Şerzan 15 ay tünelde direndi

Şehîd Doğan savaş tünellerinde bir an bile ikircikliğe düşüldüğüne, moralsizlik yaşandığına ve zaferden şüphe duyulduğuna tanık olmadık. Şerzan 15 ay boyunca burada direndi, düşmanın kullandığı taktik nükleer bombayla şehit oldu.

Türk ordusu, 17 Nisan 2022’de Zap’a işgal saldırısı başlattığı sırada Sîda Direniş Alanı’ndaydık. Zap’ın birçok tepesine indirme yapılmaya başlandığı anda Sîda’nın savaş tünellerinde de hareketlilik başlamıştı. Saldırı başlamadan önce de bu mevzilerin hepsinde çok yoğun tünel yapım çalışması sürüyordu. İmkanlar çok kısıtlı olmasına rağmen hemen ellerinde ne malzeme varsa bir tünel daha, bir pencere daha çıkarmak için adeta tırnaklarıyla kazarcasına çalışılan mevzilerden bir tanesi de Şehîd Doğan Savaş Tünelleri'ydi.

DÜŞMAN HENÜZ MEVZİLERİNE GELMEDEN

Şikefta Birîndara silsilesine bağlı Karker, Şehîd Rêber gibi tepelerde ve Zap’ın orta alanı olarak bilinen Saca’da geçit verilmediği için Türk ordusu uzun bir süre Sîda alanına yönelemedi. Şehîd Doğan savaş mevzilerindeki gerillalar, bu fırsatı çok iyi değerlendirdi. Bir-iki ay içerisinde başlarda direniş için aslında fiziki koşulları çok uygun olmayan ve daha çok yaşam alanı olarak kullanılan şikeftlerini savaş tüneli haline getirdiler. O günlerde o savaş tünelinde insan iradesini aşan bir tempoyla verilen emeği anlatacak kelimeleri bulmak çok zor.

Türk ordusu karadan bu bölgeye yönelemediği için tünel çalışmaları devam ederken sürekli savaş uçakları ve obüslerle çok yoğun vuruyordu. Birçok gerilla tünellerde çalışırken bu hava saldırılarının basıncına maruz kalıyordu. Bu süreçte hem bu hava saldırılarında oluşan basınç hem de yoğun çalışma temposu birçok arkadaşın vücudunda olumsuz etkiler yaratmıştı. İlginç olan, her olumsuzlukta daha çok ısrar edilmesi, karşılarına çıkan her engelde zaferde daha çok kilitlenmeleriydi. Şehîd Doğan Savaş Mevzileri'nde kaldığımız süre boyunca bir arkadaşın bir an bile ikircikliğe düştüğüne, moralsizlik yaşadığına ya da bu direnişin zaferinden şüphe duyduğuna şahitlik etmedik. Bu yüzden onlar, düşman henüz mevzilerine gelmeden savaşı kazanmıştı.

HER GÜN VURSALAR DA YİNE AÇACAĞIZ

O günlerde Şerzan Mawa ile her sabah düzenli olarak savaş uçakları tarafından vurulan genel çıkış kapısının önünde karşılaştık. Kapı yine 2 tonluk bir kazanla vurulmuş ve içeriye toprak dolduğu için kapı kapanmıştı. Kapıyı tekrar açmaya çalışıyorlardı. Diğer gün öğlen saatlerinde Şerzan’ı yine aynı yerde gördüm. Üçüncü gün yine uçak vurduktan sonra Şerzan aynı yerdeydi. Kapı açılmaya çalışılırken de tekrar uçak vurabilir, o kapıda şehadet yaşanabilirdi. Gerillaların bu tünel çalışmalarını ve savaşlarını her an canlarını ortaya koyarak yürüttüğünü gördüğümüzde adeta kanımız donuyordu. Şerzan ile kapıyı açma çalışmalarına devam ederken “Heval, zaten her gün vuruyorlar, biz de her gün açmaya çalışıyoruz. Bu kapı kapalı kalsa ne olur ki’’ dediğimde, “Bizim burada nasıl yaşayacağımıza ve nasıl savaşacağımıza düşman karar veremez. Eğer bu kapıyı her seferinde açmazsak düşmana ‘yaptığınızı kabul ediyoruz’ demiş oluruz. Bu yüzden her gün de vursalar, açacağız’’ demişti.

