İrmez: Gabar Dağı’nda doğa talan ediliyor

Gabar'da petrol arama adı altında doğa talanı devam ediyor. DEM Parti Şirnex Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, Gabar’da çıkarılan petrolün Türkiye’nin ihtiyacının yalnızca yüzde birinin karşıladığını, buna rağmen tahribatın çok büyük olduğunu vurgulandı.

GABAR'DA DOĞA TALANI

AKP-MHP iktidarının müjde olarak duyurduğu ve 2021’de Gabar Dağı’nda başlatılan petrol aramaları, her geçen gün doğayı daha da tahrip ediyor. Bölge, dinamitlerle patlatılıyor ve onlarca ağaç kesiliyor. Sürekli “özel güvenlik bölgesi” ilan edilen bu alanlar, sivil halkın girişlerine de kapatılıyor.

Konu hakkında görüştüğümüz DEM Parti Şirnex Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, Gabar’da günlük 76 bin varil petrol çıkarıldığını, ancak bunun ihtiyacın yüzde bir ya da ikisini karşıladığını belirtti. Buna rağmen tahribatın çok büyük olduğuna dikkat çeken İrmez, yalnızca petrol arama için değil, özellikle Cûdî’deki madenler nedeniyle de ciddi bir doğa tahribatının yaşandığını vurguladı.

‘AKP İLE FARKLI BİR BOYUTA GEÇTİ’

Mehmet Zeki İrmez, Kürdistan’daki doğa talanının bir sömürge hukukuna dayandığını ve 90’lardan bu yana sistematik bir şekilde uygulandığını söyledi. Bu durumun AKP ile farklı bir aşamaya geçtiğini de kaydeden İrmez, şunları belirtti: “Bu doğa tahribatının öncesine de bakmak lazım. Zira 90’lı yıllarda her gelen iktidarın Kürdistan'da uyguladığı bir hukuk vardı. Bu, tam anlamıyla sömürge hukuku olarak ifade edilebilir. 90'lı yıllarda da maalesef güvenlikçi politikalardan kaynaklı binlerce köy yakıldı. Bununla birlikte, o zaman da sürekli yaz aylarıyla birlikte ormanlar pervasız bir şekilde yakılıyordu.

Ve bu süregelen durum, AKP iktidarı ile birlikte yeni bir aşamaya geçti. Daha önce ormanlar yakılıyor, insanlarımız köylerinden göç ettirildiği için o alanlar tamamıyla insansızlaştırılıyordu. Köylerine, bahçelerine, yaylalarına gidemeyen insanlar, maalesef tamamıyla ablukaya alınıyor, askerler tarafından ‘güvenlik bölgesi’ ilan edilen alanlar olduğu için buralar rafa kaldırılıyordu. Herhangi bir mevzuata göre hareket edilmeden o ormanlık alanlar talan edilip yakılıyordu.

Tabii AKP iktidarıyla birlikte özellikle 2018'den beri Botan'da ciddi bir ekolojik kırım var. Ağaç kesimleri neredeyse her tarafa yayılmış durumda. Botan'da yüzde 48'e varan bir ormanlık alan varken, bu alanlar 2018 tarihi itibariyle yüzde 35'lere düştü. Tüm bunlar, korucular eliyle yapılıyor. Orman Bölge Müdürlüklerinin kendilerince oluşturdukları bir mevzuat var. Başvuru yaptığımız zaman da bu mevzuata göre ormanlık alanlarda yenileme yapıldığı söyleniyor. Ancak biz bunun tamamen güvenlikle alakalı olduğunu görüyoruz. Sahada olduğumuz için biz bunu doğrudan görüyoruz. Her girilen yerde, tüm ağaçlar, genç olsun olmasın, meyve olsun olmasın, fark etmeksizin tamamıyla talan ediliyor, kesiliyor. Ayrıca, buralar rant alanına da dönüştürülmüş vaziyette.”

‘CUDİ DE DELİK DEŞİK EDİLDİ’

Bölgedeki termik santral yüzünden de birçok ağacın kesildiğini ve buraya taşınması gereken kömür için Cûdî Dağı’nın da delik deşik edildiğini hatırlatan İrmez, “Şırnak'ta linyit kaynakları da var. Bunlardan kaynaklı da Cûdî ve etrafında ciddi bir talan, ekolojik kırım ve katliam söz konusu. Herhangi bir maden kanununa uyulmadan yapılan bir katliam bu. Cûdî Dağı'nın Silopi tarafına düşen, Herbol dediğimiz yerde ve Görümlü Beldesi civarında bir termik santral var. Termik santrale kömür yetiştirebilmek için dağ taş dinamitlerle patlatılıyor. Oradaki kömür kaynakları çıkarılıp termik santrale aktarılıyor. Yanılmıyorsam, günde dört bin tona yakın kömürün o termik santrale aktarılması gerekiyor. Tabii dört bin ton da az değil ve yetişebilmesi için de her tarafta mutlaka ocakların açılması gerekiyor. Bu yapılırken de tabii ki ormanlık alanlar tamamıyla kesiliyor ve doğa tahrip ediliyor. Şu an Cûdî, maalesef delik deşik edilmiş durumda” dedi.

