İşgal saldırıları göçe zorluyor

Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê’nin Türk devletince işgali ardından 700 bini aşkın insan göç etmek zorunda kaldı.

Son yıllarda başta Kuzey ve Doğu Suriye olmak üzere Suriye'de göç ve mülteci olgusunun düzeyi arttı; bu durum nüfusun dağılımını olumsuz etkiledi, bölgede demografik değişimin önünü açtı.

Uluslararası Göç Örgütü’nün açıklamasına göre; Haziran 2019’dan itibaren 272 milyon kişi gönüllü göç etti. Yaklaşık üçte biri, işçi göçü. Ayrıca yıllara göre karşılaştırılmalarda ise şu sonuca ulaşılıyor: 1980’de yüzde 2,3 iken 2000’de yüzde 2,8, 2019’da ise yüzde 3,5. Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü’ne göre; 2019 sonuna kadar zorla göçertme 79,5 milyon kişiye ulaştı. Bunlardan 25 milyon kişi yabancı göç, 45,7 milyon kişi iç göç ve 4,2 milyon kişi de emekli göçü. 2020’de ise siyasi, ekonomi sorunlar nedeniyle bu oran 10 kat arttı. Uluslararası Göç Örgütü’ne (Birleşmiş Milletler Göç Ajansı) göre; 2019’da 70,8 milyon kişi baskı, çelişki, endişe, korku işkence, insan haklarının çiğnenmesi nedeniyle iç göçe maruz kaldı.

BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün açıklamasına göre; 2020’de 280 milyon kişi ülkesi dışında bir milyarı aşkın kişi ise iç göçle yaşamına devam etti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu’nun (UNHCR) 2022’de yayınladığı rapora göre; 2022’deki rakamlar özellikle 2020’de patlaması beklenen mülteci sayısını da geçti. Dünya milyonlarca insan salgınlar, savaşlar, kuraklık, deprem, ekonomik kriz ve antidemokratik uygulamalardan dolayı yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kaldı.

UNHCR’in verilerine göre; şu an küresel toplam mülteci sayısı 110 milyon. Bu rakam 2020’de ise 80 milyondu. Yani ortalama 2,5 yılda yaklaşık 30 milyon yeni göçmen arttı. Dünyadaki en çok mülteciler arasında ise 6,5 milyonu sığınmacı haline gelen Suriye halkı var. 5,7 milyon kişiyle Ukrayna ve 5,7 milyon kişiyle Afganistan halkı ikinci ve üçüncü sırada yer alıyor.

KUZEY VE DOĞU SURİYE

Suriye’den 2011’den beri yaşanan savaşla göç dalgası, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan halkları da etkiledi. Suriye krizi, demografi değişiminde neden olurken tehlikeyi de beraberinde getirdi. Bu nedenle milyonlarca insan yollara döküldü, mülteci ve göçmen oldu. Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü, 2021’de endişe, korku, umutsuzluk, siyasi ve ekonomi kaynaklı 5,5 milyon insanın göç ettiğini açıkladı. Kuzey ve Doğu Suriye’de de siyasi, askeri ve şiddet barındıran ideolojilerden (DAİŞ gibi) kaynaklı göç dalgası gün yüzüne çıktı. Ayrıca Türkiye, Rusya, İran ve Suriye’nin sınır kapılarının açılmasına engel pozisyon ısrarıyla gelişen ekonomi ambargosunun uygulanması da diğer bir etken arasında yer aldı. Yaklaşık bir milyon Kuzey ve Doğu Suriyeli, endişe, korku, zorla ve kendi isteğiyle göç etti. Ayrıca yerel ve uluslararası güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda da halkı göçe teşvik etme durumu da söz konusu oldu.

