Şêx Saîd ve arkadaşları anıldı: İnkar siyaseti tecritle sürüyor

Şex Saîd ve arkadaşlarının idam edilmelerinin 98'nci yılı vesilesiyle Şêx Saîd Meydanı'nda gerçekleştirilen anmada mezar yerlerinin açıklanması istendi, inkar siyasetinin tecritle sürdüğünün altı çizildi.

Şêx Saîd Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği üyeleri, Şêx Saîd ve 46 arkadaşının idam edilmelerinin 98'inci yılında anma etkinliği gerçekleştirdi.  Şêx Saîd ve arkadaşlarının katledildiği Şêx Saîd Meydanı'nda yapılan anmaya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti),  Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyeleri, Amed Barosu katıldı.

Burada konuşan Şêx Saîd’in torunu ve vasisi Kasım Fırat, 1924’te çıkarılan kanunda inkar ve imhanın olduğunu söyledi. Çıkarılan kanunlarda Kürtlere yer olmadığını söyleyen Fırat,  Şêx Saîd ve arkadaşlarının buna karşı ayaklandığını belirtti. Fırat son olarak, “Şêx Saîd ve arkadaşları ‘Biz Kürt’üz, varız’ dediler, sonra ayaklanma başlattılar. Biz bu insanlık davasını, birlikteliği isteyenleri savunmaya devam edeceğiz. Onlara sahip çıkmaya devam edeceğiz “ dedi.

‘HUKUKİ SÜRECİ SONUNA KADAR GÖTÜRECEĞİZ’

Baro Başkanı Nahit Eren ise, Şêx Saîd ve arkadaşlarını anarak, Baro olarak 2 yıl önce mezarların bulunması için başvuruda bulunduklarını ancak başvurularının reddedildiğini hatırlattı.

Hukuki süreç hakkında bilgiler veren Eren, şunları söyledi: “Mahkeme bilsin ki Şêx Saîd ve arkadaşları mahkeme kararıyla katledildi. Biz itirazları yapmaya devam edeceğiz. Önce istinafa, sonra AYM ve AİHM’e gideceğiz. Biz adalet, insanlık çağrısı yapıyoruz. İdam ettiğiniz, öldürdüklerinizin yerini söyleyin istiyoruz. Sonuna kadar, sonuç alana kadar biz mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Ardından basın metnini Erxanî Belediye Eşbaşkanı Ahmet Kaya okudu. Kaya, Şêx Saîd ve arkadaşlarının 98 yıl önce baskıya, zulme, inkâra ve yok edilmeye karşı çıktıklarını söyledi. Bu nedenle İstiklal Mahkemeleri’nce idam kararı verildiğini hatırlatan Kaya, “1925 direnişinin üzerinden 98 yıl geçmesine rağmen olayın tarihsel ve toplumsal gerçekliği tüm yönleriyle açıklığa kavuşmuş değil. Şeyh Said ve Dava Arkadaşları hakkındaki idam kararları usulünce yapılan bir yargılama sonucunda verilmediği gibi cenazeleri de ailelerine teslim edilmeyerek hem haklı direnişleri ve hem de adlarının yaşatılmasının önüne geçilmek istendi” şeklinde konuştu. 

‘KÜRT DEĞERLERİNİN MEZAR YERLERİ BİLİNMİYOR’

Şêx Saîd ve arkadaşlarından önce Cibranlı Halit Bey, Yusuf Ziya Bey ve dava arkadaşlarından başlayarak, Kürtlerin cenazelerinin verilmemeye, defnedildikleri yerlerin gizlemeye, mezarlarını tahrip edilmeye başlandığını belirten Kaya, “Şêx Saîd ve Dava Arkadaşları Cibranlı Halit Bey Seyid Abdulkadir, Şeyid Abdulkadir’in oğlu ve arkadaşları, Seyit Rıza, Saidê Kurdî ve daha sayamadığımız çok sayıda Kürt değerlerinin mezar yerleri bilinmemektedir” dedi.