‘PETROL ŞİRKETLERİ HUKUKSUZCA İŞLEYEBİLSİN DİYE YASAK İLAN EDİLİYOR’

İrmez, petrol arama şirketlerinin hukuksuzca arama yapabilmesi için 15 günde bir yasak konulduğunu da ifade ederek, bu uygulamaların başka yerlerde yapılmadığının da altını çizdi. İrmez şunları dile getirdi: “Petrol arama şirketlerinin Gabar’da 2021 itibarıyla başlattığı bir çalışma söz konusu. Biz bu alanlara giremiyoruz. Bakanlık verilerine göre, 500 kilometreye yakın bir yol yapıldığından bahsediliyor. Tabii ki bu yapılırken de etrafındaki tüm ağaçlık alanlar kesiliyor. Bununla birlikte, güvenlik endeksli politikalardan kaynaklı olarak, oraya giren korucular kendi rantlarını sağlayabilmek için genç olsun olmasın, fark etmeksizin tüm ağaçları kesiyor. Petrol arama şirketleri aynı şekilde yolları açabilmek için dağı taşı dinamitle patlatıyor.

Oradaki sondaj kulesinde bir kaza gerçekleşmişti ve bir mühendis yaşamını yitirmişti. O vesileyle ben de oraya kadar gittim. Gerçekten ciddi bir tahribat var. O sondaj kulelerinin olduğu alanlarda, etraflarında dağ taş tamamıyla yok edilmiş. Ormanlık alanlar tamamıyla kesilmiş. Her tarafa kalekol, karakollar yapılmış. Bunu sadece sömürge hukukuyla ifade edebiliriz. AKP-MHP iktidarı ve bu devlet aklı, maalesef özellikle Kürdistan coğrafyasında hiçbir hukuk tanımadan her yeri ekolojik kıyımdan geçiriyor. İnsanlarımız maalesef göç ettiriliyor ve o alanlar insansız bir hale getiriliyor.

Vali tarafından Her 15 günde bir yasaklar konuluyor, özel güvenlik bölgeleri ilan ediliyor ve bu uygulama başka hiçbir yerde yok. Sadece Şırnak'ta uygulanan bir durum. Bu, tabii ki insanların bahçesine gitmemesi, köyüne gitmemesi, Koçerlerin yaylalara gitmemesi ve orada gerçekleşen her türlü hukuksuz uygulamanın devam etmesi için yapılıyor. Arama şirketleri istedikleri şekilde hareket etsin, katliamı ve ekolojik tahribatı yapabilsin, istedikleri şekilde aramaları gerçekleştirebilsinler diye yasakçı zihniyet devam ediyor. Bununla birlikte, operasyonlardan bahsediliyor ve operasyonlar gerçekleştirdiği zaman güvenlik adı altında istedikleri pervasızlığı yapabilsinler diye bu yasakçı zihniyet sürüyor. Petrolün günde 76 bin varil civarında çıktığını söylüyorlar. Bu, sadece Türkiye için yüzde bir, yüzde ikilere tekabül eden bir miktar. Türkiye’deki tüketim için normalde günde 1 milyon varilin olması gerekiyor. Ama buna rağmen çok ciddi bir katliam yaşanıyor.”

‘DAHA BÜYÜK BİR TEPKİ VERİLMELİ’

Bölgede ciddi bir eko kırımın olduğunu ifade eden Mehmet Zeki İrmez, bunun son bulması için daha geniş bir kamuoyunun yaratılması gerektiğini kaydetti: “Bu tür ekolojik kıyımlara karşı birçok defa yürüyüşler ve açıklamalar yapıldı, heyetler geldi. Birçok ekolojist kurum burada açıklama yapmak istedi. Bu tahribatın olduğu yerlere gitmek istediler ama tabii ki birçok engellemeyle karşılaştılar. Yeterli mi? Tabii ki yeterli değil. Herkes bundan rahatsız, Şırnak halkı bundan rahatsız. Bunun bir an önce son bulması gerekiyor.

AKP-MHP iktidarı bir petrol rezervinden bahsediyor. Rezervin çok olup olmaması bizim için hiç önemli değil. Gerçekleşen bir tahribat ve bir katliam söz konusu. İnsanların ve diğer canlıların yaşam alanları yok ediliyor. Dereler ve daha birçok su kaynağı gerçekten kurumuş durumda. Var olan su kaynakları da artık bulanık akıyor, içilmez durumda. Bunun son bulabilmesi için de herkesin, her kesimin ses çıkartması gerekiyor. Yapılacak olan eylem ve etkinliklere dahil olmaları, yönlerini gerçekten Botan’a çevirmeleri gerekiyor.

Diğer bir şey; devlet bilinçli bir şekilde oradaki yıkılan köylere el koymuş durumda. Zamanında tapu kadastro oralara girmediği ve o alanlar tapusuz olduğu için devlet, o köylere ve bahçelere el koydu. Yurttaşlar tapularını almak istedikleri zaman da tapu olmadığı için ‘hazine malı’ denildi. Özetle, istedikleri tasarruf hakkını orada kullanabiliyorlar ve şirketlere de peşkeş çekiyorlar.”