Binevş Agal ve Hozan Mizgîn’in kesişen yolları…

Aynı coğrafyada, birbirine yakın köylerde dünyaya gelen Binevş Agal ve Hozan Mizgîn’in yolları, şehadetlerine kadar Kürt Özgürlük Hareketi’nin farklı mücadele sahalarında kesişti.

15 Ağustos 1984'te Kurdistan İşçi Partisi (PKK) öncülüğünde startı verilen silahlı mücadele Kürt toplumunda köklü değişimleri de birlikte getirdi. Daha önce aynı coğrafyada, yan yana yaşamalarına rağmen çoğu zaman bir araya gelmeyen farklı inanç grubundan kadınlar ve erkekler, Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin aynı saflarında buluştu, aynı mevzide savaştı, şehit düştü.

Farklı inanç grubundan olan Binevş Agal (Bêrîvan) ve Gurbet Aydın (Hozan Mizgîn) de aynı coğrafyada dünyaya gelip 1980’lerde birçok kez yolları kesişen iki Kürt kadın devrimciydi. Binevş Agal, daha sonra Batman’a bağlanan Beşiri ilçesine bağlı, Êzidî köyü Bazîwan'da (Kumgeçit) 1966 yılında dünyaya geldi. Hozan Mizgîn ise 1962’de buradan yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan bir Müslüman köy olan Bilêyder'de (Binaltı) doğdu.

Bu iki kadının buluşmasına yol açan başlıca olay ise, ikisinin gençlik yıllarında doğdukları coğrafya olan Batman’ın, Kurdistan Devrimi’nin örgütlendiği ilk yerleşim merkezlerinden biri olmasıydı. 1940’lı yılların sonuna kadar küçük köyken, 1950’li yılların başında bölgede bulunan petrol rezervlerinin çıkartılıp işletilmesiyle kaderi değişen, 1970’li yıllara gelindiğinde ise nüfusu 100 bine ulaşan Kuzey Kurdistan’ın bu ilçesi; işçi sınıfının öncülüğünde devrimci mücadelenin örgütlendiği bir yerleşim merkezi haline geldi.

DEVRİMİN İLK KALESİ: BATMAN

Civar köy, kasaba ve kentlerden göç alan Batman, o yıllarda Kurdistan'da sosyalist bir devrimin provası için fevkalade bir alt yapı oluşturdu. PKK’nin öncü kadrolarından önce Haki Karer, ardından Mazlum Doğan’ın yolunun düştüğü Batman’da çok kısa bir süre içinde toplumun her kesiminden, özellikle de genç erkek ve kadınlar Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin saflarında örgütlendi. 15 Ağustos Atılımı’nın efsanevi komutanı Egîd (Mahsum Korkmaz) de bu gençlerden birisiydi.

1979 yılında Batman’da yapılan belediye başkanlık seçimlerini PKK hareketinin adayı Edip Solmaz’ın kazanmasıyla bu kentteki örgütlenme zirveye ulaştı. Her ne kadar seçildikten 29 gün sonra Türk devletinin kontraları tarafından katledilse de Edip Solmaz'ın diğer belediye başkanlarından farklı bir duruşa sahip, bir halkı önderi olduğu kısa bir süre içinde sadece Müslümanlar içinde değil Êzidîler içinde de yankı buldu.

YOLLARI YENİDEN AVRUPA’DA KESİŞTİ

O yıllarda 17 yaşında olan Hozan Mizgîn, genç yaşına rağmen özgürlük saflarında yerini almış, henüz daha profesyonel bir sanatçı değilken, sesiyle herkesi etkilemeyi başarabilmişti. Hozan Mizgîn, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası PKK hareketinin “Ortadoğu sahasına çıkış” kararına almasıyla Batman’dan çıkış yapan gençler arasında yer aldı ve Ortadoğu’ya ulaşır ulaşmaz Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın PKK kadro ve militanlara verdiği ilk ideolojik eğitimlere katıldı.

1983 yılında Hozan Mizgîn, diğer sanatçı yoldaşı Hozan Sefkan (Celal Ercan) ile birlikte Avrupa’ya gönderildi. Her iki devrimci sanatçının görevi Avrupa’da, özellikle de Kürtlerin yoğun yaşadığı Almanya’da Kürt sanatçıları örgütlemek, devrime kanalize etmek, tarih sahnesine yeni çıkan bir özgürlük hareketinin sesi olmaktı.

