GÖRÜNTÜLÜ

Tuncel: Kayyum atamaları 12 Eylül darbesinden farklı değil

AKP’nin DBP’li belediyelere kayyum atamasına ilişkin açıklama yapan TuncelDBP'li belediyelere kayyum atamasının 12 Eylül darbesinden farklı olmadığını söyledi. Tuncel, "Bu darbeye karşı direnmek en meşru haktır" dedi.

DBP Eş Başkanı Sebahat Tuncel, kayyımı tanımayacaklarını ve bu darbeye karşı direnmenin en meşru hak olduğunu belirterek, “Bu halka zulmedenlerin bu halka verecek neyi olabilir? Halkımızı belediyelerin etrafından kenetlenip mücadeleye çağırıyoruz” dedi.

DBP’li belediyelere kayyum atanmasına, karşı açlık grevinde olan DBP Eş Başkanı Sebahat Tuncel ile açlık grevindeki Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Bekir Kaya, yine açlık grevindeki eşbaşkanlar, yardımcıları ve Meclis üyeleri basın toplantısı düzenledi. DBP Amed il binasında düzenlenen toplantıya HDP milletvekilleri Feleknaz Uca ve Ziya Pir de katıldı.

Tuncel, Kürdistan genelinde internet kesintisiyle halkın belediyelere ulaşmasına engel olunduğunu belirterek, Batman ve Hakkari ile DBP’li 20 ilçe ve 2 belde belediyesine kayyım atandığını dile getirdi. Kayyımların yok hükmünde olduğunu belirten Tuncel, “Belediyelerimizin etrafını sarmış, basıp arkadaşlarımızı çıkarmış olabilirler ama uzun vadede sonuç alamayacaklar. Bu bir darbedir ve bu darbeye karşı koymak en büyük haktır” dedi.

‘YURTTA SULH KONSEYİ İLE AYNI YÖNTEM’

Atanan kayyumların da Vali yardımcısı ve kaymakam olduğunu hatırlatan Tuncel, “Herhangi birini atamamışlar. AKP devlet mekanizmasını bizim belediyelerimize kayyum olarak atamış ve siyasi darbenin öncülüğünü yapmıştır. Belediyelere giderek ‘yönetime el konulmuştur’ denildi. Yurtta Sulh Konseyi’nden farklı değildir. AKP de bunun benzeri yaklaşım hayata geçirmiştir. İkisinin yaklaşımı aynıdır. Arasında hiçbir fark yoktur” dedi.

Tüm bunların 12 Eylül darbe döneminde yaşandığını şimdi de AKP hükümetinin aynısını yaptığını ifade eden Tuncel şöyle devam etti:

“Sadece bizim değil Türkiye halklarının bunu kabul etmemesi gerekiyor. KHK’larla ülkeyi yönetemezler. Bunun karşısında direnmek, tanımamak en meşru haktır. Kaymakam ve Vali yardımcısının belediyelerin içinde ne işi var. Bu konuda bir sorun varsa ‘halkın belediyesi olmadığını’ iddia ediyorsanız o zaman neden seçime gitmiyorsunuz. Hemen bugün seçime gidelim. Ama onlar da biliyor ki Kürdistan halkının karşısında AKP’nin hükmü kalmamıştır.

AKP Kürdistan’da evlerimizi başımıza yıkan, sivilleri katleden, barınma, yaşama hakkını gasp eden, özgürlükleri askıya alandır. AKP Kürdistan’da baskı, zor ve zulümden başka bir şey değildir. Halk iradesine saygı duysalardı şimdi yapılması gereken varsa sorun seçim yapmaktır. Halkımız bunu tanımayacaktır.

KHK hala parlamentoda görüşülmemiştir. Torba yasada geçirilemedi. Bunu onaylamamızı istiyorlar utanmadan bizi tehdit ediyorlar. Kendilerine gelince sokağa çıkmak meşru bize gelince bunu suç sayıyorlar. Kabul etmemiz mümkün değil darbelere karşı mücadele edeceğiz ve sorunda kazanan halkımız olacak. Devletin zor ve zulüm politikasını bu halk en ince yöntemlere kadar yaşadı ama özgürlüğünden, demokrasiden vazgeçmedi.

‘YEREL DEMOKRASİ ASKIYA ALINMIŞTIR’

Türkiye halklarına, tüm siyasi partilere sesleniyoruz. Bugün yapılan demokratik siyasetin askıya alınması, yerel demokrasinin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Bütün Türkiye halklarının buna karşı tepki göstermesi gerekiyor. Seçimlere 2 yıl var. Bu süreçte bunlar halka hizmet edebilecek mi halkın karşısına nasıl çıkacaklar. Halk onlara oy vermediği gibi son bir yılda işkencenin, zulmün ortağı oldular.

Silopi’yi, Cizre’yi yerle bir eden, insanların diri diri yakılmasının emrini veren, Şırnak’ta saldırıların emrini verenler, Silvan’ı yerle bir edenler, Sur’u yerle bir edenler, zulmedenler, insanların ölümüne neden olanlar şimdi oranın yerel yönetiminden sorumlu kılınmıştır. Bu halka zulmedenlerin bu halka verecek neyi olabilir?

Halkımızın demokratik mücadelesini geliştirmesi ve bugüne kadar ortaya koyduğu iradenin açığa çıkarılması gerektiğini söylüyoruz. Bütün sorunların nedeni devletin Kürt sorununa yaklaşımıdır. Halkımızı cezalandıran bu yaklaşıma karşı sessiz kalmak insanlık onurundan vazgeçmektir. Biz onurumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Bu kayyımlar yok hükmündedir. Bu uzun soluklu bir mücadele olacak. Umudumuzu kırmak istiyorlar ama biz umudumuzu mücadelemizi büyüterek başarıya ulaşacağız halkımızın bundan kuşkusu olmasın.”