Karadeniz'deki dağ çocukları

Karadeniz Dağ Çocuklarının İzleri kitabında, PKK’li Mahir Koç (Celal Başkale) ve birlikte Karadeniz’de iz bıraktığı arkadaşlarının amansız mücadelesinden bir kesit anlatılıyor.

“Karadeniz’in insanı çileden çıkaracak aksiliklerine ve zorluklarına karşın, çok zevkli olan bin bir güzellikle dolu gerilla yaşamını seviyorlardı. Macerayla dolu bir zamanı yaşamışlardı” satırları, PKK’li Mahir Koç (Celal Başkale) ve birlikte Karadeniz’de iz bıraktığı arkadaşlarının mücadelesinin anlatıldığı Karadeniz Dağ Çocuklarının İzleri isimli kitaptan.

1990’lardan bu yana Karadeniz’de üstlenen, mücadele yürüten, eylemlilik halinde olan PKK gerillacılığının sadece kısa bir kesitini anlatan “Karadeniz Dağ Çocuklarının İzleri” isimli kitapta yaşanan zorlu süreçlerin yansımalarını görmek mümkündür. Mahir Koç (Celal Başkale) ve arkadaşları Ali Altun (Bahoz Amed), Adem Gümüş (Demhat Bozova), İhsan Sabri Gültekin (Fırat Dicle), Resul Akbulut (Pale Mardin), Coşkun Doğan (Sefkan Gürvelik), Sancar Buluç (Seyitrıza Dersim), İmad İbeş (Şexmus Halep), Adnan Tekin (Hejar Zagros), Ercan Ateş (Kemal Sidar), Yılmaz Suiçer (Koçer Adar) ve Karadeniz’i bir uçtan bir uca tek başına adımlayarak Dersim’e arkadaşlarına ulaşarak soluksuz hikayelerini aktaran Yakup Tokay’ı (Mazlum Volkan) belki bir çok arkadaşlarının tanıma fırsatı olmadı fakat tarihe imzalarını Karadeniz gerillası olarak atanlar olmayı başardılar.

KOÇ’U TANIYANLAR ANLATIYOR

Mahir Koç (Celal Başkale), 1974'te Wan’ın Elbak (Başkale) ilçesine bağlı Melkava köyünde dünyaya gelir. Köyde okul olmadığından dolayı ilkokul ve ortaokula ilçede bulanan yatılı okula giden Koç, ortaokulda Kürdistan’da filizlenmeye başlayan PKK ile tanışır. Köylerine sık sık gelen PKK’lilerden dolayı devletin köylerine baskıları artar. Yapılan zulümlerin ardından köylülere koruculuk dayatılır. Baskı ve zulümleri kabullenemeyen Koç, PKK’ye katılır. PKK’ye katılması ile birlikte kısa sürede önemli görevler üstlenen Koç, birçok alanda gerçekleştirdiği eylemlerle kendinden sıkça söz ettirir. Zagros, Botan, Soran, Garzan ve Dersim alanlarında gerillalık yaparak yaşadığı mücadele tarihi içerisinde birçok kez yaralanmasına rağmen bulunduğu hiçbir alandan vazgeçmeyen ve başarıya kilitlenen biri olarak tanınır.

HPG gerillası Zerdeş Agir, Koç ile 2004'te Zap’ta tanıştıklarını belirterek, “Celal Arkadaşı tanımadan da ismini sürekli duyuyordum. Pratiğiyle, savaşçılığıyla, yoldaşlığıyla, komutanlığıyla, çalışmalarıyla hem örnekti hem de yüz yüze gelmeden de tanıyabiliyordunuz. Çünkü tarzı ve temposu her zaman örnek olarak veriliyordu ve onu tanımayanlarda da tanımak için bir istem oluşuyordu. 2009’da birlikte Karadeniz’e geçtik. Benim için büyük bir şanstı, herkese böyle bir şans düşmez, kendimi çok şanslı hissediyordum. Aynı birlikte kalmadık ama ilk yıl aynı birimlerde kaldık” diyor.

