PKK olmazsa Hewlêr düşebilirdi

Eski Irak ordusu, KDP güçleri komutanlarından Riyad Selahaddin, gerilla desteği ve motivasyonu olmasaydı DAİŞ’in Hewlêr ve Zaxo’ya da girebileceğini söyledi.

Qamişlolu Riyad Selahaddin, 1980’de ailesi ile birlikte Rojava’dan Başûrê Kurdistan’a göç eder. 1991 yazından 2003’e kadar KDP’de pêşmerge komutanlığı, 2003-2011 arasında Irak ordusundaki Kürt güçlerine, 2011-2018 yılları arasında da KDP’ye bağlı Roj güçleri ve Zêrevanî güçlerine komutanlık yapar. Riyad Selahaddin, Mayıs 2018’de bu güçlerden ayrılarak Rojava’ya gelir ve şimdi askeri uzman olarak QSD için çalışıyor.

Başûrê Kurdistan’da Mart 1991’de Irak BAAS rejimine karşı geliştirilen halk serhildanlarına tanık olan ve kendisi de katılan Riyad Selahaddin, Zaxo’yu BAAS ordusundan özgürleştirenin PKK gerillaları olduğunu söyledi.

Riyad Selahaddin, “Mart 1991’de Süleymaniye, Diyana, Ranya’da halk serhildana kalktı. Hewlêr, Kerkük, Dihok’a da yayıldı. Halk silahlandı ve ayaklandı. Ben de daha külliyeye başlamamıştım, bir vatandaş olarak bu ayaklanmalara katıldım. Bizim askerler olarak 0 sahası dediğimiz saha vardı. Bir kısım pêşmerge geldi, yine onlarla birlikte gerillalar da vardı. Biz gerillaları gördük. Eğer gerillalar bu serhildana katılmasa ve BAAS ordusuna karşı savaşmasaydı BAAS ordusu kırılmayacaktı. Gerilla bu savaşta çok önemli rol oynadı. Halk gerillayı çok olumlu karşıladı. Özellikle de Zaxo’da PKK gerillaları çok önemli rol oynadı. Zaxo’nun tümünü PKK özgürleştirdi” dedi.

SAVAŞAN GERİLLA DAHA FAZLAYDI

Riyad Selahaddin, halkın serhildanlara başlaması ardından bölgeye gelen PKK gerillalarının Zaxo’yu özgürleştirirken Dihok’da da çok önemli rol oynadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PKK, Dihok’da da savaşta yer aldı. Ben oradaydım. Çiyayê Spî’ye geldiler. O zaman Dihok’ta ilk evlerden birisi bizimkiydi. Rojavalı olduğumuz için gelip bizi soruyorlar. O zaman dört gerilla bizim evimizde 7-8 gün kaldı. Faşistleri bölgeden çıkarana kadar da savaştılar. Ben kendim orada hazırdım. 200’den fazla PKK gerillası serhildanın başlangıcında şehre geldi. Gerillalar, pêşmergelerden önce serhildanın olduğu bölgelere ulaştı ve BAAS’a karşı savaşıp serhildana destek olan PKK gerillarının sayısı KDP pêşmergesinden daha fazlaydı.”

GERİLLA MEVZİLERİNİ BIRAKMADI

Riyad Selahaddin, 1991 serhildanlarının başarıya ulaşması ardından Irak ordusunun çok daha büyük bir güç ve kimyasal silah tehdidiyle ilerlemesi sürecinde Türkiye, İran ve Rojava’ya yaşanan büyük göçün de tanığı ve göç edenlerden biri olur. Riyad Selahaddin, bu göç sürecinde de PKK gerillalarının bölgeyi bırakmadığını, Saddam ordusuna karşı savaşmaya devam ettiğini belirterek, “Irak ordusu Kuveyt’te kadınlara ve çocuklara dönük çok kötü uygulamalar yapmıştı. Bu hepimizde bir korku yaratıyordu. Saddam 1988’de Halepçe’ye karşı kimyasal silah kullanmıştı. Saddam’ın bu defada kimyasal silah kullanacağı haberi yayıldı. O hattan 1 milyona yakın kişi İran’a ve Türkiye’ye göçe başladı. Gerillalar bize, ‘tamam siz gidin, ailelerinizi kurtarın. Biz kalacağız ve savaşa devam edeceğiz’ dedi. Gerçekten kaldılar ve savaşa devam ettiler” dedi.

