Radyo Dengê Gel’e konuşan HPG Merkez Karargah komutanlarından Haki Armanc, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına, Türk devletinin Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan’a uyguladığı ağır tecride tepki göstererek başlayan Haki Armanc, tecridin işkence boyutuna ulaştığını vurguladı. 10 Ekim’de Kürt dostları tarafından başlatılan “Öcalana özgürlük, Kürt sorununa çözüm” hamlesinin önemine de değinen Armanc şunları belirtti: “Geçtiğimiz ay partimizin kuruluşunun 46. yıl dönümüne girdik. Öncelikle partimizin kuruluşunun yıl dönümü Rêber Apo’ya, zindandaki tüm yoldaşlara, halkımıza ve mücadele arkadaşlarımıza kutlu olsun. Umut ediyorum ki; önümüzdeki dönemde üzerimize düşen görevlerimizi layıkıyla yerine getireceğiz ve işgalci düşmana gerekene cevabı vererek başarı sağlayacağız.
Egemen güçler Rêber Apo’dan intikam alıyor. Tecrit artık işkence boyutundadır. Rêber Apo şahsında uygulanan bu tecrit ve işkence tüm Kürt halkına, özgürlükten yana olan halklara uygulanıyor. Türk devleti bu tecridi ve işkenceyi tek başına uygulamıyor. Rêber Apo, halklara zulüm eden tüm iktidarlara karşı mücadele etti. Bundan dolayı egemen güçlere Rêber Apo’yu uluslararası bir komplo ile Türk devletine teslim etti. Önderlik 25 yıldır İmralı’da esir tutuluyor ve ağır bir tecrit altındadır. Dünyanın hiçbir yerinde hakları bu kadar gasp edilmiş biri yok. Ailesiyle, Avukatlarıyla, yoldaşlarıyla görüştürülmüyor. Buna karşı Önderlik de büyük bir direniş içersindedir. Bu zulme, tecride ve işkenceye karşı boyun eğmiyor.
Rêber Apo için Kürt dostları tarafından 10 Ekim’de başlatılan kampanya gün geçtikçe daha da büyüyor. Son olarak zindandaki yoldaşlarımız bu açlık grevine girerek bu hamleye katıldı. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi için halkımız her zaman ayakta ve mücadele halindedir. Rêber Apo’nun kapitalist moderniteye karşı yarattığı demokratik modernite modeli özgürlükçü halklar için bir alternatiftir. Zaten tüm dünyada da böyle gelişti. Önderlik tanındıkça, fikirleri yayıldıkça dünyanın birçok ülkesinden destek gördü. Rêber Apo’nun fikirleri Kurdistan’da, Ortadoğu’da yayıldı şimdi ise tüm özgürlükçü halklar tarafından bir umut, bir ışık olarak görünüyor. Bunun için Rêber Apo’nun özgürlüğü için mücadeleye etmeye karar verdiler. Çünkü Rêber Apo fiziki olarak özgürleşince, Kürt halkının da özgürleşeceğini biliyorlar. Bunun da dünyadaki tüm halklara bir fayda sağlanacağının farkındalar. Bu yüzden bu hamleyi başlattılar.
Rêber Apo’nun kitapları her yerde okunuyor, tercüme ediliyor. Bunun için geç bile kaldık. Kürt halkı ve bu hareketin kadroları Rêber Apo’nun değerlendirmelerini çok önceden halklara ulaştırmalıydı. Önderliğin fikirleri daha önce yabancı dile çevrilseydik, dünya halkları tarafından da Rêber Apo’yu sahiplenme daha büyük ve güçlü olurdu. Geç de olsa gelinen aşama da çok değerlidir. Kürt halkı ve dostları sürekli ayaktadır. Hareketimizin kadroları Önderliği daha iyi nasıl anlayabiliriz üzerine yoğunlaşmalıdır. Zaten Önderliği anlamaya başladığınızda bunu pratiğe de geçiriyorsunuz. Önderliği ne kadar iyi anlarsak Kurdistan topraklarını işgal etmiş olan düşmana karşı da o kadar başarılı pratikler sergileriz.”
TÜRK DEVLETİNİN AMACI BAŞÛR’UN TAMAMINI İŞGAL ETMEK
Türk devletinin işgal saldırılarının devam ettiğini belirten Armanc, Medya Savunma Alanları’nda yaşanan savaşı ve gerillanın direnişini şu sözlerle anlattı: “Bilindiği gibi Şubat ayında Kurdistan şehirlerinde büyük bir deprem yaşandı. Hareketimizin yönetimi eylemsizlik kararı almıştı. Daha sonra ise seçimler gerçekleşti. Bundan dolayı eylemsizlik süreci uzadı. Türk devleti ise bunu bir fırsat olarak gördü ve Bakur’da, Başûr’da, Medya Savunma Alanlarında saldırılarını daha da arttırdı. Gerilla ise yönetimimizin çağrısını büyük bir sabırla yerine getirdi. Türk devletinin asıl amacı Başur’un tamamını işgal etmek. Bunu da birkaç ay içerisinde gerçekleştirebileceğini düşündü. Fakat Apocu fedai gerillaların direnişine takıldı. Gerilla düşmanın amacına ulaşmasına müsaade etmedi. Türk devleti ilerlemek istediği her anda gerilladan büyük darbeler yedi. Türk ordusu şuan bataklığa girmiş durumda. Çıkamıyordu girdiği bataklıktan. Çünkü rezil olacaklarını da biliyorlar. Bu da Türk askerlerinin psikolojisini olumsuz bir şekilde etkiliyor. Kasım ayında gerillanın yaptığı etkili eylemler de Türk ordusunu daha fazla zorladı.
