Göç konulu çalıştay sona erdi

Tartışmalarla devam eden çalıştayın sonuç bildirgesinde, Kuzey ve Doğu Suriyeli genç kadın ve erkeklere topraklarına bağlı kalma, göç edenlere ise geri dönme çağrısı yapıldı.

Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (NRLS), Qamişlo’da düzenlediği çalıştayın ikinci oturumu tartışmalarla devam etti.

İkinci oturumda toplumsal bilim ve eğitimin önemi tartışıldı. Ayrıca ekonomik tedbirlerin yanı sıra göçün sona erdirilmesinde siyasi, sosyal, güvenlik ve hukuk kurumlarının rolüne dikkat çekildi.

Suryanî Stratejik Merkezi üyesi Malik El Esmer’in yönettiği ikinci oturumda, NRLS üyesi Welîd El Şêx, Yazar-Araştırmacı Ebdulwehab Pîranî katıldı. Araştırmacı Çeleng Omer ise zoom üzeri katıldı.

Welîd El Şêx, Kurdistan’ı işgal eden sömürgeci rejimlerin baskıcı politikalarına ve kimlik, kültür, düşünce ve topluma yönelik savaşına karşı durulması gerektiğini söyledi.

El Şêx, entelektüel şahsiyetleri ve kurumları ulusal kimliğin geliştirilmesinde üzerlerine düşen rolü oynamaya ve entelektüel teröre ve ırkçılığa karşı durmaya çağırdı.

İkinci oturumda konuşan Ebdulwehab Pîrani, göçün önlenmesinde siyasi, kültürel ve hukuk kurumlarının rolüne değindi. Pîranî, “Kurdistan Özgürlük Hareketi, sorumluluklarına sahip çıkarak gençliği kucakladı. Özellikle gençlik, toplumun en fazla göç eden kesimini oluşturuyor” dedi.

GÖÇÜ ENGELLEMEK İÇİN EKONOMİK ÖNLEMLER ALINMALI

Ekonomi uzmanı Çeleng Omer de Özerk Yönetim’in göçü engellemek için ekonomik önlemler alması gerektiğini belirterek, “Özerk Yönetim başta tarım sektörü olmak üzere ekonomi sektörüne destek vermeli. Ayrıca bu sektörlerin kendi kendine yetebilmesi için mesleki yeterlilikleri artırmalı” diye konuştu.

Omer, toplumun katılımıyla ekonomi ve siyasi sistemin kurulması yoluyla hesap sorulabilir bir sistemin kurulması ve yolsuzluğun önlenmesi gerektiğini ifade etti.

SONUÇ BİLDİRGESİ

Çalıştayın sonunda ise sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede şu tespit ve önerilere yer verildi:

“Göç, Kuzey ve Doğu Suriye’deki insanların güvenliği ve bileşenlerin varlığı üzerinde tehdit oluşturmakta.

Türk devleti ve ona bağlı çeteleri tarafından Kuzey ve Doğu Suriye’nin işgal altındaki bölgelerinde gerçekleştirilen zorunlu göç, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve uluslararası yasalara göre insanlığa karşı suçlar olarak tanımlanıyor.

İşgalci Türk devleti ve çetelerinin, Kuzey ve Doğu Suriye’nin işgal altındaki bölgelerinin asıl sakinlerine yönelik gerçekleştirdiği zorunlu göç kınanmalıdır.

Özerk Yönetim’i gıda krizine ve kuraklık felaketine yanıt olması ve ekonomik durumu düzeltmesi için toplumun tümünü, bilim insanlarını, ekonomistleri, sendikaları ve meslek birliklerini çalışmalara katmaya çağırıyoruz.

Özerk Yönetim muhaliflerini yapıcı eleştirilerde bulunmaya ve bölgedeki siyasi nefret söylemine son vermeye çağırıyoruz.

Hukuk kurumları, yardım kurumları ve uluslararası kurumları, Kuzey ve Doğu Suriye’nin işgal altındaki bölgelerinde yaşanan ihlallere karşı sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.

Kuzey ve Doğu Suriyeli genç kadın ve erkekler, göçmen olmamaya, topraklarına bağlı kalmaya ve göç edenleri de geri dönmeye çağırıyoruz.

Göç çalışmaları ve göç süreçlerinin belgelenmesi için uzman kişilerden oluşan bilim ve düşünce merkezleri kurulmalı.

Özerk Yönetim’in çıkardığı yasalar uygulanmalı, özellikle insan kaçakçılığına karşı mücadele edilmeli.”