Savaş alanlarında cesaret ve fedakârlık her zaman takdir edilen ve övgüyü hak eden özelliklerdir. Bir savaşçının hem kendi güvenliği hem de halkın güvenliği için gösterdiği cesaret ve özveri, onu diğer insanlardan farklı kılar. Şoreş Dilyar’ın (Mihemed Ebdo) hikayesi, emek ve çabanın her zaman başarının anahtarı olduğunu gösteriyor. Zorluklarla karşılaşan ve imkansızlıklara rağmen asla pes etmeyen Şoreş’in hikayesi, bizlere asla vazgeçmemeyi, çalışmayı ve inanmayı öğretiyor.

Kurdistan Özgürlük Mücadelesiyle 2011’de doğrudan tanışan ve 2014 ‘te Efrîn’de YPG’ye katılan genç yaşta katılan Şoreş Dilyar, cesareti ve fedakârlığı sayesinde herkesin gözünde saygı duyulan bir savaşçı oldu. Savaş alanında bile insanları düşünen ve koruyan bir savaşçıydı. Şoreş’in varlığı, umut etmek ve güven duymak için bir nedendi. 

MÜCADELEYE GÜÇLÜ KATILIM

Efrîn’in Şêrewa beldesinde, yurtsever bir ailenin çocuğu olarak 1999’da doğdu. Tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yoğun olduğu bir beldede doğduğu için tahıl üretimi ve hayvancılığa ilgisi oldukça yoğundu. Şoreş, bir röportajında ailesini ve büyüdüğü ortamı şu şekilde anlatıyor: “Ailem doğayla iç içeydi. Hayvancılıkla geçimini sağlayan ve hayvan bakımına ilgi duyan bir aileydi. Özünü ve kültürünü koruyan bir aileydi. Köy hayatına bağlılığıyla tanınır ve şehirden uzak kalan bir aileydi. Kendimde köyde büyümüş biriyim. Şehir hayatından uzak doğayla iç içe… Ayrıca yurtsever bir aileydi. Tüm aşiretimizde yurtseverdir. Onlara içten başarı dileklerimi sunuyorum. Ailem, korumuş olduğu kültürünü, ahlakını sürdürmeli ve özgürlük mücadelesine daha iyi bir katılım sağlamalı. Ailemizi görmüyor, ziyarette bulunmuyor diye onları unutmuş değiliz. Tek amacımız ve isteğimiz halkımızı korumak ve başarılı bir savaş yürütmektir. Halkımızı koruyamazsak ailemizde bu halkın bir parçasıdır, ailemizi de koruyamayız. Bu nedenle her bir aşiret ferdimiz, silahını eline almalı YPG’ye katılarak annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimizi birlikte korumalıyız. Aileme ve tüm Kürt ailelerine başarılar diliyorum. Öncelikle aileme ve Kürt halkına son nefesime kadar direneceğime dair söz veriyorum.”

TOPLUM DEĞERLERİNE VE KÜLTÜRÜNE BAĞLIYDI

Köy ortamında büyüyen Şoreş, doğaya ve toprağa olan bağlılığıyla öne çıkıyordu. Doğal yaşamı benimsemiş, tarım ve hayvancılıkla iç içe büyümüş, toprakla olan bağını savaş alanında da sürdürüyordu. Çalışkanlığı ve dayanıklılığıyla bilinen, zorlu koşullara karşı dirençli ve sabırlı bir kişiliğe sahipti. Köy yaşamının toplumsal dokusuna da sıkı sıkıya bağlıydı. Toplumun değerlerini benimseyen, dayanışma ve yardımlaşma duygularına önem veren, sadece kendi yaşamını değil, toplumunu da düşünüyordu. Bu nedenle savaş alanında da arkadaşlarıyla iç içe çalışmayı ve birlikte hareket etmeyi tercih ediyordu. Doğaya ve toprağa olan sevgisi, savaş alanında da çevreye duyarlı olmasında belirleyiciydi. Sürdürülebilir bir gelecek için mücadele etme konusunda hassas davranarak, çevreye zarar vermeyi en aza indirgemeye çalışıyordu. Geleneksel değerlere ve kültüre olan bağlılığını da sürdürerek, kültürel mirası koruma ve yaşatma konusunda hassastı. Kendi kimliğine sahip çıkarak, mücadelesini bu değerler etrafında şekillendiriyordu. Şoreş, doğaya, toprağa, topluma ve kültüre olan bağlılığıyla öne çıktı. Çalışkan, dayanıklı, toplumcu ve çevreci bir karaktere sahipti. Mücadelesini bu değerler etrafında sürdürerek, barış ve adalet için de çaba gösterdi.

