Taciz ateşi değil devrimci operasyon

Türk askerlerinin etrafı kuşatıldı Girê Cûdî’de. Şu an orada direnen gerillaların dediği gibi oldu: Giriş var, çıkış yok Girê Cûdî’den!

9 Ağustos günü öğlen saatlerinde Batı Zap bölgesine bağlı Girê Cûdî alanında bulunan gerillalar, Türk ordusunun işgal girişimine karşı Egîdce bir devrimci operasyon gerçekleştirdi. Kurdistan halkını yok oluşun eşiğinden kurtaran 15 Ağustos diriliş hamlesinin 39. yıl dönümüne yaklaştığımız bugünlerde gerçekleştirilen bu devrimci operasyonun ayrıntıları, hem gerilla cephesinin hem de savaş suçlusu TC ordusunun durumu hakkında çok şey söylüyor.

Devrimci operasyonun gerçekleştirildiği saatlerde işgalci Türk devleti MGK toplantısını gerçekleştiriyordu. Kirli planlama ve hesapların yapıldığı ve sesleri kısılana kadar savaş çığırtkanlığı yaptıkları zamanlarda lafta yere göğe sığdırmadıkları ancak pratikte benzinle yaktıkları Mehmetçikleri, gerillanın devrimci operasyonunda tek tek cezalandırılıyordu. Dillerinden düşürmedikleri “mücadeleye devam edeceğiz”, “şu zamana kadar bitireceğiz”, “bitirmezsek bilmem ne olalım”, “artık sona geldik” gibi tarihi repliklerini tekrar ederken gerilla, sözde değil eylemde, “biz bitti demeden bitmez, yeni başlıyoruz” mesajı veriyordu.  Bu anlamda gerçekleştirilen bu karşı operasyon, zamanlama olarak da çok manidar.

TÜRK OPERASYON GÜCÜNÜN NİTELİĞİ VE GIRÊ CÛDÎ’DEKİ DURUMU

“Ya Allah” diyerek askerlerini tekrar Girê Cûdî’ye gönderen Türk ordusu, operasyon yapmayı planlıyordu. Operasyonu yapan konumda olmak, sürekli saldırı halinde olmak, arazide hakimiyet kurmak ve atış üstünlüğü sağlamaktır. Eğer operasyon gücüysen önce düşmanını savunma pozisyonuna koyar, sonra da onu tasfiye edersin. Eğer operasyon gücünün niteliği buysa, aslında gerillanın 9 Ağustos tarihiyle değil, 20 Temmuz'da; yani operasyonun başladığı ilk günden bu yana esas operasyon gücü olduğunu belirtebiliriz. Çünkü Girê Cûdî gerilla gücü, 20 Temmuz tarihinden bu yana çok öngörülü, akıllıca ve koordineli bir taktik izledi.

9 Ağustos’ta gerçekleştirilen eylem, rastgele bir operasyon değil, bir sürecin sonucudur şüphesiz. Gerilla, günlük olarak darbeleme, suikast, ağır silah, sabotaj eylemleri ile atış üstünlüğünü sürekli elinde tuttu. Araziye yayılmak isteyen askerler onlarca defa YJA Star suikastçılarının hedefi oldu. Bu yüzden alana inen askerler alelacele mevziler yapıp kendilerini korumak istediler. Yani "operasyon yapacağız" diye geldikleri alanda savunma pozisyonuna girdiler.

Düşmanını savunma pozisyonuna koyan gerilla, 9 Ağustos tarihinde şahin vuruşu tarzıyla bu mevzilerin üzerine gitti ve düşmanını şoke edecek müthiş bir darbe vurdu. 9 ve 10 Ağustos tarihlerinde birçok taktiğin iç içe kullanıldığı bu eylemlerde 31 asker cezalandırıldı, 7 işgalci ise yaralandı. Eylem esnasında kafasını kaldıramayan askerlerin yardımına koşan Türk ordusunun ‘intihar dronları’ da gerillalar tarafından imha edildi. Eylem esnasında kaçmaya çalışan Türk askerlerinin peşine veren gerillalar, burada da birçok askeri cezalandırdı. Alana takviye yapmaya çalışan skorskylere müdahale ettiler, hepsi teker teker geri dönmek zorunda kaldı.

