Amed'in direnişçi annelerinden: Aklime Anne

Aklime Hanas, Amed'de irade gasbına karşı her gün direnen annelerden. Aklime Anne, devletin on yıllardır uyguladığı acıyı direnişe dönüştürüyor...

Amed, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerinin gasp edilmesinin ardından Kürt halkı, sokaklarda iradesine sahip çıkıyor. Çocuk, yaşlı, kadın, erkek, hayatın rutin akışını bir kenara bırakarak eylemlere başladı. Toplumun her kesiminin yer aldığı eylemlerde, en çok dikkat çekenler ise beyaz tülbentli anneler oldu. Toplumsal tepkilerin hep ön saflarında görülen beyaz tülbentli anneler, irade gasbına karşı da eylemlere öncülük etti.
Amed’deki eylemlere öncülük eden bu annelerden biri olan Aklime Hanas, ilerleyen yaşına rağmen dinmeyen enerjisi ve güzel sesi ile eylemin sembolü haline geldi. Eylemcilerin adeta moral ve güç kaynağı olan Aklime Anne, Amed halkının yakından tanıdığı bir isim. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük tecrit uygulamalarına karşı başlatılan açlık grevi direnişi sürecinde de ön saflarda görülen Aklime Anne, her eylemde haykırdığı “Direnişle zafere ulaşacağız” sloganı ile kent halkının hafızasına kazındı.

KORUCULUĞU KABUL ETMEYİNCE EVLERİ YAKILIR

Amed’in Lice ilçesine bağlı Karwaz (Yalaza) köyünde 1962 yılında dünyaya gelen Aklime Hanas, doğup büyüdüğü köyde çocukluğunu yaşamasına izin verilmeden, henüz 15 yaşındayken evlendirilir. Lice’nin Bomintê (Kutlu) köyüne çocuk yaşta gelin giden Hanas, 1993 yılına kadar bu köyde zorlu şartlar altında bir yaşam sürdürür. Bazı geleneklerin adeta hayatını zindan ettiği Hanas, bir yandan da Türk devletinin Kürt halkına dönük imha ve inkâr siyasetini iliklerine kadar hisseder. Türk devletinin katliam saldırılarından nasibini alan Hanas'ın yaşadığı Bomintê köyü, 1993 yılında Türk askerlerince yakılır. Devletinin dayattığı koruculuğu kabul etmeyen Hanas Ailesi, köylerinin yakılması nedeniyle Amed’in Sur ilçesine göç eder. Yıllarca Sur ilçesinde yaşayan 6 çocuk annesi Hanas, bu sefer de Türk devletinin ilan ettiği 'sokağa çıkma yasakları' ile başlattığı saldırılara maruz kalır ve son yıllarda Amed’in merkez Yenişehir ilçesine bağlı Şehitlik Mahallesi’ne yerleşmek zorunda kalır.

‘DİRENİŞ DIŞINDA BAŞKA BİR YOL YOK’

Aklime Anne ile kayyum gasbına karşı eylemlerin sürdürüldüğü Lise Caddesi’nden Şehitlik Mahallesi’ndeki evine kadar beraber yürüyoruz. Yaşadığı acı ve zulümleri büyük bir direniş enerjisine dönüştüren Aklime Anne, yol boyunca hikâyesini anlatırken, tarifsiz acı ve zulümleri not alıyoruz.
"Gözlerine kurban olduğum oğlum! Hiçbir defter, kalem, hiçbir kamera ve hiçbir bilgisayar, yaşadığım acıları kaydetmeye yetmez."
Acılarını direnişe dönüştürmesiyle tanınan Aklime Anne, şunları söylüyor:
“Oğlum 20 yıl boyunca sistemin okullarında okudu, büyük emek verdi. Ancak oğlumun hakkı verilmedi. Üç üniversite bitirmişti oğlum ama tayin etmediler. En son bu duruma katlanamadı ve intihar etti. Oğlum daha 27 yaşındaydı. Benim acım çok oğlum. Hangisinden bahsedeyim? Yüreği yanan tüm annelere kurban olayım. Şimdi sana ne anlatayım, hangi acımdan bahsedeyim? Devlet, benim ağabeyimin oğluna 497 sene ceza verdi. Bir insan 497 sene yaşayabilir mi? Çocuklarımızın bedenleri teşhir ediliyor. Her gün gençlerimiz katlediliyor. Bu acılar artık bana güç veriyor ve bu güç beni eylemlere çekiyor. Bu acıları hissettikçe hırslanıyorum. Göç ettik, yakıldık, eritildik. Bu saatten sonra direniş dışında başka bir yol yok."

