Kadın için özgürlüğün yegane yolu: Öz savunma

 PAJK Meclis üyesi Şareza Xelat, 25 Kasım Kadına yönelik şiddetle mücadele günü dolayısıyla ANF’ye konuştu. Xelat, özgürlük için mücadele eden tüm kadınları selamladı.

Şareza Xelat, Kadına yönelik şiddetin en eski şiddet biçimi olduğunu söyleyen, ilk kölelik zincirinin kadın şahsında gerçekleştiğini ve kadının köleleştirilmesi ardından toplumun köleleştirildiğini kaydetti. 5 bin yıllık ataerkil zihniyetin, günümüze kadar kendisini koruduğunu, kurumsallaştırdığını ifade eden Xelat, kadına şiddetin her defasında farklı yöntemler ve maskeler ile kendisini dışa vurduğunu söyledi.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET KÖKLÜ BİR TARİHE SAHİP

PAJK olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi ve kadına karşı olan şiddeti çok yönlü olarak ele aldıklarını söyleyen Şareza Xelat, kadına yönelik şiddetin köklü bir tarihe sahip olduğunu ifade etti. Xelat, kadına yönelik şiddetin salt fiziksel şiddet olmadığını belirterek ruhsal, manevi, psikolojik, toplumsal, ekonomik şiddetin de söz konusu olduğunu belirtti.

Xelat, kadınların her gün, her an bu şiddet biçimleri ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyerek, Kadının onuruna, iradesine, duygularına, düşüncelerine dokunulduğunu dile getirdi. Xelat, kadına karşı olan iktidarı ve şiddeti ele alırken sadece cinsiyetçi toplumu, ailedeki, baba-eş ve abi şahsında ele almadıklarına vurgu yaptı. Bunun sadece, aile ve toplumdaki bir boyut olduğunu, madalyonun diğer yüzünde ise şovenist devlet zihniyetinin yattığını belirtti.

KADINLAR CEZAEVLERİNDE ÇEŞİTLİ İŞKENCELERE MARUZ KALIYOR

İktidarın, devletin erkek egemenliği sonucunda ortaya çıktığına söyleyen Şareza Xelat, devletin kendisini bu şekilde de kurumsallaştırdığını söyledi. Xelat, Türkiye zindanlarında binlerce kadının tutsak olduğunu, kadınların zindanlarda çeşitli işkence yöntemleri ile karşı karşıya kaldığına, onur kırıcı, insanlık dışı muamelelere maruz kaldığına dikkat çekti.

Xelat, kadınlara yönelik yoğunca bastırma politikaları uygulandığını, buna karşın dünyadan bir ses çıkmadığını ifade etti. İktidarın, sistemlerin ismi ve yapısının fark etmediğini belirten Xelat, yöntem ve pratik olarak hepsinin aynı olduğunu vurguladı. Xelat, kadınların her şeye rağmen onurları ve özgürlükleri için mücadele etmekten vazgeçmediğini dile getirdi.

KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE ARTIŞ VAR

PAJK Meclis üyesi Şareza Xelat, gün be gün sevgilisi, nişanlısı ve eşi tarafından öldürülen kadınların sayısında artış olduğunu dile getirerek, yaşanan adaletsizliklere dikkat çekti. Xelat, sözlerini şöyle sürdürdü; ‘’Bugün Türkiye mahkemelerinde erkekler tek bir cümle ile serbest bırakılıyor. Mesela, bir tanesi sadece “ben pişmanım“ dese hemen serbest bırakılıyor, cezası azaltılıyor ya da rüşvet karşılığında alınan sahte bir reçete ile hasta olduğu gösteriliyor ve serbest bırakılıyor.  

Bu yöntemlerin hepsine devlet teşvik ediyor ve destekliyor. Örneğin; Türkiye rejiminin müftülere evlendirme yetkisini vermesi neyi ifade ediyor? Bu, Kadınların hiçbir yaşam garantisi ve hukuksal haklarının olmadığını ifade ediyor. Kadının ele alabileceği hiçbir şeyi kalmamış. Türkiye de ise bunun karşılığında her an tecavüz, taciz, şiddet ve aile içi ilişkiler ile karşı karşıya kalıyor. Mesela, Irak‘ta en son yaşanan olay Irak devleti için utanç verici bir olaydır. 21. yüzyılda 9 yaşındaki kız çocukların evlendirilmesini yasa haline getirilmesi nasıl bir zihniyettir? Tüm bunlar adaletsizlik değil de nedir?

İran‘da günlük olarak öldürülen, idam edilen kadınların hepsi ‘namus’  adı altında katlediliyor. Bunların hepsi bölge devletleridir. Dünyanın neresine bakarsak bakalım ister Ortadoğu olsun ister Avrupa’da olsun. Tarihten günümüze kadar kadına karşı olan baskı ve adaletsizlik bir saniye bile durmamıştır.’

Kadın yönelik şiddeti sadece siyasal bir saldırı olarak ele almadıklarının altını çizen Şareza Xelat, kadına yönelik şiddetin esas olarak kültüre, ahlaka ve toplumsal hafızaya karşı olan bir saldırı olduğunu belirtti. Bu durumun Şengal’de çok net bir şekilde ortaya çıktığını, Şengal ’de DAİŞ çetelerinin saldırısında 5 bin kadının savaş ganimeti olarak alındığını hatırlatan Şareza Xelat, kadın cephesinden bakıldığında bu saldırıların her gün arttığına ve daha çok kurumsallaştığına dikkat çekti.

APOCU HAREKET DEVRİM İÇİNDE DEVRİM YAPTI

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününe gelinirken, PKK’nin de 40. Mücadele yılına girdiğini belirten Şareza Xelat, Sakine Cansızlar ile başlayan, Beritanlar ve Zilanlar ile devam eden kadın özgürlük mücadelesi ile APOCU hareketin içinde devrim içinde devrim yaptığını söyledi.

Xelat, 40. yıllık mücadelenin sadece askeri alanda yürütülmediğini, toplumsal alanda da büyük bir mücadele verildiğini belirtti. Xelat, konuşmasına şöyle devam etti; ’’40 yıllık mücadele sadece askeri anlamda yürümedi. Toplumsal anlamda da mücadele var. En önemlisi de budur. Kürt toplumun da, Kürt ailesi ve Kürt erkeğine bir devrim niteliği kazandırdı. Çok büyük değişimlere yol açtı. Bunu toplumsal anlamda ele alırsak; Kürt kadınının bugünü ile 40 yıl öncesini karşılaştırırsak çok büyük farklar var. Yine hem askeri anlamda hem düşünsel anlamda gelişmeler var. Bunlar önemlidir.’

PKK İÇİNDE KADIN MÜCADELESİ

Kadınların PKK içinde her anlamda ortaya koyduğu mücadele ile partileşme ve ordulaşmayı başardığına dikkat çeken Şareza Xelat, kadının özgürlüğe ulaşmasının yegane yolunun kadının öz savunmasını geliştirmesi ve kendi kendini yönetmesinden geçtiğini vurguladı.

Xelat, ‘’Hareketimiz içerisinde kadın her anlamda mücadelesini verdi ve partileşmeyi başardı. Böylece kendi kendisini yönetebildi. Kadın aklıyla kendini yönetebilmek önemlidir. Kendi aklı ile kendisini yönetebilen bir kadın ancak o zaman özgürlüğe ulaşabilir. Başkasının aklı ile yönetilen bir kadın özgürlüğe ulaşamaz, irade sahibi olamaz’‘ diyerek kadın partileşmesinin, PAJK’ın önemine değindi. Xelat, sözlerini şu şekilde sürdürdü; ‘’Kadın partimiz olan PAJK aynı zamanda özgür kadın aklı anlamına geliyor, erkek zihniyetinden kurtulan anlamına geliyor. Hareketimiz Sara Arkadaş öncülüğünde Kürdistan dağlarında ilk tohumlarını atmış oldu. Bugün görüyoruz ki kadın kendisini dünyanın dört bir yanında örgütlüyor, ordulaşmış ve siyasi anlamda söz sahibidir.’’

ORTADOĞU KADIN BİRLİĞİ

Kürt kadını şahsında, özelde Rojava’da gelişen hamlelerde Ortadoğu kadın birliğinin ortaya çıktığını belirten PAJK Meclis üyesi Şareza Xelat, Kürt, Arap, Süryani, Asuri ve diğer kadınların bu temelde özgürlük mücadelesini geliştirdiğini, bunun kadınlar için büyük bir gelişim anlamına geldiğini belirtti. Kadın hareketinden sadece Kürt kadınlarının değil, tüm dünya kadınlarının ilham aldığını söyledi.

Arap, Süryani, Asuri, Türkmen, Êzidî kadınlarının daha önce aile içerisinde nesne olarak ele alındığını ifade eden Şareza Xelat, kadının bugün Ortadoğu’da özne olarak ön plana çıktığını dile getirerek kadınların özgürlük mücadelesinde kendisini örgütleyerek ordulaştığını, bilinçlendiğini ve kendisini eğittiğini kaydetti.

25 KASIM MÜCADELEYİ YÜKSELTME GÜNÜDÜR

Neolitik dönemde tanrıça kültürünün köklerinin Mezopotamya’da kadın toplumunun öncülüğünü yaptığını dile getiren Şareza Xelat, Kürt kadınlarının diğer kadınlar ile ortaklaşarak Mezopotamya topraklarında Kürt kadını şahsında tanrıça kültürünü yaşattığını belirtti.

25 Kasım’ın mücadeleyi yükseltme günü olduğunu söyleyen Xelat, kadınlar olarak her gün mücadeleyi yükseltmek durumunda olduklarını ifade etti. Xelat, konuşmasının devamında şunları belirtti; ‘‘Bizim için sadece bir gün yeterli değildir. Geri geleneksel zihniyetlerin kadına karşı saldırılarını yoğunlaştırdığı böyle bir süreçte mücadelemizi her an yükseltme iddiasında olmamız gerekiyor. Bir kadın tek başına bir şey yapamaz. Bu zihniyete karşı kendisini örgütlememiş, eğitmemiş, öz savunma duygularının farkında olmayan bir kadın mücadele edemez. Bundan kaynaklı tüm kadınlar özgürlüğe ulaşmak için kendisini eğitmek, örgütlemek, öz savunmasını geliştirmek durumunda.

Özelde genç kadınlar şahsında söylemek istiyorum. Çünkü geleceğimizin umutları ve yeni yaşamın müjdeleyicisidirler. Bundan kaynaklı tüm genç kadınlarını özgürlük saflarına çağırıyorum. Kapitalizm içerisinde bir yaşam mümkün olamaz. Kürt kadını şahsında bu onursuzluğu iktidarı kabul etmiyoruz. Özgürlüğümüze ulaşabilmek için var olan sistemden kopmak gerekir. Aksi halde alternatif bir yaşam söz konusu olamaz. İrademize, özgürlüğümüze sahip çıkalım. Tereddütsüz bir şekilde mücadele edelim. Kadında her zaman bir direniş içerisinde olmuştur. Her zaman kendi özüne sahip çıkmış ve günümüzde ise çok büyük bir mücadele içerisine girmiştir. Bu temele de bir kez daha Mirabal Kardeşler şahsında mücadele eden kadınlar kazanacaktır diyorum. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.’’