KENDİ ERZAĞINI HALKA VERDİ

Halkla birlikte Dihok’tan 7-8 gün boyunca yürüyerek Kuzey Kürdistan’da Çelê ve Deştan bölgelerine ulaştıklarını belirten Riyad Selahaddin, yolda gerillaların Irak ordusuyla savaşa devam ettiğine ve halka yardımcı olduğuna tanıklık ettiğini söyledi. Riyad Selahaddin, o süreci şöyle anlattı: “Göçe başlamıştık. Dihok Vadisi’nden geçerken Irak’a ait helikopterin asker indirdiğini gördüm. Biz arkadaşların o dağda olduğunu biliyorduk. Şêladizê ve Balinda Vadisi tarafında gerillalar yanımıza geldi. Yanlarında ne kadar yiyecek varsa bize verdiler. Bazı yerler çok sarp kayalıktı, bazı yerlerde su vardı. Gerillalar orda halka çok yardım etti. Çocuklarımızı oralardan geçirdiler.

BAKURLULAR BİZİ ÇOK İYİ KARŞILADI

Biz Çelê ve Deştan bölgelerine geçtik. Orada bizi kamplara koydular. Binlerce Bakurlu araçlarla gelerek bize battaniye, yemek getiriyordu. Bazen halk açlıktan araçların önüne atılıyordu ve araçlara da zarar veriyordu. Bakur halkı bize yardım etmekten geri durmuyordu. Günlük olarak yüzlerce, binlerce araç kampa geliyor. Kendi bütçeleriyle aldıkları yiyecekleri, ihtiyaçlarımızı getiriyorlardı. Ben de oradaydım, yaşananların tanığıyım. Bakur halkı bize yardım ediyor, yanımıza gelerek, bizi öpüyor, ‘Siz bizim halkımızsınız, sizi koruyacağız, destek olacağız’ diyordu.”

SADDAM TANKLARIYLA HEWLÊR’E GİRDİ

Riyad Selahaddin, halkın 3 ay sonra BM ve Çekiç Güç’ün Irak üzerinde baskı kurmasıyla yeniden Başûr’a döndüklerini; pêşmerge güçlerine katılarak, Süleymaniye/Karaçolan’daki Harp Okulu’nda eğitim gördüğünü söyledi.

Daha sonra KDP’ye bağlı Dihok Komutanlığında pêşmergeliğe başladığını belirten Riyad Selahaddin, 31 Ağustos 1996’da KDP’nin Saddam tanklarıyla YNK kontrolündeki Hewlêr’e girmesine tanıklığını da paylaştı: “Ben o zaman Kepike Hamed Axa dağındaydım ve tim komutanıydım. Genel komutanımız Ali Têlî Nerwehî’ydi. O zaman Hewlêr ve Süleymaniye YNK’nin elindeydi. Gece haber geldi, ‘sabah güzel bir iş olacak, kutlama olacak’ dediler. Ne olacağını bilmiyorduk. Sabah kalktık. Kim Hewlêr’e gitmek istiyorsa gitsin’ dediler. Şehre gittiğimde Saddam Hüseyin’in tank, top ve helikopterleri Hewlêr’de olduğunu gördüm. Üzerinde de KDP bayrakları vardı. O zaman YNK de fazla direnmedi. 2 günde İran sınırına, Süleymaniye tarafına kadar gittik. Çok uzun bir süre geçmedi. Bu defa da YNK güçleriyle İran pastarları saldırıya geçti. Onlar da Süleymaniye’yi geçti, Ranya ve Diyana o tarafların hepsini aldılar. Sonra toplantı oldu. Bölgesel devletler karıştı. Başûrê Kurdistan’ı her iki güç arasında parçaladılar. Bir kısmını KDP’ye bir kısmını YNK’ye verdiler.”

