‘Rêber Apo’yu bir kez daha görme umuduyla yaşıyorum’

Türk devletinin Tişrîn Barajı’na yönelik saldırılarında yaralanan Meryem Henan, Kürt Halk Önderi Öcalan’ı ilk kez 15 Ağustos 1991 yılında Lübnan’da gördüğünü belirterek, “Rêber Apo’yu bir kez daha görme umuduyla yaşıyorum” dedi.

MERYEM HENAN

Önder Apo, tüm kadınlar için anlamlı bir yaşamın umudu oldu. Suriye’de örgütsel ve ideolojik çalışmalar yürüttüğü yıllarda, Kürt ve Arap halkları onunla tanışma şansı yakaladı ve bu karşılaşma, kadınların ve bölge halklarının yaşamında büyük bir etki yarattı. Önder Apo ile tanışanlardan biri de işgalci Türk devleti ve çetelerinin Tişrîn Barajı’na yönelik saldırılarında yaralanan Meryem Henan. Anne Nidal olarak da tanınan Meryem Henan, şu anda Şehit Aileleri Kurumu'nda çalışmalar yürütüyor. Lübnan’da Önder Apo’nun çalışmalar yaptığı dönemde, onunla tanışma fırsatı yakalayan Meryem Henan, o anları bizimle paylaştı.


Savaşçı Nîdal’ın annesi olan Meryem Henan, Önder Apo’yu ilk kez gördüğünde yaşadığı etkiyi şu sözlerle dile getirdi: "Ne Kürtçe ne de Arapça eğitim aldım. Ancak benim okulum ve felsefem Rêber Apo'dur. 1988-1991 yılları arasında Tebqa’da yaşıyordum. O dönemde Rêber Apo Lübnan’daydı. Her yıl 15 Ağustos yıl dönümü büyük bir coşkuyla kutlanıyordu. 1991’de biz de bu kutlamalar için Lübnan’a gittik. Oğlum da yanımdaydı. Tek hayalim Rêber Apo’yu görmekti. Acaba ne diyecekti? Ondan nasıl bir moral alacaktım? Aile içinde yok sayılan bir kadın olarak, 15 yaşındaki bir çocuk bile bana, ‘Bu senin işin değil çünkü sen kadınsın’ diyordu. Ama benim tek merak ettiğim, Rêber Apo’nun bizlere ne söyleyeceğiydi.

Saat gece 12 olmuştu, mikrofonla anons yapıldı, “Herkes meydanda toplansın Önderlik konuşacak” denildi. O an öyle derin bir sessizlik oldu ki, yere iğne düşse sesi duyulacaktı. Alanda kimseden çıt çıkmıyordu. Rêber Apo, 'Sizi uykunuzdan uyandırdım çünkü bu meydanda bir toplantı yapacağım' dedi. Daha sonra konuşmaya başladı. Konuştuğu her şeyi anladığımı söyleyemem ama bazı konuları anladım. Kadınların toplumu inşa eden temel güç olduğunu söyledi. Kimsenin sesini duymadığı, kimsenin tanımadığı kadınların aslında her şey olduğunu anlattı. Rêber Apo’yu dinledikçe büyük bir güç kazandım. Tabqa'ya döndükten sonra hemen çalışmalara katıldım.”

