Yazılı açıklama yapan PKK Gençlik Komitesi, 19 Temmuz'da Kotol bölgesinde İran güçlerinin kurduğu pusu sonucu Komalên Ciwan üyesi Hogir Botan ile gerillalar Renas Civyan ve Berxwedan Goyi’yi andı.
PKK Gençlik Komitesi'nin Şehit Hogir Botan için yayımladığı açıklamada şunlar belirtildi:
"Kürdistan Apocu gençlik hareketi olarak, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlama ve Kürdistan’ı özgürleştirme mücadelemizde her anı direniş, mücadele ve büyük bedeller ile özgürlüğe doğru yürürken büyük bedeller ve kahramanlıklar vererek her geçen gün özgürlüğe bir adım daha yaklaşmaktayız. Apocu ruhun taşıyıcısı, özü olan gerilla şahsında destanlar yazılmakta, tarih zirveleşen direnişleri nakşetmekte ve özgürlük yürüyüşümüz tüm dünya gençliğine, tüm insanlığa ulaşarak özgür bir yaşamın mümkün olduğunun umudunu yaratmaktadır.
Şehadetleri açıklanan Komalên Ciwan üyesi Şehit Hogir Botan ile Renas ve Berxwedan yoldaşlarımız da, zirveleşen özgürlük mücadelemizin öncüsü olmayı başarmış, özlü yaşamın temsilcisi olmuşlardır.
Özgürlük mücadelesine katıldığı ilk günden şehadete ulaştığı güne dek, özgür Önderlik ve Özgür Kürdistan mücadelesini veren Hogir Botan yoldaş gerillanın, PKK’nin militanca özü olan yaşamın öncüsü olmayı savaşçı kimliği ve duruşuyla ispatlamış ve özlü yaşamın temsilcisi olmayı başarmıştır. Kahraman şehitlerimizin vasiyetlerine sahip çıkmış, sözün bittiği yerde, pratiğiyle fedai duruşu göstererek Binevşler'in, Bişengler'in ve Vejinler'in ardılı olmayı başarmıştır.
Başta değerli yurtsever ailemiz olmak üzere, mücadeleleriyle onur duyduğumuz böylesi kıymetli ve yiğit evlatları yetiştiren başta direnişçi Cizre halkına ve tüm Kürdistan halkımıza, gençlere ve kadınlara baş sağlığı diliyor ve mücadelelerini zaferle taçlandıracağımızın sözünü veriyoruz.
'SAVAŞÇI VE YURTSEVER KİMLİĞİNİ ZİRVEYE TAŞIDI'
Direnişe, serhildanlara, yurtseverliğin abidesi olmayı başaran Cizira Botan’ın asi, mütevazı ve özlü evladı olan Hogır Botan yoldaşımız, 1994 yılında Cizira Botan’ın Giraxin Köyünde dünyaya gelir. Cizira Botan, Kürdistani özellikleriyle, toprağa olan bağlılığı ve ana tanrıça kültüründen günümüze yabancılaşmayı kabul etmeyen ve hep yeni, hep doğal, hep direnişçi kalan bu topraklarda dünyaya gelen Hogir Botan yoldaş bir savaşçı ve direnişçi olarak çocukluk yıllarına adım atar. Çocuklukta başlar özgürlük mücadelesi ve çocuklukta başlar serhildanlara öncülük etmesi. Yurtsever ve geniş ailede şehitlerin olması da doğal bir eylemciliği yaratmıştır kendisinde.
Düşmanın '90’lı yıllardaki saldırıları, köy yakmaları ve ekonomik saldırılarıyla yönünü Türkiye metropollerine verir. Daha o zamanlar çocuk yaşta olan Hogir Botan yoldaş sistemin faşist ve soykırımcı okuluna devam ederken kendi topraklarından kopmayı, kendi topraklarından uzaklaşmayı kendisi için kabul etmez ve Türkiye metropollerine göç ettikleri bu süreci 'benim için bir şok yaşama durumuydu! Dil farklı, kültürler farklı ve erimekten korktum' diye anlatmaktadır. Büyük bir saldırı ile yüz yüze olmasına ve daha çocuk yaşta asimilasyon merkezlerinden geçmesine rağmen Kürdistani tüm yönlerini korur ve özlü olma savaşını verir. Kısa bir süre sonra ailesiyle Dilok'a göç ederler. Hogir Botan yoldaş Dilok'a geçtikleri süreci de 'her ne olursa olsun Kürdistan'a gitmiştik ve bu da iyiydi’ diye anlatmaktaydı.
Nasıl ki her ağaç kendi toprağı üzerinde yeşeriyorsa, Kürdistan’da direniş çizgisi ve toprak aşkıyla büyüyen herkes için de Kürdistan 'xwebun olma, özüyle buluşma’ anlamına gelmektedir.
ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜNE İLK ADIMI ATAR
Daha sonra Ankara Gazi Üniversitesi'nde öğrencilik yılları başlayan Hogir Botan yoldaş, yurtsever gençlik dergilerini okumaya başlar ve yurtsever gençlik çalışmalarını tanımaya başlamasıyla özgürlük yürüyüşüne ilk adımlarını atmaya başlar. Önder Apo nasıl ki ADYÖD ile beraber çalışmalara başlamış ve mücadeleyi bir doğuş ile gerçekleştirdiyse, Heval Hogır Botan yoldaş da üniversite gençlik çalışmalarına başladığında ilk heyecanını, ilk adımlarını, ilk çelişkilerini yaşar ve özgürlüğün tadına varma istemiyle dolup taşar. Süreç ile beraber, faşist soykırımcı Türk devletinin katliamları ve en ahlaksız yöntemlerle Kürdistan ve Kürt halkına yönelimlerinin yoğunlaştığı bir süreç yaşanmaktadır. Suruç ve Ankara katliamları aynı dönemde yaşanıyor ve birebir Ankara katliamına tanıklık edenlerden oluyor Heval Hogir. ‘Keşke ben onların yerinde olsaydım, ben şehit düşseydim ama o acılar ile yüz yüze kalmasaydım’ demektedir.
Yoldaşlığa, maneviyata toplum ve halk sevgisinin tohumları meyvesini vermiştir ve artık o bütün ‘ben’lerden arınmış, toplumsallığın değerini yaratmıştır kendisinde. Yine aynı süreçte akın akın binlerce Kürt ve sosyalist, devrimci gencin yüzünü ve yönünü özgür alanlara, öz yönetim direnişine vermesi kendisini etkilemektedir. Varto'da Ekin Wan arkadaşın şehit düşürülmesi ve cenazesine yapılan işkence, Şirnex’te Hacı Lokman Birlik yoldaşın vahşice bir yöntem ile şehit edilmesi kendisini derinden etkilemekte ve 'hiçbir zaman yapılan o vahşet aklımdan gitmiyor’ sözcükleri ile intikâmı kuşanmış ve Kürdistan topraklarının en kıymetli, en güzel çocuklarına yapılan vahşeti katılım gerekçesi yaparak, yönünü Önder Apo hakikatine çevirmiştir. Katılımını 'böylesi bir süreçte netleşiyorsun, öğrenci de olsan, işçi de işsiz de sıradan bir insan da olsan bu görüntüler etkiliyor’ demekte ve gerillaya katılım sürecini dile getirmektedir. Saldırılara cevap olabilmek için, büyük adımlar atabilmek için, faşizmin işgaline karşı direnişte yer almak için özgürlükten anlamlı bir yol yoktu, savaşmaktan ve savaş mevzilerinde yer almaktan daha anlamlı bir tercih de yoktu. Kürdistan gerçekliğinde bıçağın kemiği delip geçtiği ve artık katılmanın bir tercih değil bir zorunluluk olduğu dönemde hiçbir söze gerek duymadan uygulamanın adı olmuştur Heval Hogir Botan.
Farklı alanlarda, gençlik çalışmalarıyla mücadele yıllarına adım atmakta ve her defasında düşman saldırılarına hedef olmaktadır. İliklerine kadar düşmana karşı yaşamış olduğu kin ve öfkesi her geçen gün büyümektedir. Örgütlediği, eğittiği ve kattığı gençler ile düşman sistemine en büyük darbeyi vurmakta ve örgütlü, eylemsel kılınmış gençlik öncülüğü ile zaferin kesinleşeceğine olan inancını hep diri tutmaktadır. Şehit Ali Çiçek akademisi görmekte ve bu eğitimle beraber Kızıl Yıldızların direnişçiliğinin meşalesini büyütme ve tüm Kürdistan gençliğine taşırma ruhuyla gittiği her alana Apocu ruhu götürmektedir. 2016 sürecinde düşman saldırıları sonucunda tutuklanmakta ve 2 yıla yakın zindanda kalmaktadır. Zindan sürecini 'partiyi tanıma, derinleşme ve düşman gerçekliği karşısında her yönüyle kendini örgütleme’ olarak ele almakta ve zindandan çıktıktan kısa bir süre çalışmalarda kaldıktan sonra yüzünü yoldaşlığın meskeni, hakikatin ve özlü yaşam alanlarına, özgür dağlara verir.
Gençliğin bitmek bilmeyen dinamizm ve arayışçı kimliği ve gerçekliği ile hakiki buluşmayı sağlayarak Apocu ideoloji, Apocu ruh ile kendisini yeniden yarattı. Apocu militanlık meziyetlerini ve özgür yaşam ilkelerini bir yaşam tarzına dönüştürerek yiğit bir devrimci haline geldi.
APOCU RUHUN SEMBOLÜ
Büyük bir moral ve heyecan ile geldiği dağlarda kısa bir sürede dağların asil ve asi dağlısı olur. Dağlarda doğmuş, dağlarda büyümüş gibi gerillacılığı bağrında taşır, gerillanın özünü mütevazı kişiliğini kuşanır tüm hücrelerinde.