‘TÜM TOPLUMU TAHKİR ETME AMAÇLI’

İdam edilmelerinden sonra 1938 yılında çıkarılan 3527 sayılı kanun ile İstiklal Mahkemelerinin kararlarıyla mahkûm olanların cezalarının af edildiğini, cezaları infaz edilenlerin ise itibarlarının iade edildiğini hatırlatan Kaya, “İtibarın iade edilmesi bile şehadet yıl dönümüne denk getirilmiştir. Bu kanunun yayımı özel olarak 29 Haziran tarihine denk getirilmiştir. Kürt milletinin bu onurlu önderlerine bir mezar yerinin bile fazla görülmesi sadece ailelerini değil tüm toplumu tahkir etme amacını taşımaktadır. Bu politik karar hiçbir dini, hukuki, ahlaki ve insani kuralla açıklanamaz. Bu tutum sadece ölüye duyulan öfke ile açıklanamaz. Aynı zamanda toplum hafızasız bırakılmak istenmektedir” diye konuştu.

“Buradan çağrımız başta Şeyh Said ve dava arkadaşları olmak üzere Seyid Abdulkadir Cibranlı Halit Bey, Seyit Rıza, Saidê Kurdî ve diğer tüm şehitlerimizin usulünce defin hakkı ve mezar yerlerini istiyoruz” diyen Kaya, “Şehadetlerinin 98’inci yıl dönümünde Şeyh Said’in; ‘Değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Mücadelem, inancım ve milletim içindir. Yeter ki torunlarım düşmanlarıma karşı beni mahcup etmesinler’ sözlerini sürekli hatırda tutarak, Şêx Saîd ve arkadaşlarının şahsında hak, adalet, onur ve özgürlük uğruna hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, uğruna canlarını verdikleri ideallerini gerçekleştirmek kararlılığında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz” dedi.

‘İNKAR SİYASETİ TECRİTLE SÜRÜYOR’

 Son olarak konuşan DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ise, 98 yıl geçmesine rağmen devletin, Şêx Said ve arkadaşlarının mezar yerlerini göstermediğini söyledi. Kürt düşmanlığının aradan geçen 98 yıla rağmen sürdüğünü belirten Aydeniz, “Şêx Saîd ve arkadaşları Kürt halkı için büyük fedakârlık yaptı. Bugüne kadar Kürtlerin özgürlüğü için yaptılar ve sürdürülüyor. Şêx Saîd ve Seyit Rıza’nın torunları olarak onların fedakârlıklarını asla unutmayacağız ve onların yolunda gideceğiz. Şêx Saîd ve arkadaşları Kürtlerin varlığı, statüsü ve birliği için devletin yasalarını kabul etmeyerek başkaldırdı. Bu başkaldırıda sözde mahkemelerle idam edildiler. İstiklal Mahkeme’lerinde idam edilenler devletin halklara nasıl düşmanca yaklaştığının kanıtıdır. 98 yıldır Şêx Saîd ve arkadaşlarını idam eden ve Şark Islahat planı varken bugün aynı zihniyet Çöktürme Planı’nı uyguluyor. Aynı zihniyet bugün mezarlıklara da saldırıyor. Şark Islahat planıyla Kürtleri yok sayan zihniyet, bugün Abdullah Öcalan üzerinde tecritle sürüyor. Dün nasıl ki Kürt halkının Şêx Saîd ve arkadaşlarını tanınması istenmiyorsa bugün de aynı politika tecritle sürdürülüyor. Nasıl ki Şêx Saîd ve arkadaşlarının duruşlarını unutmadıysak, tecrit politikalarını da normal görmeyeceğiz. Kürt halkının özgürlüğü için mücadelemizi büyüteceğiz” ifadelerini kullandı. 

‘TECRİT TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜ’

Aydeniz’in tecrit dediği esnada çevik kuvvet ekiplerinin açıklamaya katılanları ablukaya alması dikkat çekti. Abluka sırasında da konuşmasını sürdüren Aydeniz, “Bu yapılanlar Kürt halkının varlığını yok saymadır. Bu itiraz Kürt halkının öncülerini kabul etmemedir. Siz ne yaparsanız yapın, kaybedeceksiniz. Kürt’ü yok saymakla bitiremeyeceksiniz. Kürt halkını öldürerek, bitiremezsiniz. Biz sizlerin torunları olarak Kürt halkının özgürlüğü, birliğini mücadelemizle büyüteceğiz” sözleriyle tepki gösterdi.

Açıklamanın ardından Dağkapı Meydanı’nın Veni Vidi Hastanesi’ne kadar yürüyüş düzenlendi.