Resmi rakamlara 50 bin, yerel kaynakların aktardıkları bilgilere göre ise 100 binin üzerinde kişinin yaşamını yitirdiği, onlarca kentin yerle yeksan olduğu 6 Şubat depremlerinin üçüncü ayında Kurdistan ve Türkiye halklarının önümüzdeki yüz yılını belirleyecek seçimlerin gerçekleşmesine neredeyse bir ay kaldı. Kurdistan’da Yeşil Sol Parti’nin çatısı altında seçimlere girecek olan Kürt Siyasal Hareketi, özellikle deprem bölgelerine ağırlık verecek.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Amed İl Eş Başkanı Gülistan Atasoy, özellikle Kürt siyasetinin merkezi olan Amed’de halkın iktidara tepkilerinin ne düzeyde olduğunu, seçmenlerin taleplerini ve deprem sürecinin seçimlere etkisini değerlendirdi.
Türkiye’nin depremden önce de pek çok gündemin iç içe geçtiği çok ciddi bir kriz yaşadığını söyleyen Atasoy, Türkiye halklarının bunu çok uzun bir süredir yaşadıklarını belirtti. Atasoy, depremin, eşitliksiz, kapitalist sömürü düzeninin ve iktidarın tekçi merkezi yaklaşımını açık ettiğini kaydetti.
İNSANLARIN ACILARINA SAYGI DUYMADILAR
Deprem sürecinde her ne kadar yaşamını yitirenlerin sayısının resmiyette 50 binlere dayanmış olsa da aslında bu sayının çok daha üstünde olduğunu düşündüklerini vurgulayan Atasoy, şöyle devam etti: “Bu süreç, pek çok insanın hayatına mal oldu. Yani burada hakikaten seri bir cinayetler söz konusu oldu. Günlerce enkaz altında kalanlar soğuktan, hayatını kaybedenler, zamanında müdahale edilmediği için ölenler oldu. Hatta enkazla birlikte cesetleri kaldırıldığı iddialarıyla birlikte cenazesine kavuşamayan binlerce insanın varlığından söz ediyoruz. Bu öylesine geçiştirilecek sıradan bir mesele asla olamaz. Sömürü, ölüm ve felaket üreten sistemin tüm o çarpık yanlarının bu iktidarlarda nasıl birleştiğini gördük. Acısıyla kıvranan insanlara ‘Biz bunları not ediyoruz’ diyerek aba altından sopa gösterildi. Yani insanların acısına saygı duymayan, onların yardım çığlıklarını duymayan ama aynı zamanda onların sitemlerini, mağduriyetlerini anlatmalarına da izin vermeyen faşizan bir düzen var karşımızda.”
SEÇİMLERDE DEMOKRATİK DÖNÜŞÜM VURGUSU
İnsanların artık daha demokratik, kendilerini güvende hissedebilecekleri, ifade edebilecekleri özgür bir gelecek istediklerini aktaran Atasoy, “Bu istek sadece Kürtlerde değil, Türkiye halklarının bir bütününde çok daha fazla hissediliyor. En fazla kadınlar ve gençler hissediyor. Ama toplumun bütün kesimleri artık kendini güvende hissedebileceği ve çok daha rahat ifade edebileceği bir gelecek ve yaşam kurmak istiyor. İşte bu yaşamın kurulabilmesi için de hakikaten pek çok meseleyi artık bizim daha sistematik olarak ele almamız gerekiyor. O zaman demokratik bir değişim dönüşümün de kaçınılmaz olduğu ortaya çıkıyor. Bu demokratik değişim ve dönüşümün önümüzdeki seçimlere vurgu yapacağı ve seçimin belirleyeni olacağını düşünüyoruz. Bu anlamda tüm siyasi partilerin, özellikle muhalefet partilerinin bu konuda hakikaten gerekli siyasal ortamı hazırlaması ve demokratik siyaset zeminini güçlendirmesi gerekiyor” diye konuştu.
BARIŞ VE DEMOKRASİ İHTİYACI
Deprem sürecinde Kürt siyasetinin bütün mekanizma ve kurumlarıyla halkla beraber olmasının çok önemli bir bilinç oluşturduğunu vurgulayan Atasoy, “Temas ve dayanışmayı hızlıca oluşturduk. Bunun ileriki dönemde muhakkak farklı bir değişim dönüşümü getireceğini düşünüyoruz. Ama esas olarak hakikaten burada çok ciddi bir toplumsal sorgulamanın olduğunu düşünüyoruz. Bu hem Kürt halkında böyle hem de diğer toplumsal kesimlerde var. Türkiye halklarının bu toplumsal sorgulama halinin bize en çok barış ve demokrasiye ihtiyacımızın olduğunu bir kez daha hatırlattı. Adalete erişim, hak ve özgürlüklerin kullanımı olduğunu gösterdi. Bunlar bizim için geleceği şekillendirirken çok önemli bir zemin hazırladı. Biz bunu en elverişli biçimiyle siyaseten de olsa güçlendirmeye ve korumaya kararlıyız. Bugüne kadar bu çabamız çok büyük bedeller gerektirdi. Hakikaten on binlerce üyemiz tutuklandı, sürgüne gitmek durumunda kaldı. Yine hayatını kaybedenler oldu. Ama biliyoruz ki bu kararlılık, bu haklı mücadele eninde sonunda başarıya ulaşacaktır” şeklinde konuştu.