'Abdullah Öcalan özgür olmadan Ortadoğu'da sorunlar çözülmez'

Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne dikkat çeken Gazeteci Yazar Hesen Cûdî, “Kürt sorunu onsuz çözülmez, Kürt sorunu çözülmeden Ortadoğu sorunları çözülmez. Bu nedenle özgürlüğü için evrensel bir mücadele vermek gerekiyor” dedi.  

15 Şubat 1999 Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik uluslararası komplonun 23. yıl dönümünde Kürt halkı başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde fiziki özgürlüğünün sağlanması için mücadele ediliyor. 

Yazar ve Gazeteci Hesen Cûdî, uluslararası komplonun yıl dönümünü ve devam eden tecridi ANF'ye değerlendirdi. 

Kürt halkının özgürlük, dil, kültür ve edebiyat için verdiği mücadeleye dikkat çeken Cûdî, "Kürt halkının verdiği mücadele her zaman soykırım saldırılarına maruz kaldı. Bütün bu saldırıların ve komploların amacı Kürt halkının yok etmekti. Kürt halkına yakın tarihin en büyük komplo ve imha saldırısı Lozan Antlaşması ile gerçekleştirilmiştir. Lozan ile Kürt halkının toprakları 4 ulus-devlete bölünmüştür. Antlaşma Kürtleri yok etmek için yapılmış bir antlaşmadır. Lozan'ın amacı şu şekilde özetlenebilir; Kürt halkını inkar etmek, uluslararası arenada yer almasını engellemek, göç politikası ve Kürt halkının parçalanması. 

PKK LOZAN'I MAĞLUP ETTİ

Yüz yıldır Kürt halkına yönelik inkar ve imha politikası devam ediyor. Bu süreçte birçok Kürt ayaklanması ve isyan yaşandı. Bu ayaklanmalarla Kürt halkı bu seviyeye gelebilmiştir. Ancak bir çoğu komplo ve saldırılar nedeniyle başarılar elde edemedi. PKK hareketinin ortaya çıkması ile bu saldırıların ve komploların önüne geçilmesi için belli bir çalışma başlatıldı. PKK yüzyıllardır Kürt halkının kaderi olan soykırımı durdurdu ve Kürt halkını yeniden diriltti. PKK'yi diğer hareketlerden ayıran şey, PKK'nin Önder Apo'nun fikir ve felsefesini temel alarak Kürt halkını birleştirmesi ve Kürdistan'ın bölmesini engellemeye çalışmasıdır. Bunun için Önder Apo ve PKK'nin mücadelesinin en başından itibaren Lozan'a karşı olduğunu söyleyebiliriz. Önder Apo ve PKK Lozan'ı mağlup etti" diye konuştu. 

KOMPLO İLE PKK'Yİ 'TERÖR' LİSTESİNE ALDILAR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve PKK'nin başından beri bağımsız bir siyaset izlediğini belirten Cûdî, şunları kaydetti: "PKK kurulduktan sonra büyük bir fırtına gibi büyüdü. Önder Apo ve PKK'ye komplo kurdular. Bu komplonun ilk adımı, asılsız iddialarla PKK'yi terör listesine eklemek oldu. Olaf Palme suikaste uğradı ve bu suç PKK'nin üstüne atıldı. 32 yıl sonra İsveç hükümeti, PKK'nin bunu yapmadığını kabul etti. Ayrıca bu iddia ile terör listesine alınan PKK'nin bir terör örgütü olmadığı da böylece ortaya çıktı. 1992-2000 yılları arasında PKK'ye karşı bazı Kürt güçleri neden savaştı? Çünkü bu da 15 Şubat Uluslararası Komplo'nun bir parçasıydı. Önderliğe Şam ve Lübnan'da çok sayıda saldırı ve komplo düzenlendi. Son girişim 9 Ekim 1998'de yapıldı. 

Rêber Apo, Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının lideriydi. Çünkü Rêber Apo'nun bir alternatifi vardı. Hegemonik güçler bundan dolayı Önderliği küresel sistemleri önünde büyük bir engel olarak gördüler. 15 Şubat  komplosunda 30 ülke yer aldı. Asya'dan Afrika'ya, Avrupa'dan Amerika'ya kadar yine işbirlikçi Kürtler de yer aldı. Bu güçler Önder Apo ve PKK'yi ortadan kaldırmak için işbirlikçi yerel güçlerle ortak hareket ettiler ve 15 Şubat 1999'da Rêber Apo kaçırılıp Türkiye'ye teslim edildi."

RÊBER APO'NUN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN HAREKETE GEÇİLMELİ

Ortadoğu'da Kürt sorunu başta olmak üzere birçok sorunun Kürt Halk Önderi olmadan çözülemeyeceğini vurgulayan Cûdî, "Kürt sorununu  çözümü noktasında temsilci Rêber Apo'dur. Her devlet barış ve huzurun sağlanmasını istiyorsa Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü için bir an önce harekete geçmelidir. Çünkü Rêber Apo olmadan Kürt sorunu çözülemez, Kürt sorunu çözülmeden Ortadoğu'da hiçbir sorun da çözülemez. Bu herkes tarafından bilinen bir durum. Ortadoğu'da güç kazanmak isteyen her devlet Rêber Apo'yu ve Kürt davasını esas almalıdır" ifadelerini kullandı. 

İmralı'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik devam eden tecride de değinen Yazar ve Gazeteci Hesen Cûdî konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "İmralı'daki tecrit sisteminden Avrupa, Avrupa Konseyi ve ABD sorumludur. Türkiye ikinci düzeyde sorumludur. İmralı'da işkence ve tecrit sistemi varsa Avrupa Konseyi, CPT ve ABD sorumludur çünkü 20. yüzyılın başlarında Kürt sorununu yarattılar. Rêner Apo'yu Türkiye'ye teslim edenler onlar. Bunun için Önder Apo'nun yaşamından ve sağlığından sorumludurlar. Rêber Apo'yu fiziki özgürlüğüne kavuşturmak biz Kürtlerin temel görevidir. Rêber Apo hala hapisteyse dünyada demokrasinin bir anlamı yok. Rêber Apo gibi bir önder nasıl hapiste tutulabilir?"