Rüzgarla yarışırdı Rizgar

Cizire Fırtınası Hamlesi’nde emeğiyle tüm savaşçıların gönlünde taht kuran gazeteci arkadaşımız Rizgar Deniz, 18 Aralık günü şehit düştü.

Maxmur, Güney Kürdistan, Şengal, Medya Savunma Alanları, Rojava, Kuzey Suriye’nin tüm alanlarında halkının sesini tüm dünyaya duyurmak için gazetecilik yapan Rizgar Deniz, o coşkuyla Cizire Fırtınası Hamlesi’ni de başından itibaren takip etmeye başladı.

Bu hamlede de başta Hawar Haber Ajansı olmak üzere tüm haber ajanslarına ve televizyonlara hamlede yaşanan kahramanlıkları, gidişatı aktarabilmek ve gerçeklerin sesi olabilmek için olağanüstü bir enerjiyle çalıştı.

Çünkü acıyı tanırdı, Rizgar. Mülteciliği, yoksulluğu, açlığı, işgali, yerinden yurdundan edilip mülteci olmayı tanırdı, bilirdi. 1991 yılında Siirt’te doğdu. 1993-1994 yıllarında Türk devletinin Botan köylerine uyguladığı faşizmden kaçıp 1996 yılında ailesiyle birlikte Güney Kürdistan’a göç etmek zorunda kaldı. 1998 yılında Maxmur kampının kuruluşundan 2014 yılına kadar ailesiyle birlikte Maxmur’da yaşadı.

SÜREKLİ ÇALIŞIYOR, ÜRETİYORDU

O da ailesi gibi Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne gönül verdi. Henüz çocuk yaşındayken bir kardeşini kan kanserinden yitirdi. Rizgar insanlık düşmanlarına tüm öfkesini biriktirdi. Kendisi ve toplumunun özgürlüğü için mücadele etme aşkını giderek büyüttü.

Maxmur’da Güney Kürdistan’daki bir üniversiteye giderek iletişim okudu. Ama okulunun bitmesini beklemedi gazetecilik yapmak için. Bir şekilde mutlaka bu mücadelenin aktif bir parçası olmalıydı. Bu nedenle 2012 yılında çok sevdiği basın çalışmalarına Maxmur’da Rojev gazetesinde dağıtımcılık yaparak başladı. Burada Rojev gazetesinde birlikte çalıştığımız Rizgar sadece kendi mahallesini değil, dağıtımını yapmamış arkadaşlarının da mahallerine gazete dağıtıyordu. Saatlerce Maxmur sıcağında gazete dağıtmasına rağmen bir gün bile şikayet etmedi.

Dağıtımcılıkla birlikte habercilik de yapmaya başlayan Rizgar, Maxmur gençleri içerisinde en hızlı gelişenlerden biri oldu… Anlama, öğrenme ve üretme istemiyle sürekli çalışan ve üreten Rizgar, arkadaşlarını da hiçbir zaman ihmal etmezdi.

DENİZ'İN DİRENİŞİ ONU ŞENGAL'E TAŞIDI

Bağlılıkları çok güçlü olan Rizgar, tıpkı mücadelesine bağlı olduğu gibi arkadaşlarına da bağlıydı. Çok sevdiği Kürdistan gazeteciliğinin sembol isimlerinden biri olan Şehit Deniz Fırat’ın şehadetiyle derinden sarsılan Rizgar, bir kez özgür basın üyesi ve gerçekleri açığa çıkaran emektar bir gazeteci olma sözünü yineledi. Maxmur ve Şengal’in KDP tarafından DAİŞ insafına bırakılması, Deniz’in direnişi Rizgar’ı Şengal’e taşıdı. Şengal’de Êzidî halkının yaşadığı acıları ve HPG, YJA-Star, YPG ve YPJ savaşçılarının Êzidî halkını DAİŞ’ten nasıl kurtardığını ve Şengal’i nasıl özgürleştirdiğini kamerası ve kalemiyle belgeledi.

Sürekli bir arayış içinde olan Rizgar, bir devrim alanı olan Rojava Kürdistan’a da büyük coşkuyla geldi. Burada Hawar Haber Ajansı’nda çalışan Rizgar, büyük küçük ayrımı yapmadan her türlü haberden kendini sorumlu gördü.

