Siyaset Uzmanı Nadir: Öcalan'ın önerileriyle tüm krizler aşılır

Güney Kürdistanlı Siyaset Uzmanı Kawa Nadir, "Öcalan'ın önerileri uygulansaydı Kürtler arası büyük bir cephe oluşturulur, Güney Kürdistan’daki krizlerin hepsi aşılırdı" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik AKP rejimi tarafından uygulanan ağır tecrit ve hiç kimse ile görüştürülmemesi dört parça Kürdistan’daki Kürtlerin gündeminde.

Güney Kürdistanlı Siyaset Uzmanı, Yazar Kawa Nadir, Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan özgürleşmeden Kürdistan’ın hiçbir parçasındaki Kürt sorununun çözülmeyeceğini, çözeceklerini söyleyenlerin ise Kürtleri kandırdıklarını belirtti.

Nadir, 1991 yılında Güney Kürdistan’da Ranya, Kaledize’den başlayıp güney Kürdistan’ı boydan boya saran Raperin'den kısa süre önce, bir grup olarak ihtiyaç duydukları için Kürt Halk Önderini ziyaret ettiklerini söyledi.

Grup olarak, 1988 yılında tanıştığı bazı PKK’liler aracılığı ile 1990’lı yılların başında Kürt Halk Önderi’nin yanına gittiklerini söyleyen Nadir, ziyareti ve konuya ilişkin şunları anlattı:

"Doğu Kürdistan’da PKK’li arkadaşları gördüm. 1988 yılında Güney Kürdistan siyasal güçleri yeni bir kırılmayı yaşamışlardı. Bu krizin ve kırılmanın aşılması için Güney Kürdistan’da yeni bir güç, felsefe ve mücadele arayışları vardı. Buna ihtiyaç vardı. O dönemde güncel olan felsefe Marksist, Leninist felsefeydi.

Dört parça Kürdistan için yeni bir partinin oluşum ve mücadele etmesine inancımız vardı. Bunun için görüştüğümüz arkadaşlarla konuştuk.

Bizim görüşümüze göre, PKK Güney Kürdistan’da inandığımız, dört parçayı kapsayan bir parti olarak siyaset meydanına inmesi yönündeydi. PKK’nin bunu yapabileceğine inanıyorduk. Onun için Komalen Renjdaran yani Emekçiler Hareketi adıyla biz bir grup olarak 1992 yılında Mahsum Kokrmaz Akademisini ziyaret ettik.

Orada ilk defa Başkan'ı gördüm. O zaman Kürt siyasetinde ciddi bir parçalanmışlık yaşanıyordu. Parçalanmışlığı yaşayan bu siyasal oluşumlarda her biri bir yere dayanarak siyaset yapmaya çalışıyordu. Bölge güçleri de o yüzden kendi çıkarları için bu siyasal oluşumları rahatlıkla kullanabiliyordu.”

'ÖNERİSİ UYGULANSAYDI BÜYÜK BİR BİRLİK OLUŞURDU'

Akademiye ulaştıklarında Öcalan'ın kendilerini karşıladığını belirten Nadir, şöyle devam etti:

"Oraya vardığımızda bizzat Önderliğin kendisi bizi karşıladı. Yaklaşık 45 dakika süren bir sohbet ettik. Yorgunluk vardı. Önderlik bize 'dinlenin, daha sonra konuşuruz' diyerek arkadaşlara kalacağımız yeri göstermelerini söyledi. Bir süre yanında kaldık. Kaldığımız bu süre içinde hemen hemen her gün Güney Kürdistan ve dört parça Kürdistan’ın durumunu tartıştık. Son gün Mahsum Korkmaz Akademisi'nde Önderliğin verdiği derse biz de katıldık. Önderlik Güney Kürdistan’ın durumu ile fazlasıyla ilgiliydi. En fazla sorunların nasıl çözüleceği, bu mücadelenin nasıl başarıya ulaşacağı üzerinde duruyordu. Bunun yanı sıra daha o dönemde KDP ile Türkiye devleti arasındaki ilişkileri merak edip değerlendiriyordu. Önderlik bize 'ben de sizin bir arkadaşınızım. Kürtlerin zarar görmesini engellemek için benim temsilcim olarak gidin Güneyli güçlerle bir anlaşma imzalayın. Sizin imzalayacağınız her anlaşmayı ben onaylar ve katılırım' dedi. Önderlik Güneyli güçlere sunmak için bize birkaç öneri sundu.”

Nadir, şunları ifade etti: "Güney'e döndük, Önderliğin Güneyli güçler için bize sunduğu dört öneriyi Güneyli partilerin liderlerine sunduk. Ancak ne yazık ki yerine getirmeyi bir yana bırakalım, hiç dinlemediler bile. Önerilerden biri Birakuji’nin hiç yaşanmaması içindi. Eğer o zaman o öneriler dinlenip dikkate alınsaydı sadece Birakuji durdurulmazdı, onunla birlikte, Kürtler arası büyük bir cephe oluşturulurdu. Cephe oluşturulsaydı Güney Kürdistan’daki krizlerin hepsi aşılırdı. O dönemde yaşanan krizler aşılsaydı, iddia ediyorum, 16 Ekim'de yaşadığımız büyük kriz ve kaybediş de yaşanmazdı” diye konuştu.

'ULUSAL BİR ÖNDERLİK'

Güney Kürdistanlı Siyaset Uzmanı, Yazar Kawa Nadir, son olarak Öcalan'ın büyük özelliklerine dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’da olan özellikler büyük insanlar, filozoflar ve özel insanlarda olan özelliklerdir. Herkeste bulunmayan özellikler kendisinde vardı. İnsanlar sadece bir ya da iki işi yapabiliyor. Bu insanın doğal gücünden kaynaklıdır. Ama Sayın Öcalan rahatlıkla üç işi birden yapıyordu. Bir kulağında radyo dinliyordu, bir kulağı ile bizi dinliyor ve bizimle konuşuyordu. Bazen gelişmeleri takip etmek için her iki kulağını birer radyo yanaştırıp dinliyordu, bizimle de konuşup tartışıyordu. Bunlar büyük meziyetlerdir, öyle her insanda bulunmaz. Ancak liderlerde ve olağanüstü düşünce gücü, dünya bakışı olan insanlarda bulunur. Serok Apo’yu tanıdığım, bana arkadaşım dediği için başım dik ve çok mutluyum. Ama ona karşı kendi görevimi ve verdiğim sözü yerine getirmediğim için büyük utanç içindeyim. Önderlik dinler, dinledikten sonra tahlil eder ve hemen karar alırdı.

Sayın Öcalan’ın hiçbir övgü yapılmasına ihtiyacı yok. Çünkü o ulusal bir önderliktir zaten. Kürt halk tarihinde şu ana kadar felsefe, irade ve mücadele eden böyle bir önderlik çıkmış değil."