ONDA ÇARESİZLİK YOKTU

Koç’un, gerillacılıkta derin perspektifleriyle öncü, her zaman çevresine örnek teşkil eden, dikkatli, sezgileri ve hisleri ön planda, manevra kabiliyeti yanıt olmada yüksek olan biri olduğunu vurgulayan Agir, şöyle devam ediyor: "Onda çaresizlik yoktu, çözümsüz kalmazdı hiçbir koşulda. Ne şekilde olursa olsun bir şekilde tüm arkadaşlarda bir yer ediniyordu, en tehlikeli yerlerde bile tecrübenin de getirdiği sakinliği, dinginliği vardı. En tehlikeli sularda 'biz buradan geçeriz' cesareti onundu. Gerillanın adım atmadığı yerlerde bile görebilirdiniz. Bir şehirden veya köyden geçilmesi gerekiyorsa 'biz geçeriz' özgüveni etrafına da geçerdi. Celal arkadaş da gizli bir güç vardı ve bu gücü etrafına yayıyordu. Pratiği de bize gösteriyordu ki; yapılamayacak şey yoktur ve tecrübeler öğreticidir.”

SORUNU EN ERKEN ÇÖZENDİ

HPG gerillası Şiyar Dersim ise Kelareş’ten 3 günlük bir yürüme mesafesinde kuryeleri olan 'Hevalê Celal’i ilk defa orada görmüş. Şiyar Dersim, anlatıyor: "Zaten görür görmez öyle heybetiyle, öncülüğüyle, gülüşüyle, hal hareketleriyle hemen göz dolduran bir insandı. Bizim grup onunla birlikte Şehîdan’a kadar gelip o bizi diğer kuryelere kadar teslim edip geri dönecekti. Yol boyunca yaklaşık 27 arkadaş olmuştuk, diğer eyaletlerden de arkadaşlar gruba dahil oldu. Şehîdan’da biraz aksilik çıkınca Hevalê Celal bizim grubu dört beş günlük bir mesafe daha getirebileceğini söyledi. Grubun zorlanmasının önüne geçebilmek için sorumluluğu kendisi üstlendi, hemen zaten planlamasını yapıp harekete geçti.

CESARETİN VERDİĞİ GÜVEN

Hevalê Celal’de belirgin özelliklerden birisi de çözümsüz kalmıyordu, herhangi bir sorun oluşursa o sorunu en erken nasıl aşabilir, onun yol ve yöntemleri üzerine erkenden karar verip harekete geçiyordu. O kurye sorununu çok fazla mesele haline getirmedi, hemen önümüze düştü bizi Zagroslara kadar getirdi. Zagrosların çıkışında beklemişti, Hevalê Celal akşamdan bütün gruplara ‘Zagrosların üzerinde ufak bir bulut olsa bile geçmememiz lazım’ demişti. 1995’te 7 arkadaşın şehadetinden bahsetmişti fırtınadan dolayı. Üstelik 26 Kasım’dı. Sabah tam çıkacağımız yerin başlangıcında duruyorduk, kalktığımızda bırakalım ufak bir bulutu, gökte açık bir yer bile yoktu. Hepimiz gözlerimizi Hevalê Celal’e çevirdik. ‘Gideceğiz, aşacağız burayı’ dedi. Hepimizde bir gün önceki söylediği sözün etkisi, fırtınaya yakalanma endişesi vardı. Gider, aşarız, sorun değil, deyince bize duruşuyla moral verdi, motivasyon sağladı. Bizde o boğazı geçemeyeceğimize dair ne kadar duygu varsa onları bir ölçüde aştırtmasını bildi. O tekrar önümüze düştü, kar bir metreyi rahat geçiyordu, zaten yükseklere çıktıkça bu oran artıyordu. Bir mesafeden sonra diğer arkadaşlar da öncüyü değiştirdiler ama asıl boğaza vardığımızda çok büyük bir fırtına vardı. Hevalê Celal bizi hızlı bir şekilde fırtınanın azaldığı yerlere kadar götürdü, hatta orada bir fotoğraf da çektik. Ondan sonra bizi hızlıca aşağıya; Dola Xadarê’ye indirdi. Dola Xadarê’den de Xinerê’ye sapasağlam ulaştırdı. 27 arkadaşı herhangi bir sorun yaşamadan, büyük bir moralle gelmemiz gereken son noktaya yetiştirdi.