UMUDU VE NEŞEYİ TEMSİL EDİYORDU

Güler yüzlü, esprili ve cana yakın kişiliğiyle her ortama neşe ve pozitif enerji katardı. Savaş alanında dahi karşılaştığı zorluklara rağmen moralini bozmayan, çevresindekileri güldürmekten ve destek vermekten asla vazgeçmezdi. Savaşçılar arasında birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirir, moral ve motivasyonu yükseltirdi. Güler yüzlü, esprili ve cana yakın kişiliği, savaş alanında umudu ve neşeyi temsil ederdi. Her zaman pozitif bir enerjiye sahip ve ilham kaynağı olan Şoreş, savaşın zorlu koşullarında bile insanlığın güzelliklerini ve dayanışma ruhunu yaşatmayı başarıyordu.

HESAPSIZ KATILIMI KARARLILIĞINDANDI

Savaş alanında enerjisi ve kararlılığıyla tanınır, çevresi tarafından cesareti ve hareketliliğiyle takdir edilirdi. Hedefine odaklanmış ve kararlı duruşuyla diğer savaşçılara ilham verirdi. Kendine has bir motivasyonla hem fiziksel hem de zihinsel olarak yoldaşlarına yol gösterirdi. Zorlu görevlerde bile enerjisini yitirmeyen, savaştaki kararlı duruşu ile cesaret ve dayanışma ruhunu canlı tutardı. Hiperaktif kişiliğiyle savaş alanında etrafında sürekli bir hareketlilik yaratan, daima hazır olma ve çevresine yardım etme konusundaki isteğiyle tanınırdı. Etrafındakilere destek olduğu gibi, hareketliliğiyle de motivasyonunu ve isteğini savaşa adardı. Yoldaşlarına örnek olacak kadar fedakâr ve çalışkan olan, her zaman görevine hazır ve meydan okuma kararlılığını sergilerdi. Hesapsız katılımı mücadeledeki kararlılığını her zaman gösterirdi.

ŞOREŞ ASLA UNUTULMAYACAK

Efrîn'deki Sabotaj Akademisi bünyesinde faaliyet yürütülen 2017’deki  Şehit Aljîn Givara Sabotaj Devresi'nin unutulmaz isimlerinden biri olan Şoreş, Türk devletinin işgalinin başladığı 20 Ocak 2018’de sabotaj devresinden uzman sabotajcı olarak mezun oldu. Ne tesadüftü ki işgal saldırısı başlamadan üç saat önce eğitim devresinin kapanışı gerçekleşmişti. Sabotajcı Aljîn Givara’nın (2016’da Şehba Hamlesi’nde şehit düştü) izinde ilerlerken, cesaret ve kararlılıkla dolu olan Şoreş, özgürlük ve adalet uğruna verdiği mücadele ile hafızalarda yaşamaya devam ediyor. İşgal ve zulme karşı dik duruşuyla mücadelesinde halkının yanında yer almış bir kahramandı. Eğitim aldığı Sabotaj Akademisi'nde kazandığı bilgi ve becerileri, toprağını korumak için kullanmaya zamanı yetmemiş olsa da Efrîn'e yapılan işgal saldırılarında, özgürlük mücadelesinde en ön saflarda yer aldı. İşgalci Türk devletinin Efrîn'e düzenlediği barbar saldırılar sırasında, 23 Ocak 2018'de şehit düştü. Şoreş’in ruhu, özgür bir Efrîn ve özgür bir Kurdistan idealine olan bağlılığıyla gelecek nesillere ilham olmaya devam edecek, asla unutulmayacak ve mücadelesinin izleri her zaman kalplerde yaşayacaktır.