Bakırhan: Tutsakların direnişini sahiplenelim, güçlü olursak tecrit kırılır

Yerel seçimde Wan’daki tüm belediyeleri alacaklarını belirten HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Gaspçılara gereken cevabı vereceğiz, kayyumları sandığa gömeceğiz" dedi. Bakırhan, açlık grevine giren tutsakların direnişini de sahiplenmeye çağırdı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın Serhat bölgesinde başlattığı buluşmalar sürüyor. Bakırhan, bugün de Wan’da halk buluşmasına katıldı. Kent dışında bir noktada yüzlerce kişi tarafından karşılanan Bakırhan ve beraberindekiler, uzun bir konvoyla kent merkezine doğru hareket etti. Bakırhan’ın bulunduğu konvoy, yol boyunca yurttaşlar tarafından zafer işaretleri ve sloganlarla karşılandı. Bakırhan, İki Nisan Caddesi üzerinden Musa Anter Parkı’nda kendisini karşılayan partililere seslendi.

Yol boyunca yaşanan engellemelere tepki gösteren Bakırhan, “Bu sistemi birlikte tanıdık bunlar Kürt düşmanıdır, bunlar Kürdün iradesini yok sayanlardır. Bir başka partinin ilçe başkanının yanında hazırola geçenler, parlamentonun üçüncü büyük partisinin eş genel başkanı geldiği zaman 10 metrede bir GBT yaparak, konvoyumuzu durdurarak, Wan halkının iradesini yıkacaklarını düşünüyorlar. Artık anlayın, aradan 40 yıl geçti. Cezaevleriniz, işkenceleriniz, GBT’leriniz, engellemeleriniz bir işe yaramadı. İşe yarasaydı bir önceki seçimde Wan’da 10 belediye kazanarak size bu coşkusunu göstermezdi. Eğer bir devlet aklı varsa, bu baskılardan vazgeçin. Kürdün iradesini tanıyın. Kürdün iradesine engelleyerek, yerine devlet memuru atayarak yok edemezsiniz. Bu halkın davası, haklı bir davadır. Haklı davası olan bir halk yenilmez. Wan’ın iradesini tanımayanları Van halkı hiç tanımaz. Wan’ın iradesini tanımayanlar, Van halkı önümüzdeki yerel seçimlerde en büyük kazanarak kendi iradesini ortaya koyacaktır. Siz tanımıyorsanız, biz sizi hiç tanımıyoruz. Kayyumunuzu tanımıyoruz” dedi.

Gaspçı kayyumlara değinen Bakırhan, “Başta büyükşehir olmak üzere 9 belediyemize kayyum atadılar. Kayyum eşittir kadın karşıtı, Kürt karşıtı, yolsuzluk ve gasptır. Wan’da da, Kars’ta da, Siirt’te de, Batman’da da böyledir. Dolayısıyla bu irademizi gasp edenlere yerel seçimlerde gereken cevabı vereceğiz. Wan’da 10 belediye değil 13 belediyenin tamamını kazanacağımıza söz veriyor musunuz? Söz vermeliyiz çünkü hem sürgünde hem de cezaevlerinde Wan ve Kurdistan’da bizlerden beklentileri olan binlerce yoldaşımız var. Onlara ant olsun kayyumları sandığa gömeceğiz. Ant olsun ki kayyumların yaptığı yolsuzluklarını tek tek ortaya çıkaracağız. Van halkının Kürt halkının parasını çarçur edenlerden bir gün demokratik yargı karşısında hesap soracağımıza söz veriyoruz. Sadece kayyumlarla gasp etmiyorlar. Ayrımcılar; Kürdü, iradesini tanımıyor, geleceğini tanımıyor, Kürdün ekonomik olarak yoksul kalmasını istiyorlar. İşsizliği yoksulluğu bize reva görenler, bizi kimliğimizden, haklı davamızdan uzaklaştırmak istiyorlar” diye konuştu.

'BAŞLARI ÖNDE OLMAYA MAHKÛMLAR'

Kurdistan’ın fakirleştirildiğini ve Kürt gençlerinin kentlerini boşaltmak istendiğini söyleyen Bakırhan, “Kürdistan coğrafyası insansızlaşsın, davasına sahip çıkan kimse kalmasın istiyorlar. Sizin yaptığınız bu politikaların tamamı boşa çıkacaktır. Van kentine de siyasi iradesine de kendisine de gerçeğine de sahip çıkacaktır. Emin olun bizim üzerimizde uyguladığınız bu politikalar bir gün bir şekilde boşa çıkacaktır. Van halkının iradesini temsil edip cezaevlerinde bulunan arkadaşlarımız Xaçort’ta, Wan caddelerinde başları dik bir şekilde gezerken, kayyum atayanlar, irademizi gasp edenler, başları önlerinde bir şekilde yaşamaya mahkum olacaklar. Kayyum ne yaptı? Daha fazla gençlerimiz göç etmek zorunda kaldı, daha fazla işsizlik, daha fazla kepenk kapandı. Sınır ticaretinin merkezi olan Wan bugün Hakkari ile bugün dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyor. Hemen yanı başımızda mazot varken, sınır varken, mazot buradan Ankara’ya İstanbul’a giderken mazotun en pahalısını biz kullanıyoruz. Buna ayrımcılık denilir, buna Kürdü terbiye etmek denilir. Biz bunlara ‘hayır’ diyeceğiz. Mazot 100 TL de olsa, aç da kalsak, yine sizi ve kayyumlarınızı da seçtirmeyeceğiz” diye konuştu.