Binevş Agal’ın yolu ise Hozan Mizgîn’den birkaç yıl önce Avrupa’ya düşmüştü. O yıllarda 12 Eylül 1980 Türk faşist cuntanın yoğun baskıları üzerine Beşiri’deki son Êzidî aileler de topraklarını terk etmek zorunda kalmıştı. Agal ailesi de o ailelerden biriydi ve parça parça gelmişti Almanya'ya. Çoğu da Celle kentine yerleşmişti. Bu arada Celle’de PKK hareketine katılan ilk Êzidî devrimciler Zeki Şengalî, Abdullah Sevgat ve Ahmet Ergin, sürgünde hayatta kalmaya çalışan Kurdistan’ın bu eski inancını Kürt Özgürlük Hareketi ile buluşturmak için hummalı bir çalışmanın içine girmişlerdi.

Agal ailesinin bütün üyelerinin Almanya’ya ulaştığı yıl; 1982'de, PKK'nin dördüncü kuruluş yıl dönümü kutlaması Hamburg'da yapıldı. Bu kutlama, Celle’de yaşayan Êzidîleri PKK ile kaynaştıran ilk buluşmaya dönüştü. Hozan Mizgîn’in o kutlamaya katılıp sahne alıp almadığı tam olarak bilinmiyor fakat geceye katılanlardan biri 16 yaşındaki Binevş Agal’dı.

Kürt Özgürlük Hareketi’ne ait kitapları kısa bir sürede okuyarak Kurdistan devrimini anlamaya çalışan Binevş Agal, 1984’de 18 yaşına girdiğinde Kürt Özgürlük Hareketi’nin o döneme kadar ilk büyük kitlesel uzun yürüyüşü olan Hannover-Bonn yürüyüşünden sonra PKK saflarına katılma kararı aldı. Onun mücadeleye profesyonel bir devrimci olarak katılımı Êzidîler arasında büyük yankı uyandırdı.

AKADEMİNİN YAN YANA İKİ ÖĞRENCİSİ…

1985'te PKK'nin ‘Ortadoğu Sahası' çalışmalarına katılan Binevş Agal, bir süre sonra Rojava Kurdistan’ına geçti ve orada PKK'nin ilk kadın hareketi çalışmalarını yürüttü. Bir dönem Cizîra Botan bölgesinde kaldı ve kısa sürede halkın sevgisini kazandı. Rojava'daki Êzidîleri ilk örgütleyen de, Kurdistan devrimi için birçok evin kapısını ilk çalan da oydu.

Hozan Mizgîn ise o yıllarda Hunerkom ve Koma Berxwedan’ın çalışmalarına öncülük ediyor, Newroz kutlamaları ve "Parti gecelerinde" kısa boyu ve gür sesiyle dikkat çekiyor, bir kuşak onun sesiyle hafızalara kazılan "Çemê Hêzil", "Gundîno Hawar" ve “Egît” gibi devrim ezgileriyle büyüyordu.

Bu arada 1986 yılının Ekim ayında üçüncü kongresini yapan PKK, 28 Mart 1986’ta şehit düşen Kurdistan’ın efsanevi komutanı Mahsum Korkmaz'ın (Egîd) adını ve mücadele çizgisini yaşatmak için onun adıyla bir akademi kurulmasına karar verdi. Birbirine yakın köylerde dünyaya gelen iki genç kadın devrimcinin yolu bu kez Mahsum Korkmaz Akademisi’nde kesişecekti.

Hozan Mizgîn Avrupa’dan, Binevş Agal ise Rojava’dan gelerek bu akademinin ilk öğrencilerinden oldular. Serxwebûn gazetesinin arşivinde yer alan Mahsum Korkmaz Akedemisi öğrencilerine ait fotoğraflar arasında Binevş Agal ve Hozan Mizgîn’in yana yana otururken çekilmiş iki fotoğrafı bulunuyor. Akademideki eğitim devresinin ardından Binevş Agal ve Hozan Mizgîn yönlerini bu kez mücadelenin en sıcak alanı, Kuzey Kurdistan’a çevirdi.

Rojava'dan ailesine son mektubu 16 Nisan 1988’de kaleme alan Binevş Agal, doğup büyüdüğü topraklarda mücadele etmenin heyecanını şu sözlerle dile getirecekti:

“Bu alanda son kez size mektup yazıyorum. Bir önceki mektupta ülkeye gideceğimi belirtmiştim ve işte şimdi ülkeye gitmenin son hazırlıklarını yapıyoruz. 8 yıldan sonra tekrar güzelim Kurdistan'a döneceğim için çok seviniyorum... Kurdistan'da yaşamak da güzel, ölmek de...”

