Gazeteci Cemal: Yılmayacağız
Gazeteci Rûken Cemal, Türk devletinin Rojavayê Kurdistan’da da bilinçli olarak basın emekçilerini hedef alarak hakikatin sesini kısmaya çalıştığını, ancak yılmayacaklarını söyledi.
Gazeteci Rûken Cemal, Türk devletinin Rojavayê Kurdistan’da da bilinçli olarak basın emekçilerini hedef alarak hakikatin sesini kısmaya çalıştığını, ancak yılmayacaklarını söyledi.
Gazeteci Rûken Cemal, olası karadan işgal saldırısı durumunda şartları çok daha ağırlaşacağını bildiklerini ve buna göre hazırlandıklarını belirterek, hakikatin sesi olmayı sürdüreceklerini belirtti.
Gazeteci Rûken Cemal, işgal saldırılarında basın kuruluşları ve emekçilerinin hedef alınmasına ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.
Kuzey-Doğu Suriye’ye 19-20 Kasım gecesi başlatılan saldırılarda gazeteci İsam Ebdullah şehit düştü, bir gazeteci de yaralandı. Daha önce de gazeteciler hedef alınmıştı. Sizce gazeteciler neden hedef alınıyor?
Herkesin bildiği gibi özellikle Rojavayê Kurdistan ve Kuzey-Doğu Suriye ağır bir süreçten geçiyor. Türk devletinin 19 Kasım’da başlattığı saldırılar sürüyor. İlk gece Dêrik’e yapılan saldırıyla katliam gerçekleştirildi. Bu katliamda gazeteci arkadaşımız İsam Ebdullah’ın da içerisinde olduğu 11 yurttaş şehit düştü. Yine Kobanê’de Miştenûr Tepesi’ne dönük saldırının takibini yapmaya giden gazeteci arkadaşımız Mihemed Cerada da doğrudan hedef alındı ve yaralandı.
Serêkaniyê ve Girê Spî savaş sürecinde de böyleydi. Özgürlük mücadelesinin tarihine baktığımızda birçok yerde gazeteciler doğrudan hedef alındı. Maxmûr’da Deniz Fırat, Şengal’de Nûjiyan Erhan, dağlarda savaş gazeteciliği yapan YJA Star basın üyesi Jiyan Amargî de şehit düştü. Kuzey-Doğu Suriye’de gazeteci arkadaşlarımız doğrudan saldırıların hedefi oluyor. Hakikatin sesini kısma; halkın ülkesine, toprağına ve dünya için ilham kaynağı olan devrimine sahip çıkma gerçeğini gizlemek için özgür basını susturma saldırıları yaşanıyor.
Serêkaniyê’de 2019’da tanık olduğumuz saldırıda gazeteci arkadaşlarımız şehit düştü ve yaralandı. Gazeteci arkadaşlarımız gözümüzün önünde katledildi. Girê Spî’de gazeteci arkadaşımız Dilovan Gever, vahşi saldırılarda şehitler kervanına katıldı. Bunlar, halkın sesi olan özgür basının da hedef alındığını açıkça gösteriyor. Bu ses susturulmaya çalışılıyor.
Bu saldırılar, bölgedeki medya kuruluşları ve gazetecilerin geri adım atmasını sağladı mı?
Özgür basın emekçileri olarak bugün zor şartlarda yayıncılığımızı sürdürüyoruz. Günlük olarak gazeteci arkadaşlarımız hedef alınıyor. Canımızı ortaya koyarcasına şehitlerimizin izinde halkın ve haklı savaşının sesi olmaya devam edeceğiz. Şehitlerimiz mirası olan bu sesi en iyi ve güçlü şekilde kamuoyuna aktaracağız. Türk devletinin Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî ile Bakurê Kurdistan sınırına konuşlandırdığı çeteleri tüm bölge için en büyük tehlikedir. Türk devleti Dêrik’e kadar bu çetelerini yerleştirmeyi hedefliyor.
Yaşamın en temel kaynaklarını hedef alıyor. Bölge halkları bugün susuz ve elektriksiz. Amaçları yaşamın temel kaynaklarını imha ederek halkı göçe sürüklemektir. Sonrasında çetelerin ve işgalci ordunun konuşlandırılmasıdır. Bu sadece Rojava-Bakurê Kurdistan için değil, Başûrê Kurdistan ve Şengal’e kadar her yer için tehlikedir. Bugün Rojava’da sergilenen direniş, ulusal direniştir. Burada elde edilecek zafer tüm Kurdistan’ın zaferidir.
Genel olarak Kürt medyasının ve Kürt gazetecilerin tavrı nasıl olmalı?
Kürt basını ve gazetecilerinin tutumu en güçlü ve radikal şekilde olup Kuzey-Doğu Suriye halklarının direnişini desteklemelidir. Bilmelidirler ki; bu saldırılar aynı zamanda Başûr ve Bakur için de aynı tehlikeyi oluşturuyor. O yüzden Kürt gazeteciler, nerede olursa olsun bu sorumluluk ve hassasiyetle mücadele ve direnişe sahip çıkmalıdır. Bu halkın yanında olmalıyız. Var olan hakikati aktarmalıyız.
Bölgeye dönük karadan bir işgal saldırısı da tartışılıyor. Böylesi bir saldırıda basın kuruluşları nasıl bir çalışma yürütecektir?
Bombardıman dışında Türk devletinin bölgeye karadan saldırı düzenleyeceği konuşuluyor. Kuzey-Doğu Suriye’deki gazeteciler olarak önümüzde belki de daha ağır günler olacak. Gazeteciler olarak bu doğrultuda kendimizi hazırlıyoruz. Bu hakikatle hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bölgeye dönük olası saldırıda bölge halkı nasıl hazırsa biz de gazeteciler olarak hazırız. Yoğun saldırılara maruz kalıp canımızı yitirsek de şartlardan dolayı buradaki hakikati tamamen aktaramazsak da elimizden geleni yapacağız.
Bu temelde özellikle Kürt basını olmak üzere tüm medya kuruluşlarına ve gazetecilere, ‘Burada yaşananlara sahip çıkmak insanlığa onuruna sahip çıkmaktır’ çağrısında bulunuyorum. Yeni katliamların önünü almak için tüm gazeteciler, bu sorumlukla hareket etmeli.