SÎDA ARTIK ÇOK STRATEJİK BİR MEVZİYDİ

Saldırının ilk günlerini orada geçirdikten sonra Zap’ta devam eden savaş bölgesine doğru yola çıkmıştık. Heval Şerzan ve Şehîd Doğan mevzisindeki diğer arkadaşlar hala orada hazırlıklarına devam ediyordu. Başta Şerzan ve diğer arkadaşlar her gün ”Kimsenin beğenmediği bu Sîda’yı direniş kalesi yapacağız” deyip gülüyordu. Sîda, önceki yıllarda daha çok geri bir cephe konumunda olduğu için herkesin kalmak için kendini önermediği bir alandı. Her zaman en ön cephede olma istemi gerillanın savaş ahlakının bir gereğidir sonuçta.

Bu yıl savaş gelip Sîda’nın kapısına dayanmıştı ve Sîda bu sefer çok stratejik bir mevzi haline gelmişti. Bu kez herkes Sîda’da kalmak için kendini öneriyordu.

Biz Zap’a yol almadan önce Şerzan’ı yine tünelde toprak atarken görmüştük. Ayak üstü yaptığımız sohbette, ona; “Heval burada gerçekten çok ciddi bir direniş yaşanabilir ama düşman buraya gelirse çok ağır yöneleceği kesin. Patlamalara dikkat edin, koridorlarda çok kalmayın” demiştik. Heval Şerzan birkaç ay sonra yaşanacakları biliyormuş gibi “Werxelê’de de, Mamreşo’da da, Ş. Şahin’de de bu patlamalar oldu ama yine kazanan biz olduk. Biz kararlıyız, atom bombası da kullansalar bu mevziyi bırakmayacağız” demişti.

15 AY BOYUNCA TÜNELDE DİRENDİ

Şerzan Mawa’nın 4 Temmuz 2022’de Sîda savaş mevzilerinde taktik nükleer bombalarla katledildiğini, gerillanın alandan verdiği tekmillerden öğrendik. Şerzan’ın adını duyar duymaz, bundan bir yıl önce “Atom bombası da kullansalar bırakmayacağız” dediği an ve o anki kararlılığını hatırladık. Heval Şerzan, 15 ay boyunca güneş ışığı dahi görmeden, Türk ordusunun kimyasalına, tankına, obüslerine, uçaklarına, kepçelerine, teslimiyet çağrılarına karşı direndi. İstedikleri zaman bırakıp çıkabilirlerdi. Türklerin her gün yalan propaganda yaptığı gibi ‘mağaralarda kıstırılmamışlardı’; ne zaman isteseler çıkabilir, bu mevziyi bırakabilirlerdi de. Ancak direnen Apocu fedailer sorumluluklarını çok iyi biliyor. Bu, onların gerilla vicdanı ve düşmana geçit vermeyen onurlu duruşudur. Onlar çemberde kaldıkları için falan değil, direnmekten ve özgürlükten yana bir tercih yaptıkları; tüm Kurdistan halkının onurunu koruma sorumluluğunu hissettikleri için mevzilerini bırakmadılar.

Sîda’daki direniş hala devam ediyor ve eğer Türk ordusu bu savaş suçlarını işlemeye devam ederse ileride o mevzide başka şehadetler de yaşanabilir. Bu yüzden Kürt halkının geleceğini ve toprağını korumak için canlarını ortaya koyan bu en değerli evlatlarının yanında olmak lazım.