GÖRÜNTÜLÜ

Birliğin sağlanmaması Kurdistan'ı tehdit ediyor

Kurdiyar Dirêî, Türk devletinin Başûrê Kurdistan üzerindeki saldırılarının Kürt davasını tehdit ettiğini, KDP'nin iş birliğinin ise büyük felaketlere yol açacağını vurguladı.

KURDIYAR DIRÊÎ

ANF’ye konuşan Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi Üyesi Kurdiyar Dirêî, Türk devletinin Başûrê Kurdistan üzerindeki saldırılarının KDP’nin işbirliğiyle artmasına sert tepki gösterdi. Kürt birliği sağlanamadığı takdirde, Kürt davasının büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacağını dile getirdi.

Türk devletinin, Başûrê Kurdistan’a dönük saldırılarını belli bir zaman aralığında değerlendirmenin yetersiz kalacağını dile getiren Kurdiyar Dirêî, “Türk devleti, 1923 yılında bu yana Kürt davasını ortadan kaldırmak istiyor. Kürt davasının tasfiyesiyle Türkiye’nin varlığının sağlanacağını düşünüyor. PKK’nin sadece bir parça, bir bölge mücadelesi yürütmediği için ideolojik ve uzun vadeli bir strateji olduğunun farkındadır. Bu nedenle PKK’ye karşı büyük hesaplar içerisindedir. Tüm çabalarına rağmen PKK’yi tasfiye edemeyen Türk devleti, 1999 yılında Önder Abdullah Öcalan’a dönük gerçekleştirilen komploda yer aldı. Böylece PKK’yi bitireceğini sanıyordu. Fakat yanıldı. Türk devletinin, Neo Osmanlıcılık hayalini diriltmesinin önünde engel olan hareket sadece PKK’dir. Bu hayalinin gerçekleşmesi için de Misak-ı Milli sınırlarını ortadan kaldırması gerekiyor. Dolayısıyla aralıksız bir şekilde saldırılarını sürdürüyor. Amacı Başûrê Kurdistan’ı işgal etmek ve ardından Başûr ve Rojavayê Kurdistan güzergahını kapatarak Rojava’ya yönelmektir” dedi.


KDP’nin, Türk devleti ile işbirliğine dikkat çeken Kurdiyar Dirêî, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Düşmana güvenme duygusu KDP’yi bir çıkmaza sürüleyecek, istediği sonuca vardıramayacaktır. KDP’nin yürüttüğü ucuz siyaset beraberinde büyük felaketlere yol açacaktır. Başûrê Kurdistan’da yürütülen siyaset bir aile çıkarının ötesine geçmemektedir. 1991 yılında gerçekleşen halk ayaklanması sonucunda Başûrê Kurdistan’da yaratılabilecek model tüm Kurdistan parçalarına örnek olacaktı. Fakat dar aileci yaklaşımlar ve bölgedeki parçalı Kürt duruşu nedeniyle bu fırsatı yitirdiler.

2003 yılında Saddam Hüseyin’in devrilmesi ve 2006 yılında oluşturulan Federal Kurdistan hükümeti ardından da iktidar sistem yıkılamadı. Bugüne de bakacak olursak Hewlêr ve Silêmaniye bile birbirinden kopuk ve ortaklaşamıyorlar. Sürdürülebilirliğini yitirmek istemeyen partiler şahsi çıkarları doğrultusunda hareket ederek Kurdistan’dan ziyade kendi partilerini öne çıkarma yarışına kapılıyorlar. Bağdat hükümetiyle çelişkilerin artması KDP’nin Türk devletiyle sıkı ilişki kurmasına da kapı araladı. KDP’nin ekonomisi şu an işgalci Türk devletinin eline geçmiş durumda. Erdoğan, 2017 referandumu öncesi ‘bir vanayı kapattığımız anda iş bitti’ sözleriyle ekonomik bir tehditte bulundu. Referandum ardından büyük bir yenilgiye uğrayan KDP, kendisini korumayı Türk devletinde buldu. Çünkü 2017’de sarf edilen sözlerin etkisinden kurtulamadı. Daha önceleri kendi çıkarlarına zarar gelmeyecek şekilde cılızda olsa tavır sergileyebilen KDP, şu an Türk devletinin işgal ve ilhak projesini onayladı.”

