'Aradığını PKK'de buldu'

Beytüşşebap Devrimci Operasyonu’nda şehit düşen Emre Atabay'ı (İbrahim Sarı) anlatan arkadaşları, "PKK ile aradığını bulmuştur. Önderliğine, ülkesine, halkına aşıktı" dedi.

Van’ın Çaldıran ilçesinde 1991 yılında, yurtsever bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen HPG gerillası Emre Atabay (İbrahim Sarı), faşist Türk devletinin 2009 yılındaki siyasi soykırım operasyonlarının yaşandığı bir dönemde, yönünü özgür Kürdistan dağlarına çevirir. 6 yıllık gerilla yaşamında birçok olaya tanığı ve kahramanı olan İbrahim Sarı, 24 Eylül 2015 tarihinde 24 saatlik 'Beytüşşebap Devrimci Operasyonu’na katılır. Gerillanın başlattığı bu devrimci operasyon karşısında ağır darbe alan Türk ordusu, tüm teknik imkânlarıyla, İHA, SİHA ve savaş uçakları ile karşılık vermeye başlar. Gerilla ile Türk ordusu arasında süren üç günlük çatışmada İbrahim Sarı, 8 yoldaşı ile birlikte kahramanca savaşarak ölümsüzler kervanına katılır.

'ARADIĞI HAKİKAT YOLUNA GİRDİ'

Mücadele arkadaşları, İbrahim Sarı'yı şöyle anlattı:

"Tohumun toprakla buluşması, bir kelebeğin kozasından çıkması, ya da bir bebeğin dünyaya gözlerini açması ne ise, İbrahim’in de PKK’ye katılımı aynı şeyi ifade eder. Aradığını bulmuştur, anlamına kavuşmuştur. Ve artık aradığı hakikat yoluna girmiştir. Nasıl ki yolda olmak bir akış hali ise, İbrahim de gerilla içerisinde arayışını her gün ve her saatte süratle geliştirir. Katılım yaptığı Kato dağlarında kuryelik yaparak yoldaşlarını bir alandan başka bir alana taşırken, ülkesini yeniden keşfeder. Adımını attığı her patikasında, zozanında, vadisinde ve ovasında Kato’ya, Botan’a ve ülkesine âşık olur.’’

'DOĞAL, DOLU DOLU BİR YAŞAM...'

Belki de İbrahim’i tanımlayacak en güzel kelime budur. İbrahim aşk demektir. Ülkesine, halkına aşıktır. Yoldaşlarına, mücadelesine ve Önderliğine aşıktır. Yaşamı aşkla, dolu dolu yaşar. Ve yüreklere dokunmasını bilir. Saf, temiz ve doğal yapısıyla gerilla içerisinde hızla gelişir. Apocu yaşam felsefesiyle tanışmakla, yaşam enerjisini ve coşkusunu devrimle bütünleştiren İbrahim Sarı, deyim yerindeyse artık sel olup akar. Halktan ve silah arkadaşlarından kendisini tanıyan kim olursa olsun, ondan ayrılmak istemez. Çünkü o adeta etrafına ışık saçar.

İbrahim aynı zamanda bir dengbejdir. Gerillaya katıldıktan sonra, bağlama çalmayı öğrenerek, söylediği dengbej ve kilamlarla etrafındakileri mest etmeye başlar. Sesi ülkesinin tarihinden süzülüp gelen bir tılsım gibi, dinleyenin yüreğine işler. Aslında İbrahim’de somutlaşan gerçeklik, sanatın devrimle buluşma gerçekliğidir. Moralini ve coşkusunu ifade etmesinin bir başka yoludur saz çalmak, türkü söylemek. O devrim ile sanatın, sanat ile gerillanın arasındaki köprü gibidir.’’

'EYLEM VARSA İBRAHİM DE VARDI'

Uzun bir süre Botan alanında gerillacılık yaptıktan sonra Medya Savunma Alanları'na geçen İbrahim Sarı, akademi eğitimi gördükten sonra Kuzey Kürdistan’da gelişen savaş pratiği ile birlikte bir grup arkadaşı ile aşık olduğu, gerillacılık yaptığı ilk topraklar olan Botan’a ulaşır. Arkadaşları, "Ülkesinin tam bağrında düşmanına karşı soluk soluğa bir mücadelenin ortasında yer almamak demek, İbrahim için yaşamamak demektir. Çünkü İbrahim aynı zamanda eylemin, mücadelenin adıdır" diyor.

İbrahim Sarı’nın yaşamının dolu dolu ve mütevazı geçtiğini belirten mücadele yoldaşları, şunları da anlattı:

"Sevdalı olduğu Botan’da Kürdistan’da hâlâ sömürgeci askerlerin potinlerinin izleri varken, o başka yerde yapamazdı. Bu yüzden Kato zozanlarına, Botan dağlarına vermişti yönünü. Dengbejlerin diyarında, halkının dağlarında ve ovalarında, işgalcilere karşı savaşmaktı oysa tek gayesi. Ve bir yerde eylem olacaksa, İbrahim’in içinde yer almaması, ya da kendini zorla o eyleme dahil etmemesi düşünülemez."

Halk, amansız direniş yürüten İbrahim Sarı ve beraberindeki 8 HPG gerillasının cenaze törenine kitlesel olarak katılır.