BİRİ SERHILDANIN SEMBOLÜ, DİĞERİ DEVRİMİN SESİ

Binevş Agal, Bêrîvan olarak tanınan Rojava'nın Cizre'sinden Bakur’un Cizre'sine geçtiğinde 1988 baharının son günleridir. O artık Cizre'de "Zozan" ismini alarak halk örgütleme çalışmasına katılan bir şehir gerillasıdır. Onunla o dönem Cizre’de halkı örgütleme çalışmalarına katılan Salih Cizirî (5 Haziran 2021'de Türk devletinin hava saldırısında şehit düştü), 2014’te ANF’ye verdiği bir röportajda Binevş Agal’ın Cizre günlerini şöyle aktardı:

“Bêrîvan, Cizre bölgesindeki halk çalışmalarında yer alan ilk kadın gerillaydı. Kadınlarla ilk toplantıları o yaptı. Cizre'de gitmediği köy yoktur, her köyde ortalama bir hafta kalıyordu. Gittiği her ortama ayak uydururdu. Örneğin Cizre'de kadınların çoğu o yıllarda çarşaf giyerdi, o da çarşaf giyerdi. Onu bir Cizreli kadından ayırt etmek imkansızdı. Hatta kucağına bir çocuk , yanına da bir adam alarak dolaşırdı. Kamufle olmak, göze batmamak, halkın örf ve adetlerine göre yaşamak için bütün ayrıntıları düşünürdü. 'Bu çarşaf da nedir?' demezdi.”

Kurdistan'ın kadim kenti Cizre, 1988'in yazı ve sonbaharında, adeta bir "Bêrîvan efsanesi" ile dolup taşarken Türk devlet güçleri de her yerde bu şehir gerillasının peşindedir. 18 Ocak 1989 günü Türk devlet güçleri onun kaldığı eve baskın düzenlendi. O sabah ekmek almaya giden evin sahibi Emin Elçitorun, ekmeğiyle birlikte elini havaya kaldırmasına rağmen kurşun yağmuruna tutularak katledildi. Daha sonra Türk devlet güçleri Elçitorun’un elindeki ekmeği alıp yerine kalaşnikof koyacak, bu şekilde fotoğrafını çekecekti.

Binevş Agal, dönemin kimi tanıklarına göre yaralı ele geçti ve teslimiyeti kabul etmediği için katledildi, kimilerine göre ise son kurşununa kadar çatışarak şehit düştü. Onun şehadeti karşısında Cizre halkının patlamaya hazır öfkesini fark eden Türk devleti, Binevş Agal’ın cenazesini halka vermek zorunda kaldı. Anne-babasının Kürt aşk destanı “Cembeliyê Mirê Hekkarî û Binevşa Narin”den esinlenerek adını verdikleri Binevş’in cenazesi, bir başka Kürt aşk destanın kahramanları Mem û Zîn’in de yattığı Cizre’deki tarihi mezarlıkta defnedildi. Onun devrime olan aşkı ise çok değil, bir yıl sonra 1990 Newroz’unda serhildana kalkan Cizre halkının ışığı oldu.

Binevş Agal’ın şehadet düştüğü yıl Hozan Mizgîn (Gurbet Aydın) ise mikrofonunu bırakıp eline silah aldı. O yıllarda bile sesi çoğaltılan Koma Berxwedan’ın kasetlerinde Kurdistan'ın en ücra köylerine ulaşan Hozan Mizgîn, bu kez ARGK komutanı olarak önce Mardin’de sonra da Garzan eyaletinde halkın karşısına çıktı. Binevş Agal gibi halkı örgütleme çalışmaları yürüttüğü sırada Tatvan’da, 11 Mayıs 1992 günü bir evde sıkışıp kaldı ve Türk devletinin eline geçmemek için son kurşunuyla şehit düştü.

Batman’da, birbirine yakın köylerde, 1960’ların ortasında biri Müslüman, diğeri Êzidî ailede dünyaya gelen bu Kürt kadınlar, şehadetleriyle 1990’ların Kurdistan’ında yeni bir mücadele döneminin kapısını araladı. Duruşu, adı ve efsanesiyle Binevş Agal (Bêrîvan), Kurdistan’da yeni bir çığır açan Cizre-Botan’da serhildan ateşinin kıvılcımını yaktı; Hozan Mizgîn ise Kurdistan’ın devriminin ortaya çıkardığı ilk sanatçılardan biri olarak ezgileriyle Kürt halkının unutulmaz sesi oldu.