Kayıp yakınları Yüce ve Tekin için buluştu

İHD ve kayıp yakınları, Türk devleti tarafından katledilen Ramazan Yüce ve Ahmet Tekin için buluştu.

İnsanları Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemlerini Amed ve Êlih’te sürdürdü.

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, Amed’deki eylemini 750’nci haftasında Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde sürdürdü. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının bulunduğu pankartın taşındığı eyleme, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Amed Şubeler Platformu üyeleri de destek verdi. Bu haftaki eylemde Amed’in Farqîn ilçesinde 29 Haziran 1992 tarihinde katledilen ve faili meçhul bırakılan Ramazan Yüce’nin failleri soruldu.
Eylemde konuşan İHD Amed Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, Licê’de 14 yaşındaki Y.D.’ye işkence soruşturmasında tutuklanan 3 polisin tahliye edilmesine tepki göstererek, “Sistematik şiddete karşı örgütlü bir şekilde bütün hak ve demokratik örgütleriyle bir arada mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, Ramazan Yüce’nin hikayesini paylaştı. Akdeniz, Amed’in Farqîn ilçesinde ikamet eden ve 7 çocuğu olan Yüce’nin Silvan Yatılı Bölge Okulu’nda (YİBO) hizmetli kadrosunda görev yaptığını ve 1980 darbesinden sonra gözaltına alınarak, ağır işkenceye maruz bırakıldığını belirtti. Daha sonra serbest bırakılan Yüce’nin defalarca gözaltına alındığını kaydeden Akdeniz, şöyle devam etti: “1991-1997 yılları arasında Silvan ilçesinde yoğun bir faili meçhul cinayetler dönemi yaşanıyordu. Hizbullah, o dönemde devletin sınırsız desteğini arkasına alarak özellikle ilçe merkezde sivil halka yönelik yüzlerce faili meçhul cinayete karışır. Bu cinayetlere kurban gidenlerden biri de Ramazan Yüce olur.

 Yüce’nin büyük kızı da o dönem Hizbullah saldırısı sonucu ağır yaralanarak, kurtulur. Aile o dönmede sürekli baskı ve tehdit altında olur. 29 Haziran 1992 tarihinde Ramazan Yüce dışardan liseyi bitirme sınavı için Diyarbakır’a gider. O sabah eşine ‘Gidiyorum, ama kötü rüyalar gördüm, bana bir şey olursa nişanlı olan kızımı evlendirin’ der. Diyarbakır’dan Silvan’a gelmek üzereyken kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce Lalebey Sokak’ta arkadan silahlı saldırıya uğrar ve Yüce orada hayatını kaybeder. Cenazesi Silvan ilçe merkezine kaldırılarak defnedilir. Taziyenin yoğun kalabalık geçmesinden dolayı, yine o dönemin karanlık güçleri tarafından cenaze törenine saldırı gerçekleştirilir. Olay o tarihten günümüze faili meçhul olarak kayıtlara geçer. Bir kez daha burada gerçeklerin ortaya çıkarılması ve sorumluların tespit edilip yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını istiyoruz. Bundan tam 31 yıl önce bu kentin dar sokaklarından birinde katledilen Ramazan Yüce için adalet istiyoruz.”


ÊLIH
Êlih’te de İHD'liler ve kayıp yakınları, eylemlerinin 586'ncı haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Şubesi ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) yöneticileri katıldı.

 Bu hafta Amed'in Licê ilçesinde Mayıs 1994’te İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı askerlerin yol kontrolü sırasında gözaltına aldığı ve bir daha kendisinden haber alınamayan Ahmet Tekin’in akıbeti soruldu. Amed’den Licê’ye giden ve içerisinde Tekin’in bulunduğu minibüsün Sarnığ köyü civarında yol kontrolü yapan Türk askerleri tarafından durdurulduğunu hatırlatan Yıldız, askerlerin araç sürücüsüne ve yolculara “Siz gidin, Ahmet bizim misafirimizdir” diyerek, Tekin’i gözaltına aldığını belirtti. O günden sonra Tekin’den haber alamayan ailenin, Lice Savcılığı’na başvurduğunu ifade eden Yıldız, görevsizlik kararı verilen dosyanın Diyarbakır 7'nci Kolordu Komutanlığı'na gönderildiğini söyledi.

 Kardeşi Bedri Tekin’in o dönem yaşadıklarını derneklerine başvurarak aktardığını belirten Yıldız, Tekin’in anlatımlarını şöyle paylaştı: “Abim gözaltına alındıktan sonra onu Lice Jandarma Komutanlığı’nda gören görgü tanıkları var. Annem de ağabeyimin durumunu sormak için gittiği komutanlıkta Ahmet’i gözleri bağlı bir şekilde askerlerin arasında sorguya götürülürken görmüş. Bu sırada annem bağırarak, ağlamaya başlıyor. Annem feryat edince, adının Şahabettin olduğunu sandığımız yüzbaşı annemi darp etti. Annemin gözü aldığı darbeler sonucu şişip morarmıştı. Ancak tüm girişimlerimiz sonuçsuz kaldı. Abimden o tarihten itibaren bir daha haber alamadık.”