Direnişin yeni yüzü

İşte direnişin yeni yüzü: Şehit Delal Hava Savunma Kuvvetleri ve savaş tünelleri.

Bu, gerillanın kendini yeniden ele almasının direnişe olan yansımasıydı. Bu, devrimde karar kılmanın saldırı ruhunun zafere olan yansımasıydı. “Ey gerillam! Beynini ve yüreğini sağlam tut” diye kendisini bir halkın özgürlüğüne adayan bir Önderin fedailerinin sesidir. “Bir gün gelecek, ordumuzla da savaşacaksınız” diyen ve Amed zindanlarında işgalcilerin korkulu rüyası olan büyük Komutan Kemal Pir’in savaşçılarının sesi. “İntikam, intikam, intikam” nidasıyla vasiyetini Kürdistan’ın gençlerine bırakan Nuri Dersimi’nin sesi yankılandı Amed’in intikam kokan semalarında… Sabrı taşan bir Hazreti Eyüp şimdi Kürdistan. Yaralarının sabırla sarılmasını beklemeden başkaldıran bir Kürdistan evladı şimdi Hazreti Eyüp. Zalimlere suskunluğu zalimlik sayan Hazreti Ali’nin adalete secdeye duran kılıcı şimdi meydanlarda savaşçıların elinde. Şimdi özgürlük adına yapılan her eylem Hazreti Hüseyin’in kılıcına yazılıyor. Bu bir duanın gerçekleşen düşü, bir iddianın zafere varış çizgisi. Bedelsiz olmayacağı gibi bir düşün, bedelsiz olmayacak her sevinci Kürdistan ülkesinin. Bunu gerilla değil, işgalci Türk devletinin kendisi seçti.

Yeni olan yeniliği getiren, yeniliği pratikleştirmeyle kazandı gerilla ve kazanmaya devam ediyor. Savaş ustaları derlermiş ki; “Düşmanınız yenilgiyi kabul etmediği sürece zafer sizin değildir.” Ve herkesin karşısında “maalesef başaramadık” diyen bir ülkenin gözleri kandan kör olan bir lideri vardı sahnede. “Maalesef başaramadık.” İşte bu cümle Şoreş Beytüşşebap’ta beş yoldaşıyla birlikte işgalci Türk çetelerine karşı savaştığı 3 günün ardından Hitler’in yaşayan aklı olan Erdoğan’a aitti. Dilinin altında bunun gibi başarısızlığa ait yüzlerce itiraf taşıyan bir lider var sahnede. Ve bu sahneye çıkan işgalciler ne geri adım atabiliyor ne de ilerlediği yerden sağ çıkabiliyorlar. Bu ölüme bir ferman mıdır? Ya da savaşı yayma uğraşı mıdır? Bu, ülkesinin özgürlüğüne tüm bedelleri göze alarak atılmanın, kendini adamanın kendisiydi.

Türk medyası “gerilla hareket edemiyor, yerinden çıkamıyor, zaten artık hepsi teslim oluyor” diye dursun. O daha bunları derken Amed’in tüm sokakları aydınlandı bir gece vakti. CNN Türk’te kanla beslenen, geçinen ve savaşa mutlu olan, devletin sömürgeci politikalarıyla övünen yorumcular Türk ordusunun Medya Savunma Alanları’ndaki başarısızlıklarını başarıya çevirme peşindeyken, askeri Teknik ile övünürken, savaşı yürüttüğü Amed askeri havaalanına doğru yola çıktı ambulanslar. Gever’de “gerillanın ölmesi gerekirken neden siz ölmüyorsunuz, eliniz de bu kadar teknik varken” diye dursunlar. Başka bir ülkeyi sömürerek kendi ülkesini savunma peşine düşerken Hulusi Akar, Mamreşo’da bir destan yazıyordu gerilla komutanı Serhed, Sarya ve yoldaşları… Gerilla Piramit Tepesine bir şahin gibi sızıyor, pençesini vurup, işgalcilerin silahlarına el koyup geri çekiliyordu. Anadolu Ajansı’nda Güney Kürdistan topraklarının haritasını çıkartıp işgalcilerin nasıl bir politika seyredeceğini aktara dursun, gerilladan kaç kişinin kaçtığının yalan haberinin yaya durursun; gerilla da direnişi tarifsiz bir destan yazıyordu. Ve Metina alanına bağlı Derarê‘de gerilla büyük bir kahramanlıkla işgalcilerin mevziisine sızıyor ve silahlarını alıp geri çekiliyordu. Şimdi “maket uçaklar” diye kanaldan kanala haber yapa dursun işgalci Türk devletinin kanalları…

Tarih bir kez daha insanüstü bir iradenin sahibi olan savaşçıların devrimdeki ısrarını yazmaya devam edecektir.