Yani sonuç olarak Türk askerlerinin etrafı kuşatıldı Girê Cûdî’de. Şu an orada direnen gerillaların dedikleri gibi oldu: Giriş var, çıkış yok Girê Cûdî’den!

Bu devrimci operasyon, Türk ordusunun son 20 gün içerisinde Gîrê Cûdî’de aldığı en büyük darbeydi. Kendileri de 9 Ağustos gününün akşam saatlerinde ilk defa doğru rakamlarla olmasa da cezalandırılan askerlerin kimlik bilgilerini paylaştılar. İlk açıklamada 2 olarak verilen asker kayıpları sabaha karşı 5 oldu. Bu Türk ordusunun kayıplarının çok fazla olduğunu gösteriyor. Yıllardır Türk ordusuyla savaşan bir gerillanın dediği gibi “Kayıpları 5 ise hiç vermiyorlar, 10 ise 2 veriyorlar, 20’den fazla ise sabit 5 veriyorlar.” Türk ordusu gerçekten de insanların aklıyla alay eden bu sabit rakamlarla sözde en kutsal değerlerine yaklaşıyor.

GERİLLA BİRKAÇ MERMİ ATMIŞ DA TESADÜFEN ASKERLERİNE DEĞMİŞ!

Türk ordusunun gerilla eylemlerine ve bu etkili devrimci operasyonlara karşı da belli bir politikası var. Buna "olmamış gibi göster, yapamıyorsan içini boşalt"  politikası diyebiliriz. Yani çok planlı, çok disiplinli, koordineli ve iyi hesaplanmış bu gerilla eylemlerini ‘taciz ateşi’ diye tanımlayarak içeriğini yalanlıyorlar. İşte sanki gerilla rastgele birkaç mermi atmış da askerlerine isabet etmiş gibi gösteriyorlar. Yani çok yüksek bir askeri operasyonla yapılan bu eylemleri basitleştirmek, çok rastgele, sıradan göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Nasıl ki 15 Ağustos Diriliş Hamlesi sürecinde Egîd ve yoldaşları için, "Birkaç eşkıyanın işidir" dedilerse, bugün de profesyonel gerillanın savaş kabiliyetini bu türden laflarla küçümsemeye çalışıyorlar. Kaldı ki bu eyleme "taciz ateşi" demelerinin kendilerine bile yararı yok. Eğer taciz ateşinde 5 askerin ölüyorsa, ciddi bir eylemde kaç kaybın olacak, diye sorarlar sana. Bu anlamda Türk ordusu kendi yalanıyla beraber "taciz ateşinde" en çok kayıp veren ordu olarak savaş tarihine geçmiş bulunuyor!

KOMUTAN EGÎD'İN SAVAŞÇILARI DÜŞMANA KÖK SÖKTÜRÜYOR

Türk ordusunun komutanları savaş ahlakına sahip mert insanlar olsaydı şimdiye kadar şapkasını önüne koyar, Girê Cûdî’den çekilirlerdi. Sırf ikinci kez geri çekilmeyi kendilerine kabul ettiremedikleri için, namus belasına bile olsa askerlerini orada ölüme terk etmeyi tercih ediyorlar.

Gerilla ise zaferde kararlı. Ülkemizin en hayırlı evlatları uçağına, tankına, kimyasalına, bombasına, askerine, korucusuna, KDP’sine, ihanetçisine, ne kadar kötülük varsa hepsine karşı çağın en onurlu direnişini gösteriyor. Kimsenin uşağı olmadan, eyvallah çekmeden, el pençe divan durmadan kendi öz gücüne, öz iradesine dayanarak savaşıyor. Komutan Egîd’in ruhu şad olsun; savaşçıları düşmana kök söktürüyor!