Gever Belediye Eşbaşkanı İrfan Sarı, Hakkari’nin Gever ilçesinde madde bağımlılığının giderek yaygınlaşmasına ilişkin “Gever aidiyet duygusu yüksek bir yerdir. Sosyal ve siyasal gelişmişliğin önünü almak için özel olarak seçilmiş bir saha olma özelliği taşıyor” dedi.

Hakkari’nin Gever (Yüksekova) ilçesinde son dönemlerde uyuşturucu kullanımı özellikle gençler arasında giderek yaygınlaşıyor.

Görevden alınarak yerine kayyum atanan Gever Belediye Eşbaşkanı İrfan Sarı, konuyla ilgili ANF’ye konuştu.

Sarı, “Gever, özellikle aidiyet duygusu yüksek bir yerdir. Sosyal ve siyasal gelişmişliğin önünü almak için özel olarak seçilmiş bir sahadır. Bununla hem sosyal doku hem de siyasal bilinç hedef alınır” dedi.

İşsizliğin, eğitimsizliğin ve özentinin rolüne işaret eden Sarı, “Ancak her şeyden önce maddeye ulaşma konusunda bir kolaylığın varlığından söz edebiliriz. Bu illegal pazarda, alkolden daha ucuz bir alternatif sunumu var. Alım kapasitesi düşük olan gençler sadece harçlıklarıyla bu maddeye ulaşamazdı. Gençlerin kendini ifade edebileceği sosyal alanlar, spor sahaları, kültürel alanlar arttıkça bu yönlü bir eğilim ortadan kalkar ya da marjinalleşir” şeklinde konuştu.

ABLUKA ALTINDAKİ KENTTE ERİŞİM KOLAYLIĞI

Sınırların bu kadar yüksek düzeyde kontrol altına alınmasına rağmen uyuşturucu akışına dikkat çeken Sarı, şunları ifade etti: “Abluka altında bir kent var karşımızda. Neredeyse her gün en az bir defa GBT ile karşılaşıyoruz. Ancak maddeye de bu kadar kolay ulaşılıyor. Belediyelerimiz döneminde bu noktada çeşitli AB projeleri kapsamında küçük bir kesime sosyal destekler verildi. Bu iş için mücadele yeteneği yüksek bir bütçe ayrılmadı. STK’lar bu noktada mikro düzeyde proje geliştirebildi. Eğitim kurumlarında geniş proje ve süreklilik arz eden eğitim bütçeleri ve müfredatları oluşturmadı” diye konuştu.

AİLELERE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR

Ailelerin bu noktada tek başına olduğunu bildiğini kaydeden Sarı, buna rağmen çocuklarının tüm sorunlarına açık olmaları gerektiğini belirterek, şunları ekledi: “Onları, insanı aşındıran, yozlaştıran tüm politikalara karşı koruma refleksinin ötesinde bilinç geliştirmelidirler. Gerek işsizlik gerekse de gençliğin kendi içindeki psikolojik ve sosyal sorunlarını dinleyebilmeli ve yanlarında durabilmeliler. Ayrıca etraflarındaki insanlarla birlikte bir mücadele birliği oluşturup, tüm kurum ve kuruluşlara baskı oluşturmak zorundalar. Destek alabilecekleri siyasal partileri ve eğitim kurumlarını sorumluluğa davet etmeliler. Mücadeleyi, en nihayetinde eğitim argümanını ve toplumsal mücadele bilincini oluşturmakla başarabiliriz.”