Binevşler'den, Mehmet Tunç'lardan devralınan Apocu ruhun sembolü olmayı başarmıştır. Demokratik modernite gerillacılığını, yeni dönem taktiklerini ve uzman tim savaş tarzını başarıyla uygulamak için hesapsızca kendisini adayarak mücadeleye kendisini hazır hale getirir. Büyük bir aşkla yürüdüğü Kürdistan dağlarında, Garê, Kandil ve Bakur’a kadar soluksuzca yürütmüş olduğu mücadelesinde Ali Çiçek'lerden aldığı özgürlük bayrağının en büyük mirasçı olarak kendini ele aldı ve öncülük görevlerinden taviz vermeyen bir özgürlük yürüyüşçüsü oldu. Mevzilerde irade savaşı veren, gökyüzünde, yeryüzünde düşmanın kâbusu olan bir gerilladır artık. Savaş tünellerinde, mevzilerinde büyük bir emeğin sahibi olur ve her bir mevzinin, her bir tünelin gerillaya bir nefes, düşmana mezar olduğu bilinciyle hareket ederek Önderliğe yoldaş olma mücadelesini verir.
'EN GÜZEL İNSANLAR YÖNÜNÜ DAĞLARA VERİR...'
Heval Hogir Botan, özgürlük yürüyüşünde ilerledikçe tekrardan Bakur’a dönme, düşman ile en yakın mevzide savaşma hayallerine yaklaşıyor. 'Bu sınırlara yaklaşma bana büyük bir moral veriyor ve şimdi hayallerim gerçekleşiyor, bu alanlarda binlerce şehidin emeği var, bu alanlar bizim geleneğimiz, mirasımızdır. Bu gidiş zafer için olacaktır, bu gidiş doğru bir sonuç almak için olacaktır. Şimdiye kadar örgütün yükünü hafifletmek, şehitlere cevap olmak için bir imkân bekledim ve şimdi hem bu zemin yaratıldı hem de bu imkân oluştu. Hedefim de Önder Apo’ya layık bir militan olmak, zafere ulaşan bir militan olmak istiyorum. Gidişim de bu amaçla olacaktır. Şimdiden söylüyorum çalışmalarımız zafer ile sonuçlanacak’ demektedir.
Özgürlük yürüyüşü boyunca hiçbir engeli tanımamış, düşmanın tüm savaş politikalarını bertaraf ederek, Önder Apo yaşam tarzını gittiği her alanda bir havari gibi taşıyıcı olarak karşılaştığı her kişide büyük bir etki ve iz bırakmıştır. Ne sözcüklere sığdırılan anlam yetebilir şehidi anlatmaya ne de kitaplar, filmler ve şiirler. Biz ardıllarına düşen söz değil; bizlere bırakmış oldukları vasiyeti, Heval Hogir Botan’ın da temel hedefi olan zaferi gerçekleştirmek ile olacaktır.
Önderliğe yaklaşımını değerlendirdiği bir yazıda, 'Önderliğin yaratmış olduğu gerçeklik; faşizmin yaratmış olduğu karanlığa karşı tüm halklar ve toplumlar için aydınlık oluyor, saldırılara karşı direniş gücü, çözümsüzlük ve umutsuzluğa karşı umut, inanç, kurtuluş ve özgürlük olmaktadır. Önderliği doğru anlayan, doğru yaşayan çözüm gücü olur, iradeleşir ve fedai adayı olur. Şimdiye kadar Önder Apo’yu doğru anlamak ve uygulamak için hep çabaladım. Eksik ve yetersiz kaldım. Bu yüzden öz eleştiri pozisyonundayım. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne kavuşması, Kürdistan’ın özgürleşmesi için büyük bir çabanın içinde olacağım. Önder Apo’yu anlamak ve kahraman şehitlerimizi anlamak için yollarında kadın kurtuluş ideolojisi ve şehitler gerçekliğinde bir yürüyüşü esas alacağım' demişti ve sözün sahibi uygulayıcısı olan Hogir Yoldaş, Önder Apo hakikatini en iyi içselleştiren, yaşayan ve doğru yoldaş olan kahramanlardan olmuştur.
'İNTİKÂM VE ÖZGÜRLÜKTÜR ŞEHİDE CEVAP OLMANIN ADI!'
Kelareş alanında büyük bir öncülük ile görev yürüten Hogir Botan yoldaşımız, burada tüm yoğunlaşma ve arayışlarını pratikleştirdi. Özellikle Bakurê Kürdistan devrimi ve gençliği örgütlemede büyük bir rol oynadı. Şehadete ulaştığı son ana kadar halkımızın özgürlük mücadelesine kendisini adayan Hogir Botan yoldaşımız, fedaice katılımı, güçlü, sade, mütevazı, Kürdistani ve özlü kişiliği ve özellikleri ve güçlü yoldaşlığı ile tüm yoldaşlarının yüreğinde yer edinmeyi başardı.
Destansı bir kahramanlık mirası bırakan Hogir Botan, Berxwedan ve Renas yoldaşlarımızın ardılları olarak onları her an eylemci, mücadeleci olarak ve düşmana vurduğumuz her darbede anacak ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü geliştirereğiz ve intikâmlarını alacağız."