SALDIRI, AMBARGO VE KUŞATMA

Bölgede yaratılan ekonomi ve güvenlik sorunlarının başında gelen DAİŞ, Türkiye ve bağlı güçlerin bu göçte payı görmezden gelinmeyecek kadar fazla. DAİŞ, Türkiye ve bunlara bağlı güçlerle Suriye krizinin giderek derinleşmesi, Suriye krizine çözüm bulma girişimlerinin zayıf kalması, ideolojik çelişkiler, kin ve nefret çağrıları, dincilik, milliyetçilikle yolsuzluğun yaygınlaşmasından kaynaklı göçler yaşandı. Diğer bir yandan ise Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan kuraklık da göçe neden olan durumlar arasında. Yağışın seyrekliğinin yanı sıra Türkiye’nin Fırat, Xabur Suyu debisini azaltması, Elok İstasyonu’nu durdurmasıyla İnsan Haklar İzleme Örgütü’ne (HRW) göre 460 bin kişi içme suyundan mahrum kaldı. NRLS’nin (Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi) 2016 yılındaki anketine göre; göçün nedenlerinde güvenlik ve ekonomik sorun baş gösteriyor. Dünya Gıda Programı’na göre (World Food Programme, WFP) 2022’de Suriyelilerin yüzde 90’ı açlık sınırı altında kalıyor ve 16 milyon nüfustan en az 12 milyon Suriyeli gıda güvencesinden yoksun. NLRS’nin 2016’da yaptığı ankete göre; Kuzey ve Doğu Suriye’de sorulan ‘Yurt dışına göç fikrini destekliyor musunuz?’ sorusuna yüzde 86,1 hayır cevabı verildi.

ARAP KEMERİ İLE BAŞLADI VE BİTMEDİ

BAAS rejimi, ‘Arap Kemeri’ projesi adı altında 1960’lı yıllarda göçertme planına başladı. 4 bini aşkın Arap (Reqa ve çevresinden), Kürt yerleşim yerlerine yerleştirildi ve 700 bin dönümü aşkın Kürt arazisi, verildi. 5 Ekim 1962’de olağanüstü nüfus sayımı sonrası 150 bin Kürt, Suriye kimliğinden mahrum kılındı, yabancı statüsünde bırakıldı. Böylece 150 bin Kürt’ün kurum ve kuruluşlardan faydalanma, seçimlere katılma, arazi sahibi olma, orta okul ve lise okuma, ana dilinde konuşma gibi birçok hakkı elinden alındı.

Ekonomi kalkınmasının eşit düzeyde sağlanmaması nedeniyle Cizîrê Kantonu’nda 2008 yılı en kurak yıl oldu. BM’ye göre, Suriye topraklarının yüzde 60’ı ve 1,3 milyon kişi (çoğunluğu Cizîrê Kantonu) kuraklıktan kaynaklı büyük zarar gördü. Kızıl Haç ve Birleşmiş Milletlere göre; 800 bini aşkın kişi, geçim kaynaklarını kaybetti. Dolayısıyla binlerce Kürt, geçim kaynağını yitirince Suriye’nin farklı şehirlerine ve yurt dışına göç etmek zorunda kaldı.

DAİŞ’in 2014’teki saldırıları sonucunda 225 bin Suriyeli, Federe Kurdistan’dan göç etti. Bunlardan yaklaşık yüzde 97’si Irak’taki Suriyeli ve yüzde 90’ı aşkın Kürt’tü. DAİŞ’in Haziran 2014’te Kobanê’ye dönük saldırıları sonucunda 160 bini aşkın Kobanêli, Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Böylece BM Göç İşleri Yüksek Komisyonu’na göre; 2011-2014’te 815 bin Suriyeli, Türkiye’ye göç etti.

Türkiye’nin 2018’de Efrîn’i işgal etmesiyle 300 bini aşkın Efrînli göçe maruz kaldı. Yine Türk devleti ve DAİŞ çetesinin 2019’da Serêkaniyê ve Girê Spî’yi işgal etmesiyle BM Göç İşleri Yüksek Komisyonu’na göre; daha çok kadın ve çocukların içinde olduğu 180 bin kişi topraklarından göçertildi. İşgal edilen alanlardaki baskılar ardından sayı 400 bine ulaştı.

Yarın: Dr. Ebîr Hessaf, Kuzey ve Doğu Suriye’de göç durumunu değerlendirdi.