Wan köylerine Afganlar yerleştiriliyor

Wan sınırında geçim kaynakları ellerinden alınan Avzerk, Axruk, Reşkan ve Xirabsorek köylerinin yüzde 70’i boşaldı, boş evlere Afgan mülteciler yerleştirilmeye başlandı.

Rojhilat ile Bakurê Kurdistan Kürtleri, tüm baskı ve katliamlara rağmen ticaret yapmaya devam etti. Devlet için Kürtlerin karşı taraftaki akrabalarını ziyaret etmeleri ‘sınır ihlali’, kendi aralarında yaptıkları ticaret ise ‘kaçakçılık’ sayılıyor. Yasak politikaları, sınırda yüzlerce Kürt köylüsünün ölümüne sebep oldu. Sınırın iki tarafındaki Kürtlerin bayramlaşması bile yasak ama Afganlar sınırda rahatlıkla geçebiliyor.

‘Terörle mücadele’ adı altında sınırda mera ve yayla yasakları uygulayan Türk devleti, Kürtlerin kendi aralarındaki ticareti kesmek için de ‘Kaçak mazot taşıyorlar’ algısı yaratarak, sınırda Kürt köylülerini öldürmeye başladı. Yoksul Kürtlerin Rojhılat’tan mazot getirip satmasını ölümle cezalandıran devlet, büyük şirket ve firmaların mazot kaçakçılığı yapmasına ise izin verdi.

Dönemin Van Valisi Mahmut Yılbaş, Vanspor’a para kaynağı sağlaması için kentte bazı devlet yanlılarına kaçak mazot ticareti için izin verdi. Bizzat devlet eliyle taşınan kaçak mazot Batı illerine götürülüp satılırken, bir varil mazot getirerek geçimini sağlamaya çalışan Kürt gençleri sınırda ya Türkiye ya da İran askerleri tarafından vuruldu. Resmi rakamlara göre; 2002 ve 2010 yılları arasında ‘kaçakçılık’ ve ‘sınır ihlalinde bulunduğu’ gerekçesiyle 125 Kürt genci katledildi. Bu cinayetler için açılan tüm soruşturmalar takipsizlik ve cezasızlıkla sonuçlandı.

ÜÇ METRELİK HENDEKLER

Türk devleti iki yıldır da sınıra duvar örüyor. Agirî/Bazîd'den (Ağrı/Doğubayazıt) başlayan ve Wan’dan Colemêrg'e (Hakkâri) kadar uzanan duvarlarla Kürtlerin kendi aralarındaki tüm iletişimin bitirilmesi hedefleniyor. Sadece Wan sınırında 64 kilometrelik duvar örülürken, 55 kilometrelik bölümüne iki ve üç sıra şeklinde jiletli tel çekildi. 283 kilometrede ise hendek kazıldı.

KÜRTLERE YASAK, AFGANLARA SERBEST

Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte mera ve yayla yasakları da genişletildi. Sınıra örülen duvarın 1 km’lik alanı ise ‘askeri bölge’ ilan edildi. Böylelikle Kürt köylülerin mera ve yaylaları da işgal edilmiş oldu. Kürtlere karşı bu denli olağanüstü önlemler alan devlet, Afganların sınırı geçmesine ise göz yumuyor. Kürtlerin geçmesi halinde öldürüldüğü sınırda Afgan mülteciler duvarların üzerinden atlayıp elini kolunu sallayarak giriş yapabiliyor. Sınırdan gelen görüntüler de bunu doğruluyor.

BAYRAMLAŞMA BİLE YASAKLANDI

Sınır köyü Reşka’da (Damlacık) yaşayan Saray Belediye Eşbaşkanı Şahabettin Bilmez, örülen beton duvarların üzerine bir metrelik dikenli tel örgüler çekildiğini belirtti. Bilmez, “Sınıra hiçbir şekilde karşıdan karşıya geçilmeyecek şekilde duvarlar yapılıyor. Bayramlarda o taraflardan bu tarafa bize geliyorlardı, bayramlarımızı kutluyorduk Ama şimdi gelemiyorlar, akrabalarımızı göremiyoruz. Ancak mülteciler de istedikleri gibi geçebiliyor. İran tarafında merdiven yapan mülteciler bu tarafa rahatlıkla geçebiliyor. 2-3 km arayla karakol, gözetleme kuleleri var. Askerlerin bunu görmemesi mümkün değil ama belli ki izin veriliyor” dedi. 

SINIR KÖYLERİ BOŞALTILIYOR

“Kaçakçılık dediğimiz şey illegal işler değildi; kendi geçimimizi sağlamak için peynir götürüp satıyorduk, kına getiriyorduk” diyen Bilmez, şöyle devam etti: “Damlacık köyümüzün yüzde 40’i boşaltıldı. Civar ve hudut köyleri boşalıyor. Geçim kaynakları ellerinden alındığı için Batı’ya göç başladı ve şu anda köylerimiz boşalmış durumda. Meralar ve yaylalar da yasaklandı. Duvar çalışmasında iş makinaları mera ve yaylalarımıza girerek tahrip etti ve o bölgeye hendekler kazındı. Yaşam şartlarımız gittikçe ağırlaştı. Halkımız sınırı boşaltmaya başladı. Geçen sene defalarca Kaymakamlığa giderek bu sorunlarını anlattı. Kaymakam da ‘Güvenlik sorunudur, yapacak bir şey yok’ diyerek köylüleri geri çevirdi.”

ARAZİLERE EL KONULDU

Saray ilçesine bağlı Xirabsorek (Sırımlı) köyünde yaşayan Cizeyir Özkaplan ise, bütün sınır köylerinin askeri üsse çevrildiğini ve bilinçli olarak boşaltılmasının sağlandığını vurgulayarak, şunları ifade etti: “Biz de diğer köylerin yaşadığı mağduriyeti yaşıyoruz. Bizim köye askeri kule yaptılar, köylüye, çiftçiye yasak koydular. Sınır boylarına kanal ve hendek kazdılar. Çayırlarımıza taşlar yuvarlanmış, kanal kazındı böyle kalır diye düşündük ama bir hendek daha kazmaya başladılar. Üç metre boyunda hendekler kazılıyor. Ben merama gidemiyorum, 3 bin bağ ot biçerken, bu sayı 200 bağa düştü. Yetkililere bunları söyledik ama onlar bölgenin hazine arazisini olduğunu söyleyerek taleplerimizi reddediyor. Tapularımız zilyetliktir, bizim hakkımızdır, halkın hakkıdır ve bunlar gasp edildi. Köyümüze beton fabrikası kurdular. Tüm köylerin yollarını patlattılar. Çocuklar, kadınlar, aileler, hayvanlar mağdur oldu, ne kadar canlı varsa zarar gördü. Ayrı ayrı kanallar kazarak yandaşlara para kazandırıyorlar. Sınırda olan aslında budur. Bilinçli bir politikadır. Sınıra ne yaparlarsa yapsınlar, oradaki akrabalarımızla kan bağımız var ve bunu kesemeyecekler.”