‘IRAK KÜRT DAVASINI TASFİYE İÇİN TÜRK DEVLETİYLE ANLAŞTI’

Bağdat hükümetinin, Türk devletine sessizliğiyle onay verdiğini kaydeden Kurdiyar Dirêî, “Saddam Hüseyin iktidarı yıkıldı fakat Kürt halkının haklarının inkâr edilmesi, ulus devlet ruhu, zihniyeti ortadan kaldırılmış değildir. Bağdat hükümeti, Başûrê Kurdistan’ın 2017’deki referandumunu onaylıyordu. Çünkü hükümetin kaybetmesini istiyordu. Türk devleti ile de Kürt davasının tasfiyeye uğratılması için anlaşmaya gitti. Kürt Özgürlük Hareketine ‘terör’ lansesiyle Türk devleti ile ilişkilerini bozduğu yönünde uluslararası güçler arasında algı yaratmaya çalışıyor. Irak hükümeti, Başûrê Kurdistan’da elde edilen kazanımları yok etmek istiyor. Eğer Kürt Özgürlük Hareketi Başûrê Kurdistan’da olmasaydı Türk devleti ve Bağdat hükümeti çok önceleri Federal Kurdistan hükümetine de müdahale etmişti” değerlendirmesinde bulundu.

“YNK, Başûrê Kurdistan’da yaşanan çelişkilerden uzak değil bu çelişkilere dahildir” diyen Kurdiyar Dirêî, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Başûrê Kurdistan’da, KDP ve YNK belirgin siyasi partilerdir. 2 yıl öncede görüldüğü gibi YNK olağan bir süreçten geçti. Şu an ise ulusal bir rol oynamanın çabası içerisindedir. Fakat kendi çıkarlarına bağlılığını da bir kenara bırakamıyor. Bir yandan İran diğer bir yandan Irak hükümeti ve ekonomik baskılar altında boğuşan bir pozisyonda yer alıyor. Bu nedenle ne baskısı altında olduğu hükümetlere karşı gelebiliyor, ne de Celal Talabani’nin yolundan ayrılabiliyor ki YNK’nin tavrı daha güçlü olmalıdır. Fakat bilinmelidir ki Başûrê Kurdistan projesi tehlike altındadır. YNK ve KDP, Kurdistan’a dönük tehlikelerinin farkına varmalıdır. Projelerinin merkezinde aile ve parti çıkarlarından ziyade Kurdistan ve Kürt halkının çıkarlarına hizmet olmalıdır.”

Türk devletinin, Kürt siyasi partilerinin parçalı olmasından faydalandığına işaret eden Kurdiyar Dirêî, “Bu parçalı duruştan istifade eden Türk devleti, Kurdistan topraklarını boşaltmaya dönük bir politika izliyor. Halkların soykırımı üzerinden varlığını inşa eden Türk devleti bugün de Kürt partilerinin parçalı duruşu nedeniyle Başûrê Kurdistan halkına göçertme politikası uyguluyor. Ortadoğu’nun yeniden dizaynı tartışmalarının yoğun olduğu bir süreçte Türk devletinin terk korkusu elinden olanı da yitirmektir ve yeni dizayn içinde Kürtlerin varlığına yer verilmesidir. Saldırılarıyla da demografi değişimine gidiyor. Bu demografi değişimine karşı Bağdat, Hewlêr ve Silêmaniye sessizliğini koruyor. Bilinmeli ki yürütülen politika Kurdistan’ı boşaltma politikasıdır” diyerek konuşmasını tamamladı.