Demokratikleşme başkaldırısı

Toplum demokrasi istiyor, özlemleri bu yönde. Ancak buna cevap veren örgütlü, programlı bir demokrasi hareketi, bir siyasi inisiyatif gelişmeyince ortaya böyle spontane hareketler çıkıyor.

Başûrê Kurdistan’da halk sokaklara dökülmüş, hükümeti protesto ediyor. Elektrik kesintileri ve maaşların alınmaması gerekçe olsa da esas olarak hükümetin yıllardır yürüttüğü politikalara bir tepki ortaya konulmaktadır. Çünkü ortada kendilerini temsil eden bir hükümet kalmamıştır. Başur’da yönetim erkini esas olarak Başkan temsil ediyor. Şimdi böyle bir yönetim erki de yok. Mesud Barzani, Bölgesel Hükümet Başkanıydı ama süresi dolduğu hale yetkiyi fiili sürdürdü. Kerkük Irak ve Heşdi Şabi güçlerince işgal edilince Başkanlığı bıraktığını açıkladı. Şimdi fiili olarak Neçirvan Barzani ve Kubat Talabani yönetiyorlar. Aslında KDP yönetimi farklı biçimde sürüyor. Ama yaşanan o kadar olaydan sonra yeni bir yönetimin ortaya çıkmaması ve iki kişinin halkı temsil etmesi mümkün değildi. Bu ayaklanmalar bir yönüyle de bu yönetim anlayışına oluyor.

Başûrê Kurdistan halkı dahil tüm Kürdistan halkı 20. yüzyıldan bugüne ağır bedelleri olan özgürlük mücadelesi yürütmüştür. Sömürgeciliğe, soykırıma, zulme ve baskıya karşı ağır bedeller ödeyerek büyük bir mücadele vermiştir. Bu, Kürt halkında özgürlükçü demokratik bir bilinç ortaya çıkarmıştır. Özellikle 45 yıldır yürütülen büyük mücadele sonucu Bakurê Kurdistan’da demokratik devrim gerçekleşmiştir. Kadın özgürlükçü bu demokratik devrim Kürdistan’ın tüm parçalarını etkilemiştir. Başûrê Kurdistan halkının özgürlükçü demokratik bilincini daha fazla geliştirmiştir. Rojava Devrimi’nin gerçekleşmesi ve örgütlü demokratik topluma dayalı bir devrim olması, halkın temel güç haline gelmesi de Başûrê Kurdistan halkını çok fazla etkilemiştir. İşte bu ortamda Başûrê Kurdistan’da Ortadoğu egemenlerine mahsus olan otoriter merkezi yönetimde ısrar edilmiştir. Toplumdaki değişim ve özlemler görülerek buna göre demokratik siyaset ve yönetim anlayışına geçilmemiştir. Halktaki özlemle yönetimin tarzı arasındaki çelişki mevcut patlamaları ortaya çıkarmıştır.

Başur’daki tüm siyasal çevrelerin yaşanan olayların nedenlerini iyi anlaması ve ona göre çözüm yolları bulmaları gerekmektedir. Sorun elektrik ya da ekonomik sorunlar değildir. Bunlar tetikleyici etkenlerdir. Eğer Başur demokratikleşseydi hem ekonomik sorunlar ortaya çıkmazdı, hem de ekonomik etkenler bu kadar tepki ortaya çıkarmazdı. Bu açıdan sorun demokratik olmayan siyaset ve yönetim tarzıdır. Eğer demokratik siyaset ve demokratik yönetim anlayışı olsaydı ekonomide de demokratik yaklaşım ve adil paylaşım ortaya çıkardı. Ne kadar demokrasi varsa, ekonomik alanda da o kadar demokrasi ve adil paylaşım olur. Şu anda Başur’da demokrasi olmadığı için ekonomik kaynaklar da adil paylaşılmıyor. Dolayısıyla ekonomik olarak yaşanan sorunlar da demokratikleşme sorunlarıdır. Sorunlara böyle bakılırsa çözüm yolları da bulunur.

Kerkük’te yaşanan sorunlar da demokratik olmayan anlayıştan kaynaklanmıştır. Ulus devletçi zihniyet ve bir yerlere merkezi hükümet olarak hakim olma anlayışı olmasaydı Kerkük sorunu yaşanmaz ve burada Kürtlerin pozisyonu zayıflamazdı. Başur’da ve Kerkük’te demokratikleşme hakim kılınsaydı Kerkük’te Kürtlerin hakları çiğnenmez ve kazanımları da zayıflatılmazdı. Çünkü demokratik yaklaşım Kürtleri Kerkük’te ve tartışmalı bölgelerde zayıflatmaz, güçlendirirdi. Ancak Hêwler Kerkük’te Kürtlerin güçlenmesini değil, kendisinin hakim olmasını hedefleyince Kerkük’teki durum bu noktaya geldi. Sorunu sadece Irak hükümetine ya da dış güçlere bağlamak yetersiz yaklaşım olur. Demokratik olmayan siyaset ve yönetim anlayışı tartışmalı bölgeleri bu hale getirdiği gibi, toplumun patlamasının da temel nedenidir.

Toplum demokrasi istiyor, özlemleri bu yönde. Ancak buna cevap veren örgütlü, programlı bir demokrasi hareketi, bir siyasi inisiyatif gelişmeyince ortaya böyle spontane hareketler çıkıyor. Şu açık, Başur’da toplumsal dinamizm ve beklentiler yeni bir siyasi anlayış istiyor. Demokratik siyasete dayalı siyasi bir yönetim istiyor. Ancak muhalif olanlarda da böyle bir anlayış yok; diğeri gitsin, ben geleyim anlayışı hakim. Topluma dayalı demokratik yönetim hedefleyen bir demokrasi hareketi boşluğu var. Bu boşluk doldurulmayınca da halkın tepkisel hareketleri ortaya çıkıyor. Başur’da yaşanan olayları böyle değerlendirmek gerçeği ifade etmek olur.

Bir dönem Goran hareketi toplumun beklentilerine seslendi. Ancak bunun siyasi anlayışı ve yapılanması oturtulmadı. O da hemen iktidar olma ve imkanlardan nemalanma peşine düştü. Başur’daki siyasi sistem onu da kendi içine çekti. Çünkü gelenek olarak o siyasi anlayıştan kopmamıştı. Bu nedenle önüne çıkan tarihi fırsatı kaçırdı. Aslında toplumda demokratik siyasi bir harekete destek çıkma eğilimi güçlü; ama buna cevap verecek bir siyasi anlayış ve hareket ortaya çıkmıyor. Çünkü zihniyet değişmiyor. Eski zihniyetle ve siyaset anlayışı ile de yeniyi yaratmak ve toplumun beklentilerine cevap vermek mümkün değil.

Şu anda Başûrê Kurdistan’da bir siyasi kriz vardır. Bu, ya demokratik siyaset ve demokratik yönetimle aşılacak, ya da bir demokrasi hareketi ortaya çıkıp bu duruma el koyarak bu krizden Başûrê Kurdistan’ı demokratikleştirerek çıkacaktır. Başur’un demokratikleşmeye ihtiyacı vardır. Merkezi Irak hükümeti karşısında güçlenilmesi ve Kürtlerin tüm demokratik haklarını elde etmesi açısından da demokratikleşme acil bir ihtiyaç haline gelmiştir.

 

Kaynak: Yeni Özgür Politika