ÇOK SADE, GÖSTERİŞSİZDİ

Hevalê Celal’in şehadeti bizler açısından büyük bir kayıptı. Yeri doldurulamaz bir insandı. Yoldaşlarına, Önderliğe, şehitlere ve halka bağlılığıyla örnekti. Çok sade, gösterişsiz, yalanı dolanı olmayan, söylediğini direkt söyleyen bir insandı. Arkadaşlar, onunla hareket ederken çok zorlanırlardı ama yükünü-çantasını herkesten daha ağır yapardı, herkesten daha fazla yol yürürdü, herkesten daha fazla zorlanırdı, herkesten daha fazla keşfe çıkardı.

HEVALÊ CELAL İLE HAREKET EDELİM

Hevalê Celal’de üslup-tarz ve yöntem olarak kimi zaman arkadaşları zorlasa da genel olarak bütün arkadaşlar Karadeniz’de hareket ettikleri zaman ‘Biz Hevalê Celal ile hareket edelim’ derlerdi. Karadeniz’in her tarafını öyle kısa zamanda adımladığı için arkadaşlarda doğal olarak bir fiziki yorulma olurdu. Fakat buna rağmen bütün arkadaşlar, Celal Arkadaş ile hareket etmek, onunla gerillacılık yapmak konusunda adeta yarışırlardı. Karadeniz gerillacılığı bu anlamda büyük bir değerini yitirdi.

Karadeniz’de ve genel olarak örgüt açısından kaldığı diğer alanlarda her zaman en önde, eylemlere en aktif katılan arkadaş olduğu için bizim eylem çizgimiz, savaş çizgimiz açısından da önemli düzeyde bir kayıptır.

OKUYUCUDA BIRAKTIĞI İZLER

Karadeniz Dağ Çocuklarının İzleri, hem Karadeniz’de gerillacılığı, zorluklarını, Karadeniz’e kadar gerillayı çekenleri ve burada gerillacılık yapanların ayak izlerini okuyucuyla paylaşıyor. Okuyucularda bıraktığı izler de var.

YJA-STAR gerillası Arjin Newroz, Koç ile tanışmadıkları ve birlikte kalmadıklarını söyleyerek, “Her zaman örnekleri anlatılır, hikayeleri, yaşadıkları aktarılırdı. Bizlerde de tanımaya dair bir merak oluşmuştu. Cilo'da kış kampında toplu okuduk. 8 kadın arkadaş üstlenme çalışması yapmış ardından da bu kitabı okumaya başlamıştık. O zaman ilk defa bu kitabı okudum hem Celal arkadaşı hem de Karadeniz gerillacılığını böylelikle daha yakından tanıma fırsatım oldu” diyor.

