Türk Devleti Rojava’da gazetecileri planlı şekilde hedef alıyor

Türk devletinin Rojava’da gazetecilere yönelik saldırıları, Rojava Kalıcı Halklar Mahkemesi’ne taşındı. Gazeteci Chris den Hond, Türk devletinin gazetecileri bilinçli bir şekilde hedef aldığını belirterek, “Bu saldırılar sistematik ve kasıtlı” dedi.

ROJAVA HALKLAR MAHKEMESİ

Brüksel Özgür Üniversitesi’nde devam eden Türk devletinin suçlarının yargılandığı Rojava kalıcı Halklar Mahkemesi, 2’nci gününde. 

Mahkemenin öğleden sonraki duruşmalarında, gazetecilere yönelik suçlar ele alındı. Uzun yıllar Rojava'da çalışma yapan Belçikalı Gazeteci Chris den Hond, Türk devletinin Rojava’da gazetecileri sistematik olarak hedef aldığını dile getirdi. Alman Terapist Jakob Rin ise, Tişrîn Barajı'nda sivillere yönelik saldırıları anlattı. 

‘SALDIRILARDAN DOLAYI ROJAVA’DA HABER YAPMAK ÇOK ZOR’

Savcı grubunun talebi üzerine Rojava’da gazetecilik yapan Belçikalı Chris Den Hond, video aracılığıyla mahkemeye tanıklıklarını anlatan bir mesaj gönderdi. Chris Den Hond mesajında, haber takibi için 2017 yılından günümüze kadar birçok defa Rojava’ya gittiğini ve şu anda da Rojava’da olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “2017 yılından beri hemen hemen her yıl haber takibi için Rojava’ya gittim. Şu anda da oradayım. Rojava’da haber takibi yapmak, buradan dünyaya bilgi aktarmak gerçekten de çok zor. Çünkü her gün insansız hava uçakları tarafından hedef alınıyorsun. Bu da işini yapamıyorsun anlamına geliyor. Bu saldırılarda birçok gazeteci arkadaşımız hedef alınarak katledildi. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî, Kobanê olmak üzere birçok yerde saldırılar gerçekleşti. Şimdiye kadar Delîl Egîd, Îhsan Abdullah, Mihemed Cerah, Zozan, Mihemed Reşo olmak üzere birçok gazeteci katledildi, çok sayıda gazeteci de yaralandı.” 

‘DÜNYA GAZETECİLERİN KATLEDİLMESİNE SESSİZ’

Den Hond, gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in hedef alınmasına ilişkin de, “En son Kobanê’nin güneyinde bulunan Tişrîn Barajı etrafında gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, Türk devleti tarafından bilinçli ve planlı olarak hedef alınarak katledildi. Maalesef uluslararası kamuoyu ve kuruluşlar sessiz kaldı. Dünya devletleri, NATO ortağı olan Türkiye ye karşı sessizler “ diyerek tepki gösterdi.  

‘TÜRK DEVLETİ KÜRTLERİ HEDEF ALIYOR’

Zoom uygulaması aracılığıyla mahkemeye tanıklık yapan Araştırmacı Gazeteci Hoşeng Hesen ise, 20. yüzyılda Kürtlerin Baas rejimi tarafından baskı altında olduğunu belirterek, "Kürtler, tarih boyunca Baas rejimi tarafından baskı yaşadı. Onun için Suriye’deki Kürtlerin iki ismi var. Biri Kürtçe isim, diğeri de rejim kayıtlarındaki Arapça isim. Suriye genelinde 250 bin Kürt, kimliksiz yaşadı. Bu durum hala devam ediyor” dedi.
Hesen konuşmasının devamında şunlara vurgu yaptı: “ 8 Aralık’ta Baas rejimi yıkılmasına rağmen Kürtler üzerindeki baskı devam ediyor. Kürt illerinde savaş ve çatışma sürüyor. Bu çatışmaları yürüten ise Türk devletidir. Bunu İslami gruplar aracılığıyla yapıyor. Amaç, yeni oluşacak iktidarda Kürtleri dışarıda tutmak. Bunun için her gün saldırılar yaparak, Kürtleri baskı altında tutuyor. Özellikle bir süredir Tişrîn Barajına yönelik saldırılar yapılıyor. Şimdiye kadar 40 kişi hayatını kaybetti. 150 kişi de yaralandı. Türk devletinin hedefi, Kürtleri Suriye genelinde statü sahibi olmamasıdır.”

‘TÜRK DEVLETİ TİŞRÎN’DE İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR’

Fizik Terapisti Alman Jakob Rin de Tişrîn Barajı'ndaki gözlemlerini mahkeme duruşmasına Zoom üzeri katılarak anlattı. Rin, kendisinin terapist olduğunu ve çatışmaların çıkmasıyla birlikte mülteci kaplarında sağlık hizmeti sunduğunu söyledi.

Ocak ayı ortalarına doğru Tişrîn Barajı'na yönelik saldırılarının artmasıyla birlikte sivil halkın nöbet tutmaya başladığını dile getiren Rin, şunları söyledi: "Tişrîn Barajı bölge halkı için hayati bir önem taşıyor. Çünkü orada elektrik, su ve enerji üretiliyor. Yine barajın yıkılması demek yüz binlerce insanın yerinden olması anlamına geliyor. Bundan dolayı halk orada nöbet tutarak, saldırıları engellemeye çalışıyor. Ben de 17 Ocak tarihinde konvoya katılarak baraja gittim. Amacım orada yaşananları sosyal medya üzeri İngilizce haber duyurmaktı. Ertesi günün sabahı biz barajdaydık. Halk halay çekiyor ve nöbetteydi. Ben de bazı malzemeleri almak için arabaya gittim. Ben kameramı almaya çalışırken bombalama sesi geldi. Arkamda, birkaç metre geride bir araba bombalandı. Çekim için telefonumu açmaya çalışırken aniden kendimi yerde buldum. Yakınımda bir saldırı daha oldu. Telefonum başka yere fırladı. Baktım başımdan kanlar akıyor. Bir gözümde, kolumda ve sırtımda şarapnel parçaları vardı. Yaralılar için yolda olan ambulans da benzer saldırıya uğradı. Bundan dolayı iki gün gecikmeli hastaneye kaldırıldım. Türk devleti şu anda Tişrîn’de insanlık suçu işliyor.”

Jakob Rin'in telefonla kayıt altına aldığı saldırı görüntüleri mahkemede gösterilerek, delil olarak kayda geçirildi.