bir eylemin zamanıdır. Örgüt bize bu şansı verdi, imkanlar da yaratıldı. Artık gerisi bizim sorumluluğumuzda. Bu şansı iyi değerlendirmeliyiz. Örgütümüzün, yoldaşlarımızın inancını boşa çıkarmamalı, eksik yoldaşlığın öz eleştirisini vermeli ve şehitlerimize layık olmalıyız. Kaybedecek bir şeyimizin olmadığına ikna olmalıyız ve bir şey yapacaksak da büyük yapmalıyız. Küçük şeyler bizim için yeterli değil ve bizi de kurtarmaz. Böyle bir kararlılık çıktı ortaya; nasıl büyük bir eylem yapmalıyız, bu sürece nasıl cevap olmalıyız? Bir şey yapacaksam ses getirmelidir. Kendi adıma zayıf, pasif bir duruşu kabul etmedim. Bu durum beni çok zorluyordu. Neden böyle bir çıkış gerçekleştirmiyorum, neden böyle bir eylem yapmıyorum diye soruyordum kendime. Artık zamanıdır, intikam timi olarak kendimizi hazır hissediyoruz, inançlı ve kararlıyız. Şehit düşen yoldaşlarımız bize öncülük etti biz de onların ardılları olarak düşmanı kalbinden vuracağız ki sersemleşsinler, şaşkına uğrasınlar. İddiamız ve inancımız budur. Hedeflediğimiz yere ulaştığımızda düşman bizi asla unutamayacaktır.
Başlangıçtan bu yana birçok yoldaş tanıdık, örgütü tanıdık. Bir çocuk gibi örgütle birlikte büyüdük, hem anne, hem baba gibi. Önderliği Amed surlarında görmeyi çok isterdim. Dağlardan hiçbir zaman kopmadım zaten köydeyken de çobanlık yapıyordum. Sürekli köydeydim, hayvanlara bakıyordum, Zozanlardaydım. Bizler oraya aidiz bu yüzden hiçbir zaman dağlardan kopmadık. Elbette yoldaşlığın önemi çok fazla ama Kurdistan dağlarının yüceliği, doğası çok başkadır. En çok yüksek yerlerden taşları yuvarlamayı seviyordum. Taşlar yüksek yerlerden yuvarlandıktan sonra birbirine çarptığında barut kokusu çıkıyordu. Kibrit kokusu gibi bir kokuydu. O kokuyu çok seviyordum, sürekli koklamak istiyordum. Taşlar ne kadar büyük olursa o koku o kadar güzel oluyordu. Bu yüzden dağlarda en çok taşları yuvarlamayı seviyordum.”
Şehit Rojhat Zilan ses kaydını okuduğu şu şiirle sonlandırıyor:
“Dalgaların kıyıya vurmuş gibi öfke doluydu yüreğim.
Alabora olmuş kaptansız bir geminin haliydi
Yürüyorduk kentin acımasız kaldırımlarında
Masum bir yürüyüşle giden zamanın ardından
Biz miydik zamana garip olan
Yoksa zaman mıydı bize garip gelen
Çürümüş yaşama olan öfkemiz miydi
Yoksa güzellikleriyle iz bırakanların sevgisi miydi bizi ardından sürükleyen
Gitmeler hep aykırıdır geride kalanlara
Derin izler bırakır kanayan yaraya
Çık o sevda yüklü dağların doruklarına
Hadi haykır da
Gitmeyişini herkese kanıtla