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Seçilmişleri atanmışlara kurban etmeyeceğiz” sözünü hatırlatan Bakırhan, şöyle devam etti: “Doğru söylemişsin ama iki dönemdir Kürdistan coğrafyasında tek bir seçilmiş belediye başkanı bırakmadın. Sen tam tersine seçilmişleri atanmışlara kurban ediyorsun. Demek ki bunlar söyledikleri sözde durmuyor. Eğer giden AKP’li belediye olsaydı, bu sözün arkasında dururlardı ama kayyum atadıkları Kürt belediyeleri olduğu için seçimi yok sayan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız. Önümüzdeki süreç zor bir süreç, büyük bedeller ödüyoruz. Ama bunların bu politikalarının hayat bulmayacağını, bu politikalarının bizleri yıldıramayacağını kanıtlayacağımız günlere güçlü hazırlanmamız gerekiyor. Ne yapmamız gerekiyor? Bugün burada on binler toplanmamız gerekiyor. Onurlu vicdanlı, AKP’ye oy vermiş, yüreği bu hırsızlığa, yolsuzluğa, baskıya, zulme el vermeyen AKP’li insanları da etkilemek, buraya katmak gibi bir sorumluluğumuz var. En başta melelerimiz, seydalarımız, kadınlar, gençler, kandırılmış, bugüne kadar AKP’nin zulüm politikasının yanında duran herkesi ikna etmek zorundayız. Burası bir Kürt kentidir, burada yaşayanlar Kürt’tür. Bu insanların evi de partisi de HEDEP’tir. Bunu böyle bilerek bu bilinçle çalışmak zorundayız.”

İMRALI TECRİDİ

Cezaevlerindeki açlık grevleri ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride değinen Bakırhan, “Kürt sorunu demokratik yollarla çözülsün, Sayın Öcalan üzerindeki tecrit politikaları sonlansın diye cezaevlerinde açlık grevleri başladı. Hepimizin kardeşleri, akrabaları, çocukları, yoldaşları cezaevindedir. Eğer mücadele etmek, direnmekse cezaevlerindekiler direniyor. Bu kardeşlerinizin cezaevinde açlık grevleri yapmaları, bedenlerini ölüme yatırmalarının bir sebebi, bizim daha güçlü olmamamızdır. Biz güçlü olursak, biz hakkımıza, hukukumuza sahip çıkabilseydik, cezaevlerinde açlık grevi başlamazdı, tecrit politikaları son bulurdu. Biz diyoruz ki 2015 yılında Sayın Öcalan, Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi için elinde gelen bütün çabayı ortaya koydu. Demokratik ulus, demokratik cumhuriyet, eşit yurttaşlık dedi. Şimdi size soruyorum; Kürtler eşit yurttaş olmayacak da ne olacak? Hepimiz Türk mü olacağız, tek mi olacağız? AKP’li mi olacağız? Dolayısıyla çözüm sürecinde gerçekten birlikte ortak yaşamdan yana güçlü bir irade koyan, güçlü bir çaba içinde olan Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılarak tekrar Kürt sorununu demokratik barışçıl yollarla çözülmesi için daha güçlü mücadele etmeliyiz” diye konuştu.

“Eviniz camdansa başkasının evine taş atmayın” sözü üzerinden iktidara seslenen Bakırhan, “Filistin’e özgürlük diyen iktidarın Rojava’ya bomba yağdırması tam da bu atasözüne uygundur. Kendi sorununu çözmeyen, kendi ülkesinde toplumsal barışı sağlamayan bir ülkenin ve o ülkeyi yönetenlerin ne Filistin’de, Ortadoğu'da barışı sağlama güçleri olur ne de kimse onlara inanır” dedi.

Wan’da 2021 yılında helikopterden atılan Osman Şiban ve Servet Turgut’u hatırlatan Bakırhan, “Osman Şiban ve Servet Turgut’u unutmak ne mümkün! İki yoksul emekçi Kürt köylüsünü helikopterden atarak öldürmek istediler. Osman Şiban hala yargılanıyor, Servet Turgut’u kaybettik. Makbule Özer’i hepiniz çok iyi biliyorsunuz, 73 yaşında. Sağlık sorunlarından dolayı davası ertelenen hasta bir anneyi bu iktidar cezaevine gönderdi. Hangi dinde hangi inançta hangi insanlıkta 75 yaşında, 80 yaşında hasta insanları cezaevlerine göndermek var? Böyle bir inanç ve din, böyle bir insanlık var mı? Bunlar ne dinden ne insanlıktan hiçbir şey almamışlardır. Önümüzdeki seçimlerde başta sürgünde ve cezaevinde olan arkadaşlarımıza Van’da bütün belediyeleri alarak büyük bir müjde vereceğimize inanıyorum” diyerek konuşmasını bitirdi.