GÖRÜNTÜLÜ

Halkın desteği Kobanê için en büyük moral kaynağıydı

Kobanê direnişinde yer alan Azad ve Agit Kobanê, Kürt halkının desteğinin, eylemlerin Kobanê için o dönem en büyük moral kaynağı olduğunu söyledi.

DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye saldırısının üzerinden iki yıl geçti. Çetelerin başta Kobanê olmak üzere tüm Rojava’yı işgal girişimi olan 15 Eylül saldırısı çetelerin planladığı gibi geçmedi, aksine arkasında tüm dünyaya moral ve umut kaynağı olan bir direniş ve zaferle sonuçlandı. Düştü düşecek denen bir Kobanê’den direniş abidesi olan bir örnek şehir tarih sayfalarına girdi. Bu direnişin içerisinde olan Azad ve Agit Kobanê saldırı direniş ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Saldırının başladığı daha ilk günden savaş direniş cephesin de yer alan Azad Kobanê şunları anlattı: “DAİŞ çeteleri üç yönden; doğu, batı ve güneyden çok kapsamlı bir saldırıyla Kobanê’yi işgal etmek istedi. Zaten daha öncesinde Kobanê sınırlarının dışında kalan alanları çeteler ele geçirmişti. Sirin kasabası ve Zor Maxar tarafından çok kapsamlı bir saldırı başlattılar. Köy hatlarında başlayan bu saldırı üç gün içerisinde şehre ulaştı. DAİŞ saldırıya başlar başlamaz ‘Kobanê düştü düşecek’ diye propaganda yapmaya başlamışlardı. Karşılarında çok büyük bir direnişin olacağını beklemiyorlardı. Ama çok büyük bir direnişle karşılaştı. YPG ve YPJ’nin direnişi karşısında şaşırdı. Yaşanan çetin savaş sonrasında yaklaşık bir ay sonra DAİŞ çeteleri kırılmaya başladı.”

DAİŞ’in Kobanê’nin tamamen yurtsever olması ve iki kanton arasındaki konumu nedeniyle burayı düşürmek istediğini ifade eden Azad, bunun arkasında Türkiye ile ortaklığın yattığını ifade etti. Türk devletinin Kobanê direnişi sürecinde DAİŞ çetelerine yardım ettiğini de anlatan Azad şunları anlattı: “Vahşi DAİŞ çeteleri karşısında direnen ve onları yenilgiye uğratan YPG ve YPJ savaşçılarının direnişi büyük bir sempati dünyada uyandırdı. Ordularıyla DAİŞ çetelerine karşı direnemeyen devletler bile şaşırdı bu duruma. Tüm diğer parçalarda yer alan Kürt halkının hem sınıra akması hem içerde eylem yapmaları hem de dünya halklarının desteği savaşçılara büyük bir moral kaynağı oldu. YPG ve YPJ savaşçıları sadece kendileri için direnip savaşmadılar. Rojava ve kuzey Suriye’de yaşayan DAİŞ’i istemeyen diğer halklarda bu direnişten büyük moral aldı ve bu savaşın direnişin kendisi için olduğunu anladı.”

Agit Kobanê ise şehrin Rojava’nın kalbi durumunda olduğuna dikkat çekerek şehirde yaşayan direnişi “tekrar bir doğuş” olarak nitelendirdi. DAİŞ çetelerine Türkiye’nin verdiği desteğe dikkat çeken Agit, “Türkiye, Gıre Sipi kasabası tarafından DAİŞ çetelerine silah yardımı yapıp, çetelerin Rojava’ya geçişini sağladı. Güç toplayan çeteler Kobanê üzerine üç yönden saldırıya geçtiler. Şehrin içinde çok büyük bir direniş ve savaş oldu. Herkes Kobanê düştü düşecek sanıyordu. Ama Kobanê direnişle düşmedi. Şehirde kırılan DAİŞ çetelerine daha sonra köy hatlarında operasyonlar düzenlendi. Hem şehir savaşıyla hem de sonrasında başlatılan operasyonlarla DAİŞ çetelerinin geriletilmesi hatta kırılma süreci başladı. Kobanê’de yenilen çetelerin kırılma süreci böylece devam etti ve sonrasında Minbic’in özgürlüğüne kadar gitti” diye konuşan Agit “tüm bunlardaki en önemli pay direnişi gerçekleştiren şehitlerdir. Kobanê şehitlerin kanıyla özgürleşti. Kobanê şehitler kentidir. Kobanê’de tüm diğer parça Kürtlerinin ve başka ezilen halkların çocuklarının kanı var. Kobanê düşmesin diye diğer parça halkımızın gösterdiği çaba çok önemliydi. Bu direnişin sonrasında Rojava’da yaşayan diğer halklarda özgürlüğüne kavuştu DAİŞ zulmünden kurtuldu.

Savaş sonrasında Kobanê yüzde doksan oranında harabe bir şehre dönüştü ama bu Kobanê’ye direniş kalesi unvanını kazandırdı. Bu direniş Kürt halkının var olduğunu ve yenilmeyeceğini tüm dünyaya gösterdi.” 

...