Yıl içinde zaten birçok etkili eylem yapıldı. Hem direniş tünellerinde büyük direnişler yaşandı, büyük fedakarlıklar yapıldı. Kimyasal ve yasaklı silahlar karşısında yoldaşlarımız kahramanca direndi. Yine yarı hareketli timler tarafından zengin taktiklerle etkili eylemler yapıldı. Bugüne kadar da devam ediyor bu eylemler. Zap ve Metina hattında özellikle güçlü eylemler yapıldı. Düşman çok ağır darbeler yedi. Her şey göz önünde olmasına rağmen kayıplarını sakladı, kamuoyundan gizledi. Bu kayıplara ilişkin birçok görüntü de ortaya çıktı. Düşman gerilla karşısında teknik gücüne ve ajanlaştırdığı bazı ajan-işbirlikçi Kürtlere güveniyor. Kendisini bu şekilde koruyacağını sanıyor ama arkadaşlar gidip düşmanın kalbinde eylem yaptı. Türk devleti Rêber Apo çizgisinde mücadele eden fedai gerillalar karşısında kendini koruyamadığının farkında. Özellikle gerillanın Medya Savunma Alanlarında yaptığı son eylemler de bu durumu gözler önüne seriyor. Düşman cenazelerini dahi alamıyor.
Gerilla Türk devletinden ve teknik gücünden korkmuyor. Zaten son eylemler düşmanın yüreğinde büyük bir korku yarattı. Bunu biliyoruz. Büyük bir panik halindeler. Türk ordusu Kurdistan topraklarını işgal ettiği sürece kendini gerilladan koruyamayacaktır. Kurdistan Özgürlük Gerillası, Rêber Apo’ya yönelik tecride, halkımıza yapılan saldırılara karşı büyük bir öfke duyuyor. Rojava’ya da büyük saldırılar yapılıyor. Kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar katlediliyor, Rojava ve Başur halkımızın elde ettiği kazanımlar büyük bir tehlike altındadır. Bakur’da halkımıza karşı ağır bir baskı var. Demokraitk tüm hakları gasp edilmiş, işkence var, tutuklama var, katletme var, ekonomik ambargo var. Her türlü saldırılar yapılıyor bu da gerillada büyük bir öfke yaratıyor. Düşmana yönelik yapılan etkili eylemler de bununla bağlantılıdır.”
DÜŞMAN BAKUR’DA GERİLLA BIRAKMAMAK İÇİN TÜM GÜCÜNÜ SEFER ETTİ
İşgalci Türk devletinin son dönemde yürüttüğü psikolojik savaşa ilişkin de konuşan HPG Merkez Karargah komutanlarından Haki Armanc, özellikle 2023 yılında en çetin savaşın Bakur’da yaşandığına vurgu yaptı. Düşmanın küçük-büyük binlerce saldırı gerçekleştirdiğini ifade eden Armanc, “Düşman Bakur’da gerilla bırakmamak için tüm imkanlarını seferber etmiş durumda. Her türlü yol ve yönteme başvuruyor. Zaten amaçları T.C’nin 100. Kuruluş yıl dönümünde Bakur’daki gerillayı tamamen yok etmekti. Bu amaçla her alana saldırdılar. Bu saldırılarda kayıplarımız da oldu. Komutanımız heval Leyla Sorxwîn, heval Rojbîn, heval Axîn Mûş, heval Xemgîn Malazgirt, heval Canşêr Mako, heval Hêjar Zozan gibi çok değerli, öncü kahramanlarımız şehit düştü. Zîlanların fedai çizgisinde mücadele eden büyük fedailerimiz bu süreçte şehitler kervanına katıldı.
2023 yılında Bakur’da yaşanan direniş destansı bir direniştir. Birkaç sözle dile getiremeyiz. Serhat, Garzan, Dersim, Amed, Mardin, Botan, Van her alanda büyük direnişler gelişti. Düşman bu alanlarımıza saldırırken daha çok teknik gücüne ve istihbarata ağırlık verdi. Bir taraftan teknik gücünü, bir taraftan da işbirlikçi, ajanları, hainleri para vererek kullanıyor. Böyle namertçe bir savaş yürütüyor. Düşman arazilere askerlerini yerleştirdiğine dair propaganda yaparak halka yönelik de psikolojik bir savaş yürüttü. Yine eroin, uyuşturucu gibi madde kullanımını yaygınlaştırdı, Kurdistan’ın zenginliklerini talan etti. Türk devleti en fazla özel savaş yöntemine başvuruyor.
Gerçekleri çarpıtma konusunda uzmanlaşmışlar. AKP-MHP iktidarı zayıf, güçsüz bir dönemini yaşıyor ama kendini topluma güçlü gösteriyor. Ekonomik anlamda Bakur’da, Türkiye şehirlerinde sıkıntılar yaşanıyor, insanlar geçinemiyor ama iktidar hiç bir şey yokmuş gibi davranıyor. Yine askeri anlamda da Türk ordusu çok büyük zorluklar yaşıyor, her gün kayıp veriyor, ordudan çok çete grubuna dönüşmüş durumda ama ordumuz her zamankinden daha güçlü iddiasında bulunuyorlar. Teknolojilerinin her parçası farklı ülkelerden getiriliyor ama ‘yerli ve milli’ diyorlar. Bütün bunlar Türk devletinin geçekleri gizlemek için yürüttüğü özel savaşın bir parçasıdır” diye konuştu.
GERİLLA GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMALIDIR
Gerillanın ve Kürt halkının Türk devletinin yürüttüğü psikolojik savaştan etkilenmediğini kaydeden Komutan Haki Armanc, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Türk devleti halkımıza hiçbir bölgede gerilla kalmadı diye propaganda yapıyor. Ama her yerde gerilla var. Arkadaşlarımız güvenlik sebebiyle halkla çok ilişki içinde olmuyor ama bazen halk gerilla ile karşılaşıyor. O anda zaten Türk devletinin propagandası boşa düşüyor. Kısacası düşmanın gerillaya ve halkımıza yönelik soykırım saldırıları sonuç almadı. Gerilla sağlam bir şekilde üslerine geçmiş durumda.
Kış mevsimi gerilla için eğitim süreci demektir. Arkadaşlar genel olarak kayıp vermeden kamplarına ulaştılar umut ediyoruz ki bundan sonra da güvenlik konusunda dikkatli davranacaklardır. Arkadaşlar gerekli tedbirlerini aldılar, bu konuda kesinlikle bir zayıflık olmaması lazım. Disiplinli, kurallı hareket etmeli, en ufak bir eksiklik yaşanmamalıdır. Her arkadaş kendini sorumlu görmelidir. Arkadaşlar düşmanın yöntemlerine karşı dikkatli olmalı ve kendilerini korumalıdırlar. Özellikle Bakur’da arkadaşlara ilişkin şunları belirtmek istiyorum; hareketimizin tüm yönetimi, karargah komutanlığı olarak arkadaşları dikkatli takip ediyoruz, merak ediyoruz. Bakur’daki her arkadaşın duruşu bizim için, halkımız için, Kurdistan davası için çok değerlidir. Elimizden ne gelirse arkadaşlara destek olmak istiyoruz. Bu anlamda yönetimimiz bu çaba içerisindedir. Arkadaşların savunması bizim için çok önemlidir. Her şehadet bizleri derinden etkiliyor.
En son Kerboran’da heval Rodi Nalin, Herekol Hezex ve Kurtay Şerzan yoldaşlarımız şehit düştü. Bu bizim için çok ağır bir kayıp oldu. Heval Rodi yıllarca büyük emekler verdi Rojhilat’tan Mardin’e, Botan’a kadar birçok alanda büyük bir direniş sergiledi. Hareketimizin büyük emekçilerinden biriydi. Her yerde öncülük görevinde yer aldı. Son yıllarda da çok değerli çalışmalar yürüttü. Yine Herekol heval da Gabar’dan katılım sağlamıştı. Yıllarca orada görev yaptı. Başur’da eğitim gördükten sonra tekrar o alana geçti. Her anlamda umut vadeden genç bir yoldaşımızdı. Bu arkadaşlarımızın şehadeti bizim için çok büyük kayıp oldu. Henüz şehadetlerinin nasıl yaşandığına ilişkin net bir bilgiye sahip değiliz belki ilerleyen günlerde netleşir ama o bu mevsimde o bölgede araçla hareket etmek büyük bir hatadır. O bölgeyi biliyoruz, Kerboran ve Midyat arasındaki caddede düşman onları ablukaya alıyor, arkadaşlarımızda kahramanca bir duruşla düşmanla sonuna kadar savaşıyorlar. Artık son noktada düşmana esir düşmemek için bombayı kendilerinde patlatarak şehadete ulaşıyorlar. Bu duruş saygı duyulacak bir duruştur. Özellikle de Bakur’da bulunan gerilla arkadaşlarımızın nasıl bir duruş sergilemeleri gerektiğini gösteriyor.
Fakat dediğim gibi bu mevsimde araçla hareket edilmemeli. Düşman zaten arkadaşlarımıza darbe vurmak için tüm imkanlarını seferber etmiş arkadaşların da güvenli bir alana geçmeleri gerekirdi. Arkadaşların eylem yapmak için harekete geçtiklerini biliyoruz ama güvenliklerini sağlamaları gerekirdi. Şehit arkadaşlarımızın intikamını almak için daha fazla örgütlü ve güçlü hareket edilmelidir. Arkadaşlar mutlaka bu şehadetlerin önünü almalıdır ve kendilerini iyi korumalıdır.”