TEREDDÜT ETMEDEN HAMLEYE KOŞTU

Gençlik enerjisini Rojava Devrimi'ne de akıttı. Rizgar’ın teri, bilinci ve kanı da karıştı bu devrime. Ajansındaki ihtiyaç üzerine yeniden Şengal’de çalışmaya başlayan Rizgar, bir süre sonra döndüğü Rojava’da Cizre’nin Fırtınası Hamlesi başlar başlamaz, hiç tereddüt etmeden hamleye koştu.

Hamlede tek bir görevle ve olağan bir çalışma temposuyla yetinmeyen Rizgar kamerası, kalemi ve sesiyle hem savaşçıların, hem de DAİŞ ve rejim zulmünden kaçan sivillerin sesi oldu. O sadece hamleyi yansıtmakla yetinmedi, hamleyi yansıtmak isteyen tüm gazetecilerle de elindeki bilgileri paylaştı ve onlara destek sundu.

Rizgar, direnişçi bir ailenin çocuğuydu. Acıyı, mülteciliği bildiği kadar direnişin onurunu, umudu ve yaşamın yeniden adım adım nasıl örüldüğünü de biliyordu. Bu bilinci tüm pratiğiyle Dêra Zor’a ve Cizre’nin Fırtınası Hamlesi’ne de yansıttı.

SON DAKİKALARIMIZ...

Dilişan, Hogir ve Rizgar'la Dêra Zor’da patlamanın olduğu günkü son dakikalarımız unutulmaz… Başından bu yana Cizre’nin Fırtınası Hamlesi’ni takip eden Rizgar hamleye gidişimin 2. günü heyecanla hamlede o güne kadar neler yaşandığını, hangi noktalarda dikkatli olmam gerektiğini bana anlatırken, Dilişan, her seferinde gelip “Rizgar hadi gidelim, hadi gidelim” diye ısrar ediyordu. Dilişan’a neden bu kadar acele ettiğini sorduğumda, “Acelem var heval Beritan, geç kaldım” diyordu.

Oysa Dilişan henüz yeni Raqa Hamlesi’nden gelmişti ama buna rağmen bir an önce Dêra Zor’da savaşan yiğitleri de yansıtabilmenin heyecanıyla acele ediyordu.

Şehit Hogir bütün sadeliği ve uyumuyla arkadaşlarının işinin bitmesini bekliyordu. Rizgar ise Dilişan’ın bütün ısrarına rağmen dikkat edilmesi gerekenleri, hamlede o güne kadar yaşanmış olanları bir bir anlatıp “Akşam görüşürüz” diyerek arkadaşlarıyla birlikte gitti.

Maalesef onların cepheden dönmelerini ve ertesi gün birlikte yeniden cepheye gitmelerini heyecanla beklerken, Dilişan, Hogir ve Rizgar'ı Dêra Zor’da DAİŞ çetelerinin sivilleri ve kendilerini hedeflediği bir saldırıda kaybetmenin acısıyla sarsıldık ilk olarak. Saldırının gerçekleştiği gün olan 12 Ekim’de Dilişan görevi başında şehit düşerken, Hogir ve Rizgar’ın yaşam için mücadele ettikleri haberini alınca bu mücadeleden de zaferle çıkacaklarına içten inanmıştık. Ama maalesef 15 Ekim günü Hogır, 18 Aralık günü de Rizgar şehit düştü…

DÊRA ZOR'UN GERÇEK SAHİPLERİ

…Geride gülen gözlerini, en sade ve temiz anılarını ve mücadelelerini bıraktılar. Bugün Dêra Zor cephesindeki tüm savaşçılar ve Dêra Zor’da onlar gibi Cizre Fırtınası Hamlesi'ni takip eden meslektaşları olarak onları saygı ve minnetle anıyoruz.

Onlar şahsında Dêra Zor’da halkların ve kadınların özgürlüğü için toprağa düşen tüm savaşçıları saygıyla anıyor ve daha şimdiden üzerinde egemen devletlerin birçok hesap yaptığı Dêra Zor alanının gerçek sahiplerinin, bu kahramanlar ve onların uğruna öldüğü halklar olduğunu ifade ediyoruz.