Paris’ten Cilo’ya

Brûsk Amed, Paris’ten Kürdistan dağlarına başladığı özgürlük yolculuğunu, Cilo’da bir gerilla komutanı olarak şehadetle tamamladı.

Brûsk Amed, Mart’ta 2015’te Kürdistan Özgürlük Mücadelesi saflarına katılarak arayışlarını berraklaştırdı. 

Burada kendini yeniden var etmenin emeğine koyuldu. Dağları arşınladı, yaşamın yeni tanımlarını buldu, peşinden koştu. Cilo dağlarında komutanlık yaptı yoldaşlarına, öğrendiklerini onlara aktardı. Daha önce hiç görmediği kahramanların izinden gitmeyi kendine esas aldı. Bu temelde yaşadı, yoğunlaştı, bu temelde savaştı ve bu uğurda canını adadı.

Şehadetinden bir yıl önce (2020) Paris Katliamı şehitlerini anarak, şunları kaleme almıştı: Daha önce Sara arkadaşı hiç görmedim ve tanımıyordum. Kendisinin kaleme aldığı “Hep Kavgaydı Yaşamım” kitabını okudum. Bunun dışında örgüt içerisinde hem arkadaşların Sara arkadaşı anlatmasıyla hem de Sara arkadaşın yaşamına dair görüntüleri izleyerek Sara arkadaşı biraz da olsa tanıdım.Sara arkadaş partinin kuruluşunda yer alan ilk kadın arkadaştır. Benim tanıdığım kadarıyla Sara arkadaş yaşamdaki kararlı duruşu, cesareti ve mücadeleci kişiliği en çok öne çıkan özelliklerindendi. Yaşama olan bağlılığı, dürüst ve samimi yoldaşlığı, onun yaşam tarzı ve devrime olan inancı bize mücadele içerisinde öncülük eden tarzlardan olmuştur. Onun mücadele tarzı, Kadın Özgürlük Hareketi mücadelesine yön vermesi ve gerçekten bir kadın olarak yaşamda karşısına çıkan zorlukların üzerine nasıl gitmesi gerektiğini, kararlı adımlarla ispatlamıştır bizlere. Apocu ruhu kendinde somutlaştıran, özgürlük mücadelemizin rehberlerindendi. Parti içerisindeki yaşamı boyunca bütün çalışmalara büyük coşku ve moral ile aktif katılması, hem çalışmalarda olsun hem de yaşamda olsun her zaman öncülük rolünü üstlenmesi bizi de arkasından bir takipçi yapıyor.

2013 yılının Ocak ayında Fransa’nın Paris kentinde Sara, Ronahî ve Rojbîn arkadaşlar faşist-işgalci güçlerin komplosu sonucu şehit düşürülmüşlerdir.

Bizler onların anılarına bağlılığın gereği olarak, onların bize devrettiği özgürlük mücadelesi mirasını; doğru, güçlü ve kararlı bir mücadele ile devam ettirip, onların hayal ettiği özgür yaşamı yaratıp Önderliğin özgürlüğünü gerçekleştirmekle görevliyiz. Doğru, güçlü, kararlı bir mücadele yürütmek için de Sara, Ronahî ve Rojbîn arkadaşlar ve diğer birçok şehit arkadaşların yaşam duruşlarını, yoldaşlık ve Önderlik felsefesine olan bağlılıklarını, devrime olan inançlarını, mücadele çizgilerindeki kararlı yürüyüşlerini, mücadeleci kişiliklerini kendimize esas almalıyız. Bu temelde zafer kişiliğini yaratıp şehitlerin anılarına bağlı kalabiliriz.