KDP BUGÜN DE ŞENGAL’E KARŞI YÜRÜTÜYOR

KDP bu siyaseti sürdürdüğünü kaydeden Riyad Selahaddin, şöyle devam etti: “Örneğin Şengal’de KDP, Türkiye, Irak anlaşarak Irak ordusunu yine Kürtlere saldırtmak için Şengal’e getirdiler. İhtimal başka güçleri de getirebilirler. Öyle bir düzeye gelmiş ki KDP kendi çıkarları için herşeyi yapıyor. DAİŞ, 3 Ağustos 2014’te Şengal’e saldırdığında Hewlêr’de Zêrevanî komutanlığında görev yapıyordum. KDP Şengal’deki pêşmergelere talimat vererek, ‘Arşivlerinizi hızla yakın ve oradan çıkın’ dedi. Şengal üzerine Türkiye, KDP ve DAİŞ arasındaki anlaşma sonucunda Şengal’i DAİŞ’e devretmek için siyasi bir karar verildi. Çünkü Şengal, Suudi Arabistan, Rojava, Suriye, İsrail için stratejik bir alan. Ben hatırlıyorum, Saddam Hüseyin, İsrail’i bombaladığında füzeleri oradan atıyordu.”

GERİLLA GELMESE HEWLÊR DÜŞECEKTİ

Riyad Selahaddin, Şengal’den sonra Mexmûr’a saldıran DAİŞ’in, Hewlêr ve Dihok’a ilerlemeye başlamasıyla Başûrê Kurdistan’ın da boşalmaya başladığını hatırlatarak, şunları söyledi: “Bizim Şengal’de yaşananları tartışacak zamanımız olmadı. Şengal’den kaçan halk geliyordu. Daha sonra DAİŞ Mexmûr’a saldırdı. Hewlêr ve Dihok’a ilerliyordu. Zenginler uçaklara binip Türkiye’ye gitti. Halk göç etmeye başladı. O zaman bizim için Şengal meselesi çok önemli bir mesele olmadı. Çünkü Hewlêr ve Dihok da elimizden gidecekti. Hewlêr düşmek üzereydi. Halk paniğe girdi, nasıl kaçacağını düşünüyordu. Yani hiçbir şey tartışacak durumda değildik. Olay olay üzerine geldi. KDP yetkilileri anlaşmayı biliyordu. DAİŞ, Şengal ve Maxmur’a gidecek ama bir yerden sonra ilerlemeyecek, Koalisyon müdahale edecek. Bizim bilgimiz yoktu. ‘Ailelerimiz gitti’ diye düşünüyorduk. Şengal’de gerilla direndi. Sonra başka gerillalar gelip Şengal’e geçti. Maxmur içinde, o zaman ben Hewlêr’deydim. Halk panikle kaçmaya çalışıyordu. Gerillalar gelip, ‘Maxmur’a geçecek’ diye haber geldi. Biz inanmadık. Sonra biz toplandık, halk Önderliğin resimlerini getirmişti. Arkadaşlar otobüsler ve araçlarla dağdan inip Maxmur’a doğru gitti. Bu halka çok moral verdi. Göç etmeye başlayanlar da geri dönmeye başladı. Gerilla DAİŞ’e müdahale etmese Hewlêr ve Dihok da düşebilirdi.”

ŞENGAL’DEKİ ÖZERK YÖNETİM İRADESİNDEN KORKUYORLAR

Uzun süredir Êzidîleri tanıdığını ve onlarla ilişkileri olduğunu belirten Riyad Selahaddin, şöyle konuştu: “Bence ilk defa Şengal ve Güney Kürdistan’daki Êzidîler, PKK gerillaları yoluyla kendi hakikatlerini tanıdı. Topraklarına sahip çıktılar, yurtsever oldular. Şengal’de özerk yönetim tecrübesi gelişti. KDP de, düşman da görüyor ki Şengal’de bir gelişim var ve bu nedenle korkuya kapıldılar. Önder Apo’nun demokratik ulus fikrinin yayılmasını istemiyorlar. Bu doğrultuda Şengal halkının kendini tanımasını, savunmasını, yönetmesini kendi çıkarları açısından tehlike olarak görüyorlar.

Bugün PKK değil, Şengal halkı kendini savunuyor ve yönetiyor. KDP bu iradeye saygı duymalıydı. Kürtler arasında diyalog olmalıydı. Şengal yönetimine ve Şengal’e karışmamalıydı. KDP, Şengal halkı seni istemiyor. Bırak kendilerini yönetsinler. Sen orada silahlanmış bir anayı bile ‘terörist’ ilan ediyorsun. Irak ordusunu Şengal üzerine gönderiyorsun. KDP, ikide bir Irak’a Şengal’i hedef gösteriyor. Bu ayıptır.”