ÖNDER APO İLE İKİNCİ GÖRÜŞMESİ

1991 yılında oğlu Nîdal savaş cephesine katıldığında Meryem Henan da Halep’e geçer ve orada çalışmalarını sürdürür. 1994 yılında kendisine bir haber gelir ve "Hazırlan, bir yere gideceğiz" denilir. Ancak nereye gideceğini ve Önder  Apo’yu göreceğini bilmiyordur. Hangi ay olduğunu tam hatırlamamakla birlikte, Eylül ya da Ekim ayında Halep’te Süryani Mahallesi’ne, Efrînli Cemil Henîf’in evine gittiklerini söyleyen Meryem Henan o anları şöyle anlattı: "Rêber Apo’ya en yakın sandalyeye oturdum. Aramızda çok mesafe yoktu. Herkes ona soru sormak için sıraya girmişti. Rêber Apo, gözlerini kapatıyor, kimin konuştuğunu dinliyor ve ardından cevap veriyordu. Yaşlı bir adam ayağa kalkıp şöyle dedi: “Başkanım, biz sapanla taş atarak savaş uçaklarını durduramayız.” Rêber Apo ona şu yanıtı verdi: “Siz başkalarının kanatları altında olmaya alışmışsınız. Eğer güçlü olursak, yarın herkes bizim ayağımıza gelecektir.”

Önder Apo’yu görmek insana güç veriyor. Konuşmasını sürdürdü ve bize şunları söyledi: “Anneler öncü olmalıdır. Eğer bir anneler kendilerine inanmazlarsa yok olurlar. Çünkü toplumu inşa eden ve toplumu ilerleten kadındır. Bir evde erkek olmazsa o ev yıkılmaz, ancak bir evde yüz erkek ve yüz çocuk olsa bile, kadının yönlendirmesi olmadan ilerleyemezler. Kadın kendisini yok saymamalıdır. Toplumda kadın hak sahibidir.” Rêber Apo bir şahıs değil, haktır. Bu yüzden ‘Bê Serok Jiyan Nabe’ diyoruz.

Şu ana kadar Rêber Apo fiziki olarak özgür olmadan yaşadık ama artık onun fikirleri olmadan yaşamamız mümkün değil. Onun fikirleri dünyanın her köşesine yayılmış, okunmuş ve kabul görmüştür. Bugün birçok kazanımlarımız var çünkü güçlüyüz. Bu güç, Rêber Apo’nun fikirleri ve silahlı mücadele ile elde edildi. 2005 yılında Kürdistan dağlarına gittim. Orada uzun saçlı bir gerilla gördüm. Onun yabancı bir gerilla olduğunu anladım ve sordum: “Biz kendi dilimiz için savaşıyoruz, peki sen neden bu dağlara geldin?” O da bana şu cevabı verdi: “Ben de Rêber Apo’nun fikirlerini tanımak için geldim, Fransa’dan geldim.” Rêber Apo’nun düşünceleri bu şekilde dünyaya yayıldı.”

ÖNDER APO EZİLEN TÜM HALKLARIN LİDERİDİR

Milyonlarca Kürt'ün haklarından yoksun bırakıldığını ve liderlerinin hala zindanda esir tutulduğunu hatırlatan Meryem Henan, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bizi katleden, evlerimizi talan eden, tavuk hırsızı yağmacılar, ‘biz devletiz’ diyorlar. Ben buradan çağrıda bulunuyorum; Rêber Apo’nun etrafında birleşmeliyiz. Eğer onun özgürlüğü için mücadele etmezsek, bir halk olarak varlığımızı ve haklarımızı koruyamayız. Sadece masa başında konuşmakla yetinilmemelidir. Çünkü Kürt sorunu çözülmeden ve Rêber Apo özgür olmadan Ortadoğu’daki sorunlar da çözülemez.

Rêber Apo yalnızca Kürtlerin lideri değil, ezilen tüm halkların lideridir. Onun fikri özgürdür, ancak kendisi fiziki olarak zindandadır. Zindanda asla teslimiyeti kabul etmedi. Bugün biz de onun fikirleriyle direniyoruz. Ben de o annelerden biriyim, Tişrîn Barajı’nda Türk devletinin saldırısı sonucu yaralandım. Biz direnmeye devam edeceğiz. Şehit anneleri olarak yaşadığımız sürece Rêber Apo’nun etrafında kenetleneceğiz. Onu artık aramızda görmek istiyoruz. Onu özgür bir şekilde görmenin umuduyla yaşıyoruz. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü gerçekleşene kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz."