Koronavirüsün sebebi kapitalist sistemdir

Hevsel Koruma Platformu üyeleri, binlerce kişinin hayatını kaybettiği koronavirüsün asıl sebebinin kapitalist sistem ve onun talan-tahribat politikası olduğunu söyledi.

Tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Hevsel Koruma Platformu aktivisti Güner Yanlıç ve Hevsel Koruma Platformu Sözcüsü Vahap Işıklı, koronavirüs salgının sebeplerine ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu. Koronavirüsünün yaklaşık 4 aydır tüm dünyanın gündeminde olduğunu söyleyen Güner Yanlıç, koronavirüs, SARS ve veba gibi salgınların asıl sebeplerinin kapitalist sistem ve talan ile tahribat politikası olduğuna dikkat çekti.

Virüsün yayılmasından dolayı insanların suçlandığını hatırlatan Yanlıç, "Virüsün bu kadar yayılmasının sebebi her şeyi metalaştıran kapitalist sistem ve bu sistemin talan-tahribat politikalarıdır. Bu salgın yaşanan krizin belgesi olarak karşımıza çıkıyor. Kapitalist sistem daha önceki krizlerini fırsata çevirdi, sermayedar gruplar da bu krizlerden güçlü bir şekilde çıktı" diye konuştu.

Türkiye'de yaşanan krizin de talan politikalarından kaynaklandığına dikkat çeken Yanlıç, Burdur'da bulunan Salda gölünün bu süreçte korunması gerekirken talana açıldığını vurguladı. AKP hükümeti tarafından çıkarılan yasalarla talan yolunun açıldığını ifade eden Yanlıç, maden, turizm, park ve diğer alanların korunması gerektiğini vurguladı.

Kapitalist sistem olduğu sürece salgın hastalıkların olacağını kaydeden Yanlış konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Salgın hastalıkların en büyüğü kapitalist sistemdir. Kapitalizm sona ermeyene kadar demokratik, ekolojik bir yaşam inşa edilemez. Ne yazık ki korona SARS ve veba gibi salgın hastalıklarla tekrar karşılaşmamız mümkün. Bu hastalıklar yaşamımızın bir parçası gibi olacaktır."

SİSTEM KRİZ YAŞIYOR

Her salgın hastalıktan sonra yeni bir evreye geçildiğini belirten Hevsel Koruma Platformu Sözcüsü Vahap Işıklı, korona salgınından sonra hiçbir şeyin eskisi olamayacağını söyledi. Bu süreçte başta ekolojik ve kadın hareketleri başta olmak üzere sisteme karşı olan tüm yapıların bir araya gelerek topluma ne kazandıracaklarını düşünmesi gerektiğini ifade eden Işıklı, "Eski düşüncelerle yeni bir dünya inşa edemeyiz. Bu gerçeklik göz önündedir. Bugüne kadar okuduğumuz kitaplar da yaşadığımız durumu anlatmaya yetmiyor. Sistem bir kriz yaşıyor ama bu krizden sonra neler olacak diye düşünmemiz lazım" şeklinde konuştu.

Koronavirüsünün ilk salgın olmadığına dikkat çeken Işıklı, Çernobil felaketini hatırlattı. Birkaç ay önce Türkiye ve Ortadoğu'da yaşanan depremlerden bahsettiklerini söyleyen Işıklı devamla şunları belirtti: "Şimdi de koronavirüsünden bahsediyoruz. Bu süreçten önce de savaşlar vardı. Bütün bunlar sistemin yarattığı krizlerdir. Bu noktada ekolojik hareketler olarak çözüm için öncülük etmemiz gerekiyor. En önemlisi de sisteme karşı olan hareketlerin bir araya gelmesidir. Çünkü hepimizin doğası birdir. Örneğin kapitalist sistem erkek aklı ile doğaya saldırırken, kadına karşı da şiddeti geliştiriyor. Bu yüzden 3. yol seçeneği ile bir araya gelebileceğimiz birçok nokta var."

HER SALGINDAN SONRA KITLIKTAN BAHSEDİLİYOR

Her salgından sonra kıtlıktan bahsedildiğini sözlerine ekleyen Işıklı, sisteme karşı hareketlerin, toplumun ve insanların kültürümüze nasıl döneriz arayışı içinde olması gerektiğini kaydetti. Ziraat Mühendisleri Odası'nın (TMMOB) 'Eğer tedbir alınmazsa yaz aylarında kıtlık başlar' açıklamasını hatırlatan Işıklı, "Bu yüzden doğaya dönmemiz gerekiyor. Fakat koronavirüs salgını Türkiye'de başladığı zaman sit alanları imara açıldı.

Örneğin Elbistan Termik santrali, Salda Gölü, yine Kaz dağlarında altın araması devam ediyor. Artvin Cerattepe'de de madenden bahsediliyor. Sistem bu krizi fırsata çevirmek istiyor. Halka evinizden çıkmayın çağrısında bulunuyorlar ama diğer taraftan bazı şeyleri meşrulaştırmak istiyorlar. Kendilerine fırsat yaratıp talanı politikalarını geliştiriyorlar. Bu yüzden yeni bir yaşam için özümüze dönmeliyiz ve daha fazla çalışmalıyız" diyerek konuşmasını sonlandırdı.