BÜYÜK BİR İRADE VAR

Newroz, şunları ifade ediyor: "Yoldaşlıkta her şey birbirini fiziki olarak tanımak değildir, çünkü nerede olursan ol hem fikren hem de ruhen, düşünce bir olduğunda mücadele de aynı oluyor. Her gerillanın Karadeniz, Amanoslar'a gitme hayali var. Bu hayal bu alanların zorluğundan kaynaklanıyor. Kitabın içerisinde hem Heval Celal hem de yanında birlikte kaldığı arkadaşların yaşadığı zorlukları insan tanıyor ve bilmiş oluyor. İnsanın içini acıtsa bile bir yandan da tecrübe kazandırıyor. Heval Celal’e baktığımızda askeri taktik konusunda ön planda, düşmanı tanıyan, düşmanın neredeyse içerisine kadar giriyor fakat yaptığı manevra kabiliyeti ile yoldaşlarını kurtarıyor. Sıcak savaş içerisinde insanın en çok merak ettiği hususlardan biri de yoldaşlık ilişkileri oluyor. Celal Arkadaş yaralanıyor, yanındaki arkadaşlar da yaralanmış. O anlarda birbirini hissetme ön plana çıkıyor. Son saniyeye kadar da çok büyük bir irade var, yaralı gücünün son raddesine kadar da yürüyor. Şehit Mazlum çok büyük bir serüven geçirdi, kitabın bir bölümü Celal Arkadaşı bir bölümü de Şehit Mazlum'u anlatıyor. Bölümler değiştiğinde bir sonraki bölümü merak ediyorduk, kitap komisyonunu da bu konuda çok zorluyorduk, Heval Celal'in olduğu bölümden Mazlum arkadaşın olduğu bölüme geçtiğinde komisyondan kitabı alıp hemen bakıyorduk. Mazlum arkadaş, iki aya yakın bir süre tek başına ve yoldaşlarından ayrı hareket etmeye, arkadaşlara ulaşmaya çalışıyor; büyük bir direniş ve iradedir başlı başına bu yolculuğu bile… Dağ yoldaşsız, yoldaş dağsız olmaz; bu iki olgu birbirine o kadar bağlantılıdır. Celal ve diğer arkadaşların isimlerini kaldıran arkadaş çok oldu, umut ediyorum ki mücadelemizde oluşturdukları emekleri hiçbir zaman unutmayacağız ve onların umutlarına ulaşmak için elimizden geleni yapacağız.”

EĞİTİM AMAÇLI OKUDULAR

YJA-STAR gerillası Amargi Tendürek, kitabı eğitim amaçlı okuduklarının altını çizerken, Karadeniz halkının Kürt halkına karşı farklı bir yaklaşımla yıllardır iktidarlar tarafından koşullandırıldığını ve bunun zorluklarını da Karadeniz gerillasına yansımalarının olduğunu söylüyor. Tendürek, “Hevalê Celal’in kaldığı Karadeniz’in ne kadar zorlu bir bölge olduğunu okuyoruz. Eğer bir gün bizim de yolumuz oraya düşerse belki birlikte yaşamadık fakat onların yaşadıkları tecrübelerin aktarımını okuyoruz, üzerine tartışıyoruz" diyor.

PKK YOLDAŞLIĞINI ÖZÜMSEDİM

HPG gerillası Dara Xalila ise kitabın kendisi üzerinde manevi etkisinin büyük olduğunu, kitabı hem bireysel hem de eğitim amaçlı olarak arkadaşlarıyla birlikte de okuduğunu ifade ediyor. “PKK yoldaşlığını diyebilirim ki kitabı okuduğumda daha da özümsedim. O’nun ve o arkadaşların yoldaşlığı, en riskli ve zorlu alanlarda bile bu denli bağlı kalmaları insanı çok etkiliyor” diyor.

ZORLUKLARI GÖĞÜSLEMEYİ BİLMEK

HPG gerillası Hozan Argeş hem kitabı okuduğunu hem de Koç’u tanıyanları dinlediğini belirtiyor. “Zorlukları göğüslemesi, Apocu militanda olması gereken temel özelliği işaret ediyor” diyen Argeş, şunları ekliyor: “Döneme cevap olacak gerillacılık Celal arkadaşı Karadeniz’e çekmiş. Koç ve arkadaşlarının Mahir Çayan’ı anma ve Kızıldere’den geçtikleri süreçten çok etkilendim. Kitap, tecrübe aktarıyor, aynı zamanda kendisiyle birlikte düşmanı tanımayı da getiriyor."