‘TANIMADIĞIMIZ BİR ADAM EMEĞİMİZİN ÜZERİNE OTURDU’

Aklime Anne'nin acıları, anlattıklarıyla yeniden depreşmiş olacak ki bir süre sessizce yürüyoruz. Akıp giden trafik ve etrafta koşturan insanları görmeden derin düşüncelere dalan Aklime Anne, “Sabah uyandığımda bana tüm bu acıları yaşatan devletin, irademle seçtiğim belediyeye kayyum atadığını öğrendim. Hiç vakit kaybetmeden belediyenin önüne geldim” diyor.
“Hakkımız neden gasp ediliyor? Bu karar beni çok kızdırdı. Seçim döneminde büyük emekler ile eşbaşkanlarımızı seçtik. Ben bu yaşlı halimle sokak sokak, ilçe ilçe gezdim. Çalışma yürüttüm. Şimdi de kim olduğunu bilmediğimiz biri gelip bunca emeğimizin üzerine oturdu. Ben oyumu kayyuma vermedim. Oyumu kendime verdim kendime! Halk kayyumu istemiyor. Halk attığı oy ile belirlediği iradesini istiyor. Ben irademi istiyorum.”

‘SESSİZ KALIRSAK, YARIN EVİMİZE BİLE KAYYUM ATARLAR!

Kayyumun halkı tanımayan biri olduğunu ve bu yüzden belediyenin etrafını bariyer ve duvarlarla ördüğünü aktaran Aklime Anne, şöyle devam ediyor: "Son 5 ay içerisinde birçok hizmet gördük ve belediyenin kapısı tekrardan halka açıldı. HDP döneminde belediye, halk belediyesiydi. Şimdi ise belediye bariyerler ile kapatılmış, hiç kimse bu bariyerleri aşıp belediyeye ulaşamıyor. Ne zamana kadar sessiz kalacağız? Bugün kayyumlara sessiz kalırsak yarın evimize dahi kayyum atarlar! Ciğerim yanıyor. Hakkım için buradayım. Sonuna kadar hakkımı arayacağım. Ben hırsız değilim ve kimsenin hakkını gasp etmedim. Ancak hakkımı gasp edenlere karşı sonuna kadar hakkımı arayacağım.”

‘YERLERDE SÜRÜNDÜK, KÜFÜR İŞİTTİK!'

Aklime Anne, birkaç gün önce AKP Amed il binası önünde eylem yapan beyaz tülbentli annelerden biri. Polisin şiddet uyguladığını belirten Aklime Anne, şunları anlatıyor:
“Beyaz tülbentli 11 anne olarak AKP binasının önüne gittik ve barış için oturmak istedik. Binaya ulaşır ulaşmaz etrafımızı saran polisler bize saldırdı. Bizi yerlerde sürüklediler ve gözaltına aldılar. Polisler bina önünde ve arabanın içinde bize işkence etti. Bize küfrettiler. Biz utandık ama onlar utanmadı. Bizi askeri hastaneye götürdüler. Doktora darp edildiğimizi söylememize rağmen rapor vermedi. Doktor bana dönüp, ‘Hani yaran nerede, nerenden kan akıyor’ diyerek gülüyordu. Ben de çok sinirlendim ve ‘Ben askeri operasyona mı gittim ki vücuduma kurşun yiyeyim ya da bir yerim kanasın’ diye sordum. Doktor bizi dalga geçerek odadan çıkarttı. Gözaltına kaldığımız 5  saat boyunca polisin hakaretlerine maruz kaldık.”

‘DEVLET KURTULAMAYACAK!'

Aklime Hanas, son olarak sözü tekrardan HDP’ye dönük baskı ve saldırılara getiriyor:
“Devlet, HDP’yi hedef alıyor ancak bu şekilde günahlarından kurtulamayacak. Devlet, muhatabın kendisi olduğunu iyi biliyor. Ancak başka kentlerden aileleri toplayarak HDP’nin önüne gönderiyor. HDP ne yapabilir? HDP’nin Meclis'te siyaset yapmasına izin vermiyor. HDP’lilerin her lafına soruşturma açıyor ve hedef gösteriyor. HDP bu meselenin çözümü için Meclis'e gitti ancak bu kapıyı da kapatıyorlar. Çözümsüzlüğü dayatan AKP-MHP iktidarıdır. Kimi kandırdıklarını sanıyorlar. Kimse bizi kandıramaz. Davamız ve hakkımız için mücadeleye devam edeceğiz. Yaşadığım müddetçe hakkımı aramaya devam edeceğim.”