Gani Kaplan: Maraş’a akıp kenti kilitlememiz lazım

PSAKD Başkanı Gani Kaplan, Maraş Katliamı’nın yıl dönümünde kentte anma gerçekleştireceklerini belirterek, " Sloganlarla olacak iş değil. Maraş’ın hesabını sormak istiyorsak, yıl dönümünde bir milyon Aleviyi Maraş'a döküp, kenti kilitlememiz lazım" dedi.

19 Aralık 1978’den başlayıp 24'üne kadar devam eden Maraş Katliamı'nda, resmi rakamlara göre 111, tanıkların beyanlarına göre ise 500'ün üzerinde Alevi yurttaş katledildi.

19 Aralık'ta Çiçek Sineması'nda o dönemin milliyetçi yapımlarından olan 'Güneş ne zaman doğacak' filminin gösterildiği sırada, provokasyon amaçlı atılan ses bombasının ardından ırkçı bir grup, solcuların ve Alevilerin yaşadığı mahallelere saldırdı. Bir hafta süren bu saldırılar neticesinde Amed, Urfa, Maraş, Antep, Adana ve Bingöl olmak üzere toplamda 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Alevilere ait 200'ün üzerinde ev yakılırken, 100'e yakın iş yeri tahrip edilerek yağmalandı. Tarihin en kanlı katliamlarından biri olan Maraş'ın faillerinin yargılama süreci 13 yıl sürdü ama adil bir karara bağlanmadı. Davayı takip eden 3 avukat da çeşitli tarihlerde katledildi.

Katliamın üzerinden 43 yıl geçmesine rağmen Türk devletinin Alevi fobisi hala devam ediyor. Öyle ki Maraş Katliamı davasında cezasızlık politikası izlendiği için 3 Temmuz 1993’da Sivas'ta bulunan Madımak Otel'de 33 Alevi aydını katledildi. Günümüzde hala zaman zaman Alevilere yönelik provokasyon saldırıları yaşanıyor.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Gani Kaplan, Maraş Katliamı’nın yıl dönümü vesilesiyle ANF’ye konuşarak, katliamın detaylarını anlattı, Türk devletinin Alevi fobisini değerlendirdi.

DEVLET ALEVİ İSTEMİYORDU

Kaplan, Maraş Katliamı’nın yaşandığı yıl bir lise öğrencisi olduğunu ve yaşananları olaydan 3 gün sonra  duyduğunu aktardı.

Maraş Katliamı’nın bir dönemin turnusolu olarak gösterildiğini söyleyen Kaplan, bunun nedeninin de Türk devletinin karanlık bir sürecin doğması için düğmeye bastığı bir yer olduğunu kaydetti.

Maraş, Çorum, Sivas ve Malatya da Alevi katliamlarının yaşandığını hatırlatan Kaplan, şöyle devam etti: "Neden bu kentlerde bunlar yaşandı? Çünkü bu kentler hem Alevi nüfusunun çok karışık hem de ticaretin yoğun olduğu yerler. Alevilerin önemli bir yer tutması, kentlerde hatırı sayılır bir konuma gelmeleri kimilerini rahatsız etti. Örneğin Sivas’taki Devlet Demir Yolları’nın atölyelerinde çok ciddi bir Alevi nüfus çalışırdı. Yine Malatya'daki kayısı ticareti ve Maraş'taki verimli topraklardan elde edilen tarımsal ürünler ve hayvancılığın gelişkin olması gibi önemli alanlar vardı. Alevilerin ticarette etkin ve dolayısıyla söz sahibi olması, katliamı planlayanlar için çok ciddi rahatsızlık oluşturuyordu. Hatta o dönemler devlet gayri resmi yollardan Alevi gençlerinin çoğunu yurt dışına gönderdi. Bu toprakları terk etmelerini istiyordu."

ALEVİLER OSMANLI’DAN BERİ ASİMİLE EDİLİYOR

Alevilere uygulanan asimilasyon politikalarının Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan da Türkiye Cumhuriyeti’ne ‘miras’ kaldığını ifade eden Kaplan, “Aleviler, devletin Türk-Sünni tanımına da uymuyordu. Çünkü Alevilerin içerisinde çeşitli milliyetlerden olanlar var. Devletin en çok yöneldiği noktalardan biri de buydu. Osmanlı bakiyesi olarak kalan Alevileri asimile etmek, sindirme, katletme politikaları devam ettirildi. Bununla kalınmadı; sağ kalan Aleviler de bu coğrafyadan göç ettirildi. Çünkü siyaset ve ticarette etkin olmaya başlayan Alevilerin bir şekilde durdurulmaları gerekiyordu. Devlet, bunu onları katlederek yapmak istedi. Zaten katliamın yaşandığı yerlerde sağ kalanlar da canlarını kurtarmak için yurtlarını terk etmek zorunda bırakıldılar" diye konuştu.

Maraş ve benzeri katliamların hesabının sloganlarla sorulmayacağını vurgulayan Kaplan, şöyle konuştu: "Yıllarca katliamın hesabını soracağız, bu katliamı unutmayacağız, denildi ama bunlar sadece sloganlarda kaldı. Sloganlarla olacak iş değil bu. Bugün Maraş’ın hesabını sormak istiyorsak, bu yıl dönümünde bir milyon Aleviyi Maraş'a döküp, kenti kilitlememiz lazım. Çünkü Maraş, yaklaşık 30 yıl boyunca hiç anılmadı. Sahipsiz kaldı. Son 13 yıldır aslında Maraş'ta katledilen canlarımızı anıyoruz. Fakat bu yeterli değil. Maraş gibi bir yerde 30 bin Alevi yaşıyor, ancak 200 kişi ile anma yapıyoruz. O yüzden hesap sormak, kitlesel olarak alanlarda mümkündür. Örneğin, bu sene 2 Temmuz Sivas Katliamı’na bu şekilde hazırlanmaya çalışıyoruz."

HERKES MARAŞ’A DESTEK VERMELİ

Maraş Katliamı’nın çok ciddi bir travma olduğunu söyleyen Kaplan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Maraş Katliamı’nın tanıklarının yüzde doksanı bugün konuşamıyor. Travmaları halen çok taze ve onu sürekli yaşamaya mecalleri yok. Çünkü kolay değil. Sen çocuğunu komşuna emanet ediyorsun ama o, 8 yaşındaki çocuğunu kesiyor. Ya da 80 yaşındaki kadının gözlerini oyup, foseptik çukuruna atıyor. Böyle bir travmayı kim atlatabilir? Bu IŞİD’vari katliamlar, cumhuriyet kurulduğundan beri var. Biz bu yıl yine Maraş’ta olacağız. Anmamızı gerçekleştireceğiz. Herkesin Maraş’a destek vermesi gerekiyor."