Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi Üyesi Ferzende Munzur, diplomatik ve hukuki mücadeleye ara vermeyeceklerini kaydetti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecridin, Türk devletinin Kürtleri yok saysa siyasetinin parçası olduğunu belirten Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi Üyesi Ferzende Munzur, “Türk devleti, Önder Öcalan’ın sesinin halklara ulaşmasını engelleyerek sonuç almaya çalışıyor. Bunun için uluslararası ve Türkiye hukukunu bir kenara bırakıyor” dedi.
CPT GÖREVİNİ YERİNE GETİRMİYOR
CPT’nin 20-29 Eylül’de Türkiye’deki zindanlara ziyaretine atıfta bulunan Munzur, “CPT, Avrupa Konseyi’ne bağlı bir kurum. Ziyaret ettiği zindanların koşullarını iyileştirme, müdahale etme gibi hususlarda rol ve misyon sahibi bir kurumdur. Maalesef CPT bu görevini yerine getirmiyor. Zindanlarda ihlalleri takip etmeliydi. Hangi devlet olursa olsun baskı uygulamalı ve ihlallerin önüne geçmeliydi. Açıklama yapma gereği bile duymuyor” diye konuştu.
YETERSİZ KALINDI
Munzur, 2022’deki mücadeleyle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü sağlanmadığını, tecridin kırılmadığını kaydeden Munzur, “Tecrit kırılmadıysa, fiziki özgürlüğü gerçekleşmediyse öz eleştiri konumundayız” dedi.
DAHA FAZLA ÇALIŞMA
Bu yıl Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi’nin Suriye ötesine daha da açılması kanaatine vardıklarını belirten Munzur, şöyle devam etti: “Ortadoğu ve dünya birçok inisiyatif, insan hakları kurum ve kuruluşlar bulunuyor. Onlara ulaşmak, ortak hareket etmek ve mücadeleyi büyütmek, daha sonuç alıcı, etkili olacak. Diplomasi çalışmalarımızı daha da aktifleştireceğiz. Sadece bununla sınırlı kalmayarak hukuki yönden de girişimler sürecek ve geçen yılda yaşanılan zayıflıkların telafisi mutlaka 2023 yılında giderilmeli. Sonuç alana denk CPT, AB ve BM’ye başvurular devam edecek. Ortadoğu ve dünyada çalıştaylarımız olacak, kısa bir sürede hazırlıklara başlanılacak. Bu yıl yeni kazanımların sağlanmasına öncelik verilecek. Yeni kazanımların sağlanması, imha ve soykırım politikasının, tecridin sonlanmasın ve Önder Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasından geçer.”