Güney’de yaşanan halk isyanı ve Irak tehlikesi

26 yıldır KDP ve YNK Güney Kürdistan’da iktidardır. Ancak halk öyle bir noktaya geldiki iktidara getirdiği KDP, YNK’ye karşı da yeni bir “Raperîn” başlattı.

Güney Kürdistan yarım asıra yakın zamandın mücadele veriyor. 90’lı yılların başında halk olarak ayaklanıp, adına “Raperîn” verdiği isyanla Saddam rejimini Güney topraklarından çıkardıktan sonra KDP, YNK İran’dan gelerek iktidara oturdu. 26 yıldır KDP ve YNK Güney Kürdistan’da iktidardır. Ancak halk öyle bir noktaya geldiki iktidara getirdiği KDP, YNK’ye karşı da yeni bir “Raperîn” başlattı. Günlerdir Güney Kürdistan’ın 13 şehri, ilçesi, kasabası ve nahiyesinde iktidara getirdiği ve bölgesel yönetim ve hükümet olarak kendilerini yönetenleri istifaya çağırıyor. Halk bu tutumunda oldukça kararlı.

Gerçekte Güney Kürdistan’daki hükümet ve yasalar nedir, buna biraz bakmak gerekir. Yasalarla yönetilen ülkelerde seçimler yapılır. Seçimlerden birinci parti olarak çıkan cumhurbaşkanı, devlet başkanı ya da son 4 yılda hiçbir meşruiyeti olmasa da, bölge başkanı sıfatı ile hareket eden Mesut Barzani seçimden birinci çıkan partiye hükümet kurma görevi vermelidir. Yasalarla yönetilen ülkelerde durum böyle işliyor. Ancak Güney Kürdistan’da yasalar olsa da böyle işlemiyor. Yapılan seçimlerden KDP birinci parti çıktı. İkinci parti Goran, üçüncüsü YNK. Hükümeti kurma görevi KDP’ye verildi ancak seçime girmeden, milletvekili seçilmeden hükümeti kurma görevi Neçirvan Barzani’ye verildi. Yasalarla yönetilen hiçbir ülkede böyle bir şey yok. Neçirvan Barzani gayet tabii seçimlere katılıp milletvekili seçilebilirdi. Ama seçimlere katılmadan başbakan olabildi. Bu durum Güney’i yasasız, aile ve parti yasaları ile yönetilmeyi anlatmak için yeterli bir kriterdir. İşte Güney halkı şimdi buna isyan ediyor ve biz demokratik, hepimizin eşit, özgür bir şekilde yaşayacağı, seçimlerin demokratik bir şekilde yapılacağı, hepimizin seçimlere katılıp kendimizi yönetebileceğimiz bir sistem istiyoruz diyerek ayağa kalktı.

Güney halkının kendi deyimi ile ayaklanma, isyan, beşinci gününde devam ediyor. Ancak gerek Tevgere Azadî, gerekse KCK tarafından yapılan açıklamalardan ötürü halk kayıp vermesine rağmen parti binalarına ve resmi kurumlara yönelmekten uzaklaştı. Demokratik çerçevede eylemlerini sürdürdü ve hükümet istifa edene kadar eylemlerimizi devam ettireceğiz diyor.

IRAK TEHLİKELİ OYNUYOR, AMACI İŞGALDIR

Güney Kürdistan’da ayaklanma sürerken Irak Başbakanı Haydar İbadi Kürtleri, Güney halkını çok fazlasıyla düşünüyormuş gibi bir üslupla, eğer sivil halka zarar verilirse müdahale ederiz şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamalardan sonra Güney’in birçok kesiminden yüksek sesle tepkiler yükseldi. Yükselen tepkilerin sahipleri şu soruları yöneltiyorlardı: Referandumu gerekçe yaparak Kerkûk başta olmak üzere Kürdistan topraklarının yarısına yakınını işgal ettiniz, anayasal hakkımızı kullanıyoruz dediniz. Referandumu tanımıyoruz, iptal edeceksiniz diyerek federal mahkeme tarafından iptal edildi. Güney yönetimi iptal kararınızı da kabul etti. Güney Kürdistan için daha önce belirlenen bütçeyi düşürdünüz, kabul edildi. Memur listeleri sunuldu, listelerde abartı olduğu, memur sayısının listelerde belirlenenin yarısı olduğunu söylediniz, kabul edildi. Buna rağmen memur maaşları ödenmedi ve müdahale ederiz açıklaması yapıldığında, bu açıklama ile birlikte maaşlar gönderilmeyecek denilerek, halk daha da tahrik edildi.

Neredeyse Güney Kürdistan’da teslim edilmeyen bir şey kalmamasına rağmen şu ana kadar Irak’tan herhangi bir adımın atılmaması, halk ayaklanmasının gerekçe yapılarak müdahale ederiz şeklinde açıklamaların yapılması, toplumun tüm kesimleri tarafından Irak’ın ülkenin geri kalan bölümünü de işgal etmek istiyor şeklinde yorumlandı.

Veriler bir araya getirildiğinde, Irak’ın yaşanan kriz, kaos, çözümsüzlükten faydalanarak böyle bir girişimde bulunma niyetinin olduğu ortaya çıkıyor. Bu durumun elbette sorumluları var ve onlar en son yaşanan halk ayaklanması ile siyasal olarak bittiler demek yanlış değil. Halkın devirmek, istifa ettirmek amacıyla ayaklanması bunu fazlasıyla doğruluyor.

Ancak Irak’ın işgal etmek için fırsat kollaması yenilen, yenilmesine rağmen hâlâ koltuğunu antidemokratik yöntemlerle bırakmak istemeyenlerin sorunu olmaz. Çünkü onlar zaten yenildiler. İşgal girişimi Güney halkı ve dört parça Kürdistan halkının sorunu olur. İşgale karşı koyuş da ulusal bir refleks olarak ortaya çıkabilir. Bu refleks her ne kadar bazı güçlerin engellemesinden ötürü sağlanamayan ulusal birliği de en kısa sürede sağlanmasına neden olur ki, Kürtlerin işgal girişimi olmadan da böyle bir birliğe gitmeleri önünde hiçbir engel kalmış değil. Çünkü buna engel olan KDP, artık kendisi de dahi yürütemiyor.

Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi