84 ülke ve bölgeyi bünyesinde toplayan Uluslararası Frankofoni Örgütü (OIF), 17’inci zirvesinin Ermenistan’da gerçekleştirdi. Zirveye 30 devlet başkanı ile 3.500 delege katıldı.

Örgütün genel sekreterliğine Ruanda Dışişleri Bakanı Louise Mushikiwabo’nun getirilmesi bekleniyor. Ancak Mushikiwabo’nun adaylığı, temel görevleri arasına insan haklarını koyan OIF kanununa aykırı görülüyor. Suudi Arabistan da eleştiriler nedeniyle adaylığını çekmek zorunda kalmıştı. Mushikiwabo ayrıca kendi ülkesindeki okullarda Fransızca yerine İngilizceyi zorunlu dil yapmakla eleştiriliyor.

Louise Mushikiwabo belirlenmesi, Afrika’nın OIF’nin başına geri dönüşü olacak. Haiti kökenli Kanadalı Michaëlle Jean’dan önce de OIF’in başında hep Afrikalı yöneticiler vardı. Bu da Fransızca dilinin kaçınılmaz lokomotifinin Afrika olduğunu gösteriyor.

Mevcut durumda dünya genelinde 235 milyon kişi Fransızca konuşuyor, okuyabiliyor. Bunların yüzde 59’u Fransa’nın sömürgeci bir geçmişe sahip olduğu Afrika kıtasında bulunuyor. Avrupa’daki Fransızca dillilerin oranı sadece yüzde 33 olarak ifade ediliyor. Geri kalan yüzde 8 ise Asya ve Okyanusya’da bulunuyor.

Demografik gelişmeler de hesaba katıldığında Afrika’nın ağırlığının önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor. OIF’nin tahminlerine göre 2050 yılında Fransızca konuşanların sayısı 700 milyona çıkabilir ve bunların yüzde 85’i Afrikalı olacak.

Genel anlamda Fransızcanın halen çok etkili bir dil olarak kalmaya devam ettiği düşünülüyor. Hesaplara göre, Fransızca dünyada en fazla konuşulan diller arasında 5’inci veya 6’ıncı sırada bulunuyor. Fransızcanın önünde Mandarin (Çin’in resmi dili), İngilizce, İspanyolca, Arapça ve Hintçe bulunuyor.

Fransızca aynı zamanda BM ve NATO gibi bir çok uluslararası örgüt ve kurumun da resmi dillerinden biri olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte İnternette ve medyada en fazla kullanılan 4’üncü dil özelliğine sahip. Bu da dünya genelinde Fransızcanın yayılmasına geniş bir katkı sağlıyor.