Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) Eş Başkanı Mehmet Temizyüz, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride ilişkin ANF'ye değerlendirmede bulundu.

Temizyüz, “Yaklaşık 18 aydır Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecrit Kürdistan’a savaş, ölüm, yıkım ve göç olarak yansıdı. Yüzlerce insan öldü, binlercesi evinden yurdundan oldu, on binlerce insan gözaltına alındı ve yine binlercesi zindanlara atıldı" dedi. Böylece tecridin sadece İmralı'ya değil halklara da uygulandığına dikkati çeken Temizyüz, şunları ifade etti: "İşte böyle bir ortamda Sayın Öcalan ile gerçekleştirilecek bir görüşme hayati bir önem taşıyordu çünkü bu görüşmenin yapılması Kürt halkının endişelerini gidermenin yanı sıra bölgede yaşanan savaşın gidişatını değiştirecekti. Görüşmeler neticesinde yandaş medyanın yaratmak istediği algının aksine müzakere sürecinin Kürtler tarafından değil bizzat AKP/Saray iktidarı tarafından sona erdirildiği ortaya çıktı."

'İKTİDAR VE SİLAHŞOR MEDYA SAVAŞ DİLİNDEN VAZGEÇMELİ'

Öcalan’ın kardeşi ile gerçekleştirdiği görüşmenin önemli olduğunu ancak bir görüşmenin yapılması ile tecridin sona ermediğinin altını çizen Temizyüz, şöyle devam etti: "Sayın Öcalan’ın kardeşi vasıtası ile gönderdiği mesajlardan biri de devletin uygun koşulları yaratması halinde Kürdistan’da devam eden savaşı 6 ayda sonlandıracak projelerinin hazır olduğuydu. Kürt Halk Önderi'nin de ortaya koyduğu gibi Kürt sorunu çok ağır bir sorundur ve hiçbir savaş sonsuza kadar sürdürülemez. İşte bu temelde hükümet, Türkiye’de barışın ve huzurun yeniden inşa edilmesi için İmralı’nın kapılarını açmalı. Sayın Öcalan fiziksel anlamda özgürlüğe kavuşmalı; sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesi için temaslarda bulunabilmeli."

Kürt halkının barış ve çözüm istemine karşı AKP/Saray iktidarının ciddiyetsiz yaklaşıp savaş çığırtkanlığı yaptığını söyleyen TUHAD-FED Eş Başkanı Mehmet Temizyüz, son olarak şunları dile getirdi: "İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İdris Naim Şahin tarzında açıklamalar yaparak, Kürt halkını bitirip kurumları kapatacağı yönünde tehditler savuruyor fakat unuttuğu bir şey var; Kürt halkı '80’lerden bu yana aynı sözleri işitiyor. İşte bu nedenle iktidar ve silahşor medya ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir dil kullanmaktan vazgeçerek İmralı’dan gönderilen barış mesajı kapsamında hareket etmeli. Dün olduğu gibi bugün de barışın yolu İmralı’dan geçiyor."