Kayıp yakınları Mehmet Ertak'ın akıbetini sordu

Kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlenen eylemin 460'ncısı gerçekleştirildi. Bu haftaki eylemde Şırnak'ta 20 Ağustos 1992 yılında gözaltında kaybedilen Mehmet Ertak'ın akıbeti soruldu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla her hafta düzenlen eylemin 460'ncısı gerçekleştirildi. İHD Diyarbakır Şubesi Konferans Salonu'nda düzenlenen eylemde kayıpların fotoğraflarının yanı sıra, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" yazılı pankart açıldı. İHD Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçın, faillerin suçlu olduğu kadar failleri gizli tutanların, suçu ört bas edenlerin de suçlu olduğuna dikkat çekti.

Yalçın, adalet taleplerinden vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. Her yerde ve her zaman adalet taleplerini dile getireceklerini ifade eden Yalçın, "Tahir Elçi dosyasında da hala bir ilerleme yok. Tahir Elçi yıllarca faili meçhul cinayetlerin dosyalarına baktı, ailelerin adalet arayışında yanlarında yer aldı. Şimdi onun da dosyası faili meçhul bir şekilde bekliyor" dedi. Yalçın konuşmasının ardından kayıp Mehmet Ertak'ın abisi Ahmet Ertak'a söz verdi.

Ertak, "Yıllardır her yerde adalet arıyoruz. Failler bilinmesine rağmen hala gizli tutuluyor ve yargı karşısına çıkarılmıyor. Maalesef özellikle faili belli binlerce cinayetin gerçekleştiği bir ülkede yaşıyoruz. Avukat Tahir Elçi kardeşimin durumunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyan ilk avukattı. Çok uğraştı, ilgilendi. Bu cinayetleri işleyenler yargılansın istiyoruz, tek talebimiz bu" ifadesine yer verdi.

MEHMET ERTAK’IN HİKAYESİ

Hasan Yalçın, 1992 yılında Şırnak'ta gözaltına alınarak kaybedilen Mehmet Ertak'ın hikayesini okudu. 32 yaşında dört çocuk babası olan Mehmet Ertak, Şırnak'a bağlı Rezuk Mezrasında yaşar. Şırnak kömür ocağında işçi olarak yaşayan Mehmet, kardeşinin dağa gittiği gerekçesi ile iki gözaltına alınarak işkence görür. 20 Ağustos 1992 tarihinde işten eve dönmek üzere iken 3 akrabasının da içinde olduğu araç durdurulur ve Mehmet polisler tarafından gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü'ne götürülür. Hikayenin devamını Hasan şu sözlerle anlattı:

 "Mehmet gözaltına alındıktan bir gün sonra kendisiyle aynı hücrede gözaltında tutulan yakınları Abdullah Ertuğrul serbest bırakıldı. Abdullah Mehmet ile aynı yerde gözaltına olduğunu aileye söyledi. Baba İsmail Ertak oğlundan haber alabilmek için savcılığa başvurdu, tanıklar gördüklerini savcıya anlattı. 10 Eylül 1992 tarihinde İsmail Ertak valiliğe de başvuru yaptı. Vali sonrasında tanıkların birini sorguya aldı ve tanığın ifadesi üzerine polislerle ile görüştü fakat polisler Mehmet Ertak'ın gözaltına alınmadığını söyledi. Olay Şırnak Milletvekili Orhan Doğan tarafından soru önergeleri ile meclise taşındı. Dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin soru önergesine Mehmet'in gözaltına alınmadığı cevabını verdi. Ailenin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı.

 Şırnak Emniyet Müdürlüğü emrinde 'sorgu elemanı' olarak çalışan Jitem personeli Murat İpek, 1997 yılında yaptığı itiraflarında Mehmet Ertak'ı Şırnak Emniyet Müdür Necati Altuntaş, Terörler Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan'ın emriyle öldürüp, gömdüklerini ve bunları Şırnak Valisi Ünal Erkan'ın bilgisi dahilinde yaptıklarını söyledi. İç hukukta sonuç alınamayan dosya, avukat Tahir Elçi tarafından 1 Ekim 1992 yışında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşındı. AİHM, 9 Mayıs 2000 tarihinde Mehmet Ertak'ın gözaltında ölümünden ve bedeninin kaybedilmesinden hükümetin sorumlu olduğu ve buna devletin neden olduğu sonucuna vararak Türkiye'yi oy birliği ile mahkum etti" ifadeleri yer aldı.